MTG-Çetinkaya maçının düşündürdükleri
Geçen hafta MTG-Çetinkaya karşılaşmasını hisarın üzerinden izledim. Özellikle takımların oyun sistemlerini görebilme adına seyri mükemmel bir yer.
Çetinkaya şampiyonluğa oynayan ve ayda 60 bin TL masrafı olan bir takım. Ev sahibi MTG, küme düşme mücadelesi verirken ayda 30 bin TL’ye ihtiyacı var. Bu rakamları duyduğumuza, kaliteli oyuncu ve en önemlisi kaliteli futbol akla gelir.
Peki öyle mi? Tabi ki öyle değil.
Geçen hafta sonu MTG- Çetinkaya takımlarını tanımayan bir kişiye, hangi takım şampiyonluğa oynar diye sorsanız. “HADE BE GİT İŞİNE, BUNLAR YALNIZCA MAHALLE TAKIMI” diye çok net yanıt alırdınız. Ama en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar mentalite hep ayni. 1-0 olsun da bizim olsun. Futbol önemli değil. Bu dakikadan sonra 3 puan önemli. Ne de olsa çantada ŞAMPİYONLUK veya ligde kalma arzusu var.
Maç biteli bir hafta geçti, neden bu yorumu yapıyorsun diye sorabilirsiniz? Ben olayın farklı yönünü işlemek istedim.
Ülkemizde basın büyük bir güçtür. Attığı manşetler, yapılan yorumlar, TV’deki tartışmalar yalnızca spor camiası tarafından okunup izlense bile kendimizce büyük bir iş ve ilgi alanı oluşturduğumuzu zannediyoruz. Bu nedenle kulüpler üç beş kişi ile yönetilirken, bir çok transfer de “dört beş kişinin çok iyidir sözlerine göre” yapılıyor. İstatistik veri bulmanız söz konusu değil. Hatta spor basınına danışarak bile transferler yapılıyor.
Bir kere isminiz basının dilinde gevelenmeye başlandı mı, sizden iyisi yoktur. 2.000 - 3.000tl garanti cepte. Peşinat da bonusu. Transfer olduğunuz takımı beğenmediniz mi? Sizin için fermada bekleyen diğer takımlara geçersiniz. Bu konuda “ERTAÇ” en büyük örnektir. Ne de olsa ismi piyasada zirve yapmış. Dünyada bu kadar futbolcu ve teknik adamın takım takım gezdiği bir başka ülke yoktur. Özellikle bu sistem futbolumuzu yüzsüzleştirmiştir. İyi futbolcu ve iyi teknik adam profili kaybolmuş, yerine kazanca dayalı bir sistem gelişmiştir. Zaten oyun alanına baktığımızda, onca ödenen rakamlar, teknik-taktik, antreman sayısı, kamplar, basında yapılan reklamla futbolcuların ve teknik adamların performansları tam bir tezat oluşturuyor. Alın takımlardan o çok eleştiren yabancı futbolcuları, futbolumuz tam da mahalle maçına döner.
İşte, MTG-Çetinkaya maçını bu gözle izlemeye çalıştım. Basında yer alan bir çok söylemin aksine, çok ciddi rakamlarla kurulan kadroların sergiledikleri futbol tam bir hayal kırıklığı. Tabi, bu yorum yalnızca MTG-Çetinkaya için geçerli değil. Diğer takımlar da ayni yolda. Hal böyle olunca, bireylerin yaptığı bolca reklam, harcanan “manyakca” paralar ve futbol adına koskoca bir HİÇLE karşı karşıya kalırız. Daha sonra kulüpler battı diye de feryat edenlerin reklamlarını izleriz. Anlayacağınız futbolumuz REKLAMLAR olmuş.
Yine de herkese iyi seyirler!