MTG’nin şampiyonluğu biraz da rastlantılara bakar. En önemli rakibleri olan G.Birliği, Binatlı, Lefke ve son haftaya 2 puan önde giren Çetinkaya’nın en kritik haftalarda puan kayıpları bir anda MTG’yi şampiyonluk potasına soktu. Altın tepside sunulan bu ikramı da MTG geri çevirmedi.

MTG’nin en büyük şansı, yönetimin antrenörün (akraba bağı var) arkasında durup futbolculara verdiği mesajdı. “Ali kalır herkes gider” “Öyle Lefkoşadaki gibi gitsin ALİ, gelsin VELİ veya futbolcunun isteğine göre antrenör yok”. Çorap değiştirir gibi antrenör değiştirenlerin hali ortada. Sahi, bu ülkede en iyi antrenör kim? Takımı şampiyon yapan mı? İstikrarı yakalayan mı?

MTG’nin diğer takımlara göre bir diğer önemli avantjı, atletizmin ruhunu bilen ve doğru antrenman programları ile oyuncularını hep fit tutan REŞAT OĞUZ faktörüydü. MTG kadrosuna bakıldığında ÇETİNKAYA, YAK, KK, GB,LEFKE, DTB kadrolarından daha güçlü değildi. Hatta çoğundan daha kötüydü. Güçlü olan tarafı takımın bir kaç maç dışında sahada rakibinden daha dirençli olmasıydı. İstatistik tutulsa, MTG bu sezon en çok koşan, son dakikalarda en çok puan alan ve sahada en fit duran takımdı. Bu yüzden MTG yönetimi REŞAT OĞUZA yatıp kalkıp dua etmeli.

MTG, son haftada ÇETİNKAYA’nın 2 puan gerisinde olmasına rağmen rakibinden daha çok avantajlıydı. Çünkü Çetinkaya’nın rakibi SERDARLI değildi. Son haftaların en formda takımı ve kupa finalisti YAK’tı. YAK’ın başkan ve yönetim kurulu ayartılamazdı. Teknik heyeti ayartılamazdı. YAK’ın dört sarı kartlı  futbolcu oynatma lüksü yoktu. Devre arasında takım sahadan çekilemezdi. Maç içerisinde olay çıkartılıp Çetinkaya hükmen maç kazanamazdı. Hal böyle olunca son 4-5 haftadır düşüş yaşayan ÇETİNKAYA, saha dışınını halledemeyince, sert bir kayaya çarptı. Dirençli ve onurlu duruş sergileyen YAK karşısında şampiyonluk bir anda uçuverdi.

Zaten Çetinkaya’nın şampiyonluktaki rakibi her kim olsa, toplumun genel isteği, Çetinkaya’nın şampiyon olmamasıydı. Çünkü bu toplum geçen sezon Çetinkaya’dan illalah çekti.

Diyeceksiniz ki, YAK teşvik pirimi aldı. Olabilir, muhtemeldir. Yeniboğaziçi de alabilir. Ancak “SERDARLI-ÇETİNKAYA ŞİKE” maçından sonra artık TEŞVİK bence çok hafif bir unsur olmuştur. Belki, de yasallaşması bile gerekir!

Bir arkadaşımız 13+1 kavramını ortaya atarken doğru bir teşhis yapamamıştır. Halbuki doktorlar toplum içerisinde doğru teşis koyan kişiler olarak bilinir. Doğru rakam 26 + KKTC nüfusu + 1 olmalıydı. Çünkü ÇETİNKAYA - SERDARLI maçındaki “6 puan operasyonu” federasyon tarafından kabul görmüş olsa bile toplum tarafından kesin bir dille “ret” edilmiştir. Zaten bu sezon sahalara yansıması da çok net olmuştur.

Sevgili doktora sorum şu! Neden geçmiş yıllarda şampiyonluk gelirken 13+1 yoktu da bu sezon Çetinkaya’nın gerek iç saha gerekse dış saha maçlarında çok ciddi tepkiler olmuştur? Son bir yılda ne oldu da toplumun geneli Çetinkaya kulübüne antipati duymaya başladı? Acaba, GAÜ-ÇETİNKAYA olduğu için mi? En fazla şampiyon olan takım olduğu için mi? Kıbrıs Türk futbol tarihinde önemli yer tutttuğu için mi?  Pakkos Şildi’ni Kıbrıs Türk halkına hediye ettiği için mi? Yoksa, Serdarlı maçında dünyada eşi benzeri olmayan 6 puan aldığı için mi? İnsan biraz da kendi kendini sorgulamalı. Hatta çuvaldızı kendine batırmalı. Tamam, son dönemlerde çok düzgün bir toplum yapımız yok ama kusura bakmayın “ENAYİ” de değiliz yani. En azından ben değilim.

2015-2016 sezonu bizlere göstermiştir ki, önümüzdeki sezonlarda da Çetinkaya’nın şampiyonluktaki rakipleri her zaman bir adım önde olacak. Bu yıl MTG o avantajı değerlendirdi. Diğer yıllar bir bakmışsınız YAK, LEFKE, GB, KK veya DTB.

--------------------------------------------------------------------------------

ÖNEMLİ NOT: Hiç bir ÇETİNKAYA futbolcusu onursuz değildir. Geçmişte, Defteralılar, Erdoğanlar, Kayalplar da değildi. Şimdi oynayan arkadaşlarımız da değil. Onursuz olan 45 dakikada 6 puanı cebine sokturan zihniyettir. Ve Çetinkaya futbolcuları bu zihniyetin altında her zaman ezilmeye mahkum olacaktır. İnsanların tepkisi yalnızca bu zihniyete ve bu zihniyeti savunanlaradır. Bunun da böyle bilinmesi gerekir.