'Mücahit müzisyenler'!
Bir avuç teknik adam, bir avuç radyocu bir araya geldi, bir emirle. Yoktan bir radyo yaratıldı. Her geçen gün yayın alanını biraz daha genişleten bir radyo.
İlk yayınını yaptığı 25 Aralık 1963 günü “Bayrak Radyosu” kondu adı. “Bayrak
Bayrak Radyosu'ndan Bayrak Kuartet ve Sıla 4'e uzanan bir serüven:
'Mücahit müzisyenler'!
Bir avuç teknik adam, bir avuç radyocu bir araya geldi, bir emirle. Yoktan bir radyo yaratıldı. Her geçen gün yayın alanını biraz daha genişleten bir radyo.
İlk yayınını yaptığı 25 Aralık 1963 günü “Bayrak Radyosu” kondu adı. “Bayrak Radyosu- Kıbrıs Türk Mücahidinin Sesi”. Öyle de kaldı adı.
‘Gün’ geldi çattı. Ertesi gün Cuma’ydı. Yani, programın yayınlanacağı gün. Dinçer Abi, gözden kaçan bir ayrıntıyı (!) hatırlayıverdi birdenbire. “Çocuklar....” dedi, “Bu topluluğun adı ne?”..... Herkes birbirine baktı. Topluluğun adı yoktu ki .......
Erdinç GÜNDÜZ
21 Aralık 1963 tarihi, herhalde Kıbrıs’ın son yüzyıl tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biridir.
21 Aralık 1963’de, ‘Enosis’ti, ‘Taksim’di çığlıkları atılırken, daha ne olduğunu bile tam anlayamadan kendini bir iç savaşın tam ortasında bulmuştu Kıbrıslı Rum da Kıbrıslı Türk de.
Özellikle Kıbrıslı Türkler, patlayan silahlar, bombalar, ölümler, yaralanmalarla dolu günlerin ardından, gelecek endişesi içinde yaşamını sürdürmeye çalışırken, gettolara hapsedilmiş buluvermişti kendini. Herkes ama herkes, bir gün sonra bile ne olacağını bilmeksizin, Kızılay’ın binbir zorlukla gönderdiği, bir avuş bulgur, bir avuç nohut , bir avuç pirinç, bir avuç un ile sürdürmeye çalışıyordu yaşamını.
Sonra.... Silahlar daha seyrek duyulmaya başladı. Belki hiç kimse farkında değildi ama, silah sesleri daha seyrekçe gelmeye başlayınca, silahların gölgesinde yepyeni bir yaşam tarzı yerleşmişti gettolar içinde.
Yaşları 15-55 arasında olan her erkek, ‘Mücahit’ti. Bir işi olanlar, gündüz saatlerinde işe gider, geceleri siperlerde nöbet beklerlerdi. Öğrenciler öğleye kadar okuluna gider, öğleden başlayarak, eğitimlerde, nöbetlerde birer asker oluverirlerdi. Gündüzlerde güleryüzlü, gecelerde ise birer asık suratlı askerdi çoğunluk. Geriye kalanlar da tam zamanlı Mücahitti.
Kavga sadece cephede değildi. ‘Paylaşılamayan’ bu küçük adanın ‘paylaşamayan’ insanları, çılgın bir propaganda savaşının da parçalarıydılar belki de kuklalarıydılar aynı zamanda. Kimisi ‘Kutsal Enosis’ için savaşçıydı, kimisi de ‘Kutsal Taksim’ için... Kimisi ‘Büyük Grek Soyu’ için mevzilerdeydi, kimisi de ‘Büyük Türk Soyu’ için. Hiç ‘soysuz’ yoktu aralarında. Kimisi ‘Kahramandı’, kimisi ‘Asi’... Ama hiç kimse doğduğu toprakların nereye sürüklendiğinin farkında bile değildi.
BAYRAK RADYOSU
Kıbrıslı Rumların elinde kalan ‘Cumhuriyet Radyosu’ (CBC), Türkleri hedef alan yayınlarını yoğunlaştırıp sürdürürken kuruluverdi Bayrak Radyosu. Bir avuç teknik adam, bir avuç radyocu bir araya geldi, bir emirle. Yoktan bir radyo yaratıldı. Her geçen gün yayın alanını biraz daha genişleten bir radyo.
İlk yayınını yaptığı 25 Aralık 1963 günü “Bayrak Radyosu” kondu adı. “Bayrak Radyosu- Kıbrıs Türk Mücahidinin Sesi”. Öyle de kaldı adı.
Zaman hızla akıp giderken Bayrak Radyosu da, Kıbrıs Türklerinin en çok dinlediği radyo oluverdi. Herşeyiydi halkın. Haber kaynağı, moral kaynağı, eğlence kaynağı...
En doğru ‘haber’ Bayrak Radyosu’ndaydı... En doğru ‘yorumlar’ Bayrak Radyosu’ndaydı... En güzel şarkılar, türküler, hatta batı müziği, Bayrak Radyosu’ndaydı....
1964 yılın ilk yarısı içinde yayın saatleri kısıtlıydı. Günde, parça parça, toplam 30-40 dakikaydı. Sonra, sabah, öğle ve akşam olmak üzere üç ayrı bölümde toplam 6 saate yükseltildi. Sonra, 6 saat, 10 oldu, 12 oldu, 18 saat oldu.
Yayın saatleri arttıkça müzik bağlamında önemli sıkıntılar yaşamaya başladı Bayrak Radyosu. Kullanılan plak veya bandların önemli bölümünü çalışanlar, kendi evlerinden getiriyorlardı ama yeterli olamıyordu.
Lefkoşa halkı da koşmuştu imdada. Çoğu müziksever dinleyici, evinde ne var ne yok taşımaya başlamıştı Bayrak Radyosu’na. Müzik arşivi yavaş da olsa genişlemekteydi ama bir yandan da yayın saatleri artmaktaydı.
Bayrak Radyosu “Müzik Bölümü” ikiye bölünmüştü. Türk Müziği Bölümü’nün sorumluluğunu Mustafa Sami (Akalın), Batı Müziği Bölümü’nün sorumluluğunu da Dinçer İsmail Aktuğ üstlenmişti. Tek kişilik bölümlerdi bunlar. Yardımcı olarak sadece genç bir hanım arkadaş vardı yanlarında. Buna karşın ikisi de canla başla çalışıyor program üstüne program üretiyorlardı.
BAYRAK KUARTET’İN DOĞUŞU
1964 yılının ikinci yarısıydı. Batı Müziği Sorumlusu, Dinçer İsmail Aktuğ, bir folklor davulcusu olarak isim yapmış ama Kamuran Aziz Topluluğu ve Arman Ratip’le bateri de çalan Ferahzat Gürsoy’u eskiden beri tanırdı.
Ferahzat müziğe gönül vermiş bir kişiydi. 60’lı yıllardan itibaren Devlet Televizyonu CBC’de programlar yapmakta olan Kamran Aziz ve Arkadaşları Müzik Topluluğu’nda baterist olarak görev yapıyordu. Ayrıca bir caz tutkunu olan Arman Ratip’in kurduğu üçlüde de çalıyordu. Arman Ratip Trio da CBC Televizyonunda düzenli müzik programları yapıyordu. Dinçer İsmail Aktuğ’la tanışması da bu sıralarda olmuştu.
Ferahzat, 63 yılı başlarında, ülkenin ilk Türk gitaristlerinden biri olan Yılmaz Nihat (Kalfaoğlu) ve iki Ermeni arkadaşlarıyla ‘The Lightnings’ rock grubunun kurulmasına ön-ayak olmuş bir müzik çılgınıydı. ‘The Ligtnings’ yaklaşık bir yıl aktif olabilmişti. 63 olaylarının başlaması ile grubun iki Ermeni üyesi Türk mahallesindeki evlerini terk etmiş, Rum mahallesine sığınmışlardı. Böylece ‘The Ligtnings’, zorunlu olarak dağılmıştı. Buna rağmen Ferahzat ve Yılmaz’ın müzik çalışmaları, kapalı kapılar ardında devam ediyordu. Aralarına iki arkadaş daha almışlardı. Saksafoncu Ersin Örek ve bas gitarcı Süleyman İbrahim.
Halk önünde herhangi bir çalışmaları yoktu. Buna karşın fırsat buldukça biraraya geliyorlar müzik çalışmaları yapıyorlardı.
***
Dinçer İsmail Aktuğ, Bayrak Radyosu’ndaki sıkıntılarını anlattı bir gün Ferahzat’a ve “Hadi bir grup oluşturup gelin. Bayrak Radyosu’na program yapalım” dedi.
Ferahzat arkadaşlarına iletti bu teklifi. Yılmaz Kalfaoğlu, Süleyman İbrahim ve Ersin Örek heyecanla “Neden olmasın ?” dediler.
Çalışma yeri ve teknik takviye istediler Dinçer Abi’lerinden. O da zamanın Bayrak Radyosu Program Amiri Suphi Rıza Bey’e taşıdı önerisini. Herkes olumlu baktı. Zamanın Müdürü Ahmet Yusuf (Atamsoy) da büyük destek verdi düşünceye.
Teknik Bölüm’deki Fuat Abdulkadir (Beyari) ve yardımcısı Gürel Safa, büyük bir istek ve heyecanla giriştiler hazırlıklara. Fuat Abdulkadir oradan buradan toparladığı malzemelerle bir amfi imal etti. Bir hoparlör bulundu ve eski bir mikrofon tedarik edildi. Ardından dört müzisyene çalışma yeri gösterildi. Herşey ve herkes ‘ilk adım’ için hazırdı artık.
İlk kayıt için Saray Otel’in bodrum katındaki Disko’su uygun görüldü. Aletler, kuruldu, 5-6 parçalık kayıt yapıldı. İnanılmaz kısıtlı olanaklara karşın herkes memnundu alınan sonuçtan. Bazı aksaklıklar vardı ama zaman içinde düzeltilebilirdi.
Dinçer İsmail Aktuğ, planlamasını yapmıştı. Her hafta 4-5 parçalık kayıt yapılacak, program, Cuma günleri Bayrak Radyosu’dan 17.00-17.15 saatleri arasında yayınlanacaktı.
GÜN GELDİ ÇATTI!
‘Gün’ geldi çattı. Ertesi gün Cuma’ydı. Yani, programın yayınlanacağı gün.
Dinçer Abi, gözden kaçan bir ayrıntıyı (!) hatırlayıverdi birdenbire.
“Çocuklar....” dedi, “Bu topluluğun adı ne ?”.....
Herkes birbirine baktı. Topluluğun adı yoktu ki .......
Dinçer Abi “Siz Bayrak Radyosu’nun müzik topluluğu değil misiniz ? Öyleyse adınız Bayrak Kuartet olsun” dedi.
Dinçer İsmail Aktuğ, Latin ve Caz müziği tutkunuydu. 64’lerde bu türde müzikleri ile dünyada ünlenmiş gruplar vardı. Trio, Quartet, Quintet gibi üçlüler, dörtlüler, beşliler modaydı. Onlardan esinlenmişti belki de. “Adınız Bayrak Kuartet” olsun dedi. Öyle oldu ve taa 68’lere kadar da öyle anıldı grup.
***
Dinçer İsmail Aktuğ’un sunduğu “Bayrak Kuartet Sizlerle” programı, har hafta yapılan yeni kayıtlarla her Cuma 17.00-17.15 (bazen 17.20) saatleri arasında yayınlanmaya başladı. İkinci program sonrasında “Bayrak Kuartet”te eleman değişikliği oldu. Ersin Örek gruptan ayrıldı yerine ben geldim.
Dinleyiciler, büyük ilgi gösteriyorlardı “Bayrak Kuartet Sizlerle” programına. Hatta o kadar ki, ‘Şu parçayı da çalın, bu parçayı da çalın’ gibi istekler bile gelmeye başlamıştı. Kayıtlar için, Fuat Abdulkadir (Beyari) ve Gürel Safa, bazı alet takviyeleri yapmış, hem kayıt hem de çalışma yeri olarak kullanılan Saray Disko’dan, Bayrak Radyosu’na ‘Stüdyo 1’ adı verilen stüdyoya taşınılmıştı.
İlk üç-dört programda çalınan parçaların tümü enstrümentaldi. Latin parçaları da vardı, caz parçaları da. Hatta Shadows , Ventures parçaları da. Üç-dört program sonra artık repertuara ‘şarkılar’ da katmak şart olmuştu.
Solistli ilk denemeler Rahmi Özsan ve Ersel Kalfaoğlu ile başladı.
Rahmi Özsan, aslında Türk Müziği tutkunu bir müzikseverdi. Ama Türk Müziği şarkıları yanısıra, Kamuran Aziz Topluluğunda da tangolar, romantik şarkılar söylüyordu. Önce bu şarkılardan birkaçını repertuarına aldı Bayrak Kuartet.
Ersel Kalfaoğlu ise, güzel sesiyle dikkat çeken bir arkadaşımızdı. “Gruba katılır mısın ?” diye sorulduğunda heyecanla kabul etti. Zamanın popüler şarkılarından birkaçı, grubun bazı düzenlemeleri ama en önemlisi Cliff Richard şarkılarından oluşan repertuarı ile katıldı kadroya.
Bayrak Radyosu’nun müzik topluluğu “Bayrak Kuartet”in ismi, önce Lefkoşa sonra Bayrak Radyosu’nun dinlenebildiği her yere ulaşmıştı kısa süre içinde.
***
Hepimiz Mücahit’tik. (Yılmaz Lise’den yeni mezun olmuştu. Süleyman ve ben öğrenciydik.) Hem nöbetlere giriyor, hem eğitimlere katılıyor, (Süleyman ve ben, sabahları okula gidiyor) geriye kalan zamanlarda ise müzik çalışıyorduk.
1965 yılı sonlarına gelindiğinde Bayrak Radyosu’ndaki haftalık programlara, mevcut koşullar nedeniyle zorunlu olarak ara verilmişti. Ama repertuar çalışmaları hiç kesilmemişti.