Mucize-2
Yedi gün, 12 tabak sebze çorbası, sayısız bitki çayı, dört yeni arkadaş ve bol doğa yürüyüşü sonra eve dönüyorum. Sevincime diyecek yok. Beş kilo daha hafifim ve kendimi hiç olmadığım kadar zinde hissediyorum. İnanılır gibi değil!
Merkezden ayrılırken hepimizin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Aramızda bir kaç kişi açlığa dayanamayıp yemek yemeğe başlamış. Bizden gizlemişler, son gün öğreniyoruz. Yine de bunun eşsiz bir tecrübe olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz.
Grup dinamikleri ilk günden kendini gösterdi. Oldukça heterojen olan grubumuz Alp dağları üzerinde, olağanüstü güzellikteki Vercors Doğal Parkı’nda hergün yaptığımız uzun yürüyüşler ve akşamları sebze çorbası etrafındaki sohbetlerimiz sayesinde iyice yakınlaştı. Ortak sorun açlığı da atlamamak lazım tabii!
İlk üç gün çok keskin hissedilen açlık duygusu ve yorgunluk dördüncü günden itibaren yerini tam bir enerji patlamasına bıraktı. Özellikle kampın üçüncü günü ‘benim burada ne işim var, ben deli miyim?’ diye sorguluyorsun. Tam bir bezginlik hali. Parmağını kımıldatacak gücün yok ve en sevdiğin restaurantın tüm menüsü teker teker gözünün önünden geçiyor, hiç durmamacasına. Çıldırmak içten değil. Hani dağın burnunda olmasan, arkana bakmadan kaçacaksın.
Dördüncü gün yaşadıklarına inanmak zor geliyor. Kendini hayatında hiç olmadığın kadar dinamik ve neşeli hissediyorsun. Bunda doğanın kucağında uyanmanın ve her gün spor yapmanın etkisi yadsınmaz kuşkusuz. Bilimsel açıklaması ise, yiyecekten umudunu kesen vücudun depoladığı besinleri tüketmeye başlaması. Sağlıksız yiyeceklerin vücudumda yarattığı olumsuz etkileri bu programda bizzat görüyorum. Tüm duyularım keskinleşiyor ve zihnim berraklaşıyor. Mucize dediklerinin ne olduğunu anlıyorum o an ve daha önceden anlamadığım bir dolu şeyi. Dedim ya, inanmak zor geliyor.
Beşinci gün duygular su yüzüne çıkmaya başlıyor. İçine attığın herşeyi birden karşında buluyorsun. Herkesin gözler ıslak. Merkezde bulunan Psikolog hemen işe koyuluyor, sakın engellemeyin bırakın çıksın diyor. Negatif tüm duygularından da kurtuluyorsun. Sabahki yoga seanslarımız da buna yönelik zaten. Tam anlamıyla bir detokslama hali. Vücuda ve bilince format atmak gibi birşey bu, fabrika ayarlarına geri dönüyorsun.
Cildimdeki değişimi altıncı gün fark ediyorum. Yumuşamış ve parlıyor, daha mı sağlıklı görünüyor ne? Maalesef, kırışıklarda bir fark yok, belki ilerleyen günlerde. En güzel haber, selülitlerdeki azalma. Sadece bunun için bile bu program uygulanır diyorum akşam sohbetinde, gülüşüyoruz.
Her gece sağlıklı beslenme ile ilgili farklı bir seminere katıldık. Detoks sonrası hayatımızı ne şekilde devam ettirmemiz gerektiğini öğrendik. Hangi besinin vücutta ne etki yarattığı, nasıl beslenmek gerektiği, yaşamımızı nasıl dengeye oturtacağımızı anlattı uzmanlar, dinledik.
En çok üzerinde durulan nokta mümkün olduğunca organik beslenme ve eti ve sütü azaltma. Baklagiller ile mutlaka karbohidrat tüketilmeli, üç beyazdan uzak durulmalı, bol su içilmeli gibi bildik konuların yanında kahve, kola ve çikolatanın vücudun asit dengesini bozduğu için çok zararlı olduğu, stresin sindirim sistemini durduğu, iyi çiğneyerek 250 kalori daha az alınabileceği gibi noktalara değinildi bu seminerlerde. Detoks yaptım bitti olmuyor yani, arkasını getirmek lazım, yoksa bir anlamı kalmıyor.
Bu programın başlangıcı bir tesadüfe dayanıyor. Rusya’da bir Hastahane’de tedavi gören hasta yemek yemeyi reddediyor. Üç, dört günün sonunda hastanın semptomlarında azalma olduğu fark ediliyor ve nedenleri araştırılmaya başlanıyor.
Son 60 yılda Rusya ve Almanya’da yapılan bilimsel araştırmalar çeşitli hastalıkların bu yöntemle tedavi edilebildiğini saptamış. Bu programı uygulan klinikler açılmış. Alman sosyal sağlık sistemi daha da ileri gidip bir tedavi yöntemi olarak programı kabul etmiş ve vatandaşlarına ücretsiz sunmaya başlamış. Mevcut olanaklar talebi karşılamakta yetersiz kalıyor, Alman bekleme listesi uzuyor.
ABD’de yapılan deneyler, kemoterapi alan hastaların, terapi öncesi programı uygulamaları neticesinde kemoterapi etkilerinin azaldığını saptamış. ABD ve Almanya bu Detoks programının kanser vakalarına bir çare olup olmadığını araştırmaya girişmiş hemen. Araştırmalar sürüyor.
Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu bulgular ise Alerji, Astım, Sindirim Sorunları, Migren, Karaciğer ve Böbrek Problemleri, Kolesterol, Hormon Dengesizlikleri, Depresyon, Bağımlılık ve Fobi tedavilerinde olumlu sonuçlar alındığı.
Öteki rahatsızlıklar konusunda yorum yapamam ancak bir kaç bağımlılığımdan ve yükseklik korkumdan ben bu yöntem ile kurtuldum. Bu gelişmeyi hiç beklemiyordum doğrusu, Detoks Programının bonusu oldu. Çok da güzel oldu!
28 Haziran 2015
Marsilya
Kaynak: Le jeûne, une nouvelle thérapie?
Sylvie Gilman & Thierry de Lestrade (Arte TV, Fransa; 2011)