Muhalefet boşluğu
Siyasette hükümetler kadar muhalefetin de rolü büyüktür.
Halk hükümete getirdiğine ‘ülkeyi idare etme’, muhaliflerine de o iktidarı ‘denetleme’ görevi verir.
Gerek parlamentoda, gerek sokakta hükümetin yanlış, eksik, hatalı işlerini eleştirmek, alternatifleri anlatmak, geniş halk yığınlarıyla bütünleşmek, gerektiğinde eylemlilik içine girmek hep muhalefetin görevleri arasındadır.
Özellikle de ana muhalefetin...
**
28 Temmuz 2013 erken seçimlerinden sonra ana muhalefet görevini UBP üstlendi.
Dört buçuk yıllık hükümet döneminin ardından başlayan ‘muhalif’ dönemin ilk 9 ayı sessiz ve etkisiz geçti.
Arşivleri ve hafızaları yoklayalım.
Acaba bu süre içinde UBP’nin hükümete dönük nasıl bir tavrı oldu, muhalefet görevini yerine getirirken nasıl bir performans gösterdi?
UBP kadroları devr-i muhalefette ne gibi hizmetlerde bulundu?
**
Çok net bir durum var ortada…
Ülkede ciddi bir ‘muhalefet boşluğu’ var!
Aslında ‘siyasal muhalefet boşluğu’ demek daha doğru olur.
Zira basın ve sivil toplum örgütleri hükümeti denetleme anlamında görevlerini bir şekilde yerine getiriyor.
Parlamentoda temsil edilen TDP’nin muhalefeti bile ‘ana muhalefet’ten çok daha etkili oluyor.
Hatta meclis dışındaki siyasi partiler bile UBP’den daha daha etkin vaziyette…
**
Bu durum sürpriz değil.
UBP geçmişte de ‘muhalif’ olmayı beceremedi.
Ama bu sefer çok daha tutuk, çok daha kendi içine dönük, çok daha sessiz ve etkisiz bir muhalefet dönemi geçiriyor UBP…
Genel Başkanı’ndan mıdır?
Genel Başkan-Genel Sekreter uyumsuzluğundan mıdır?
İplerin kısmen Saray’a geçmiş olmasından mıdır?
DP ile girişilen ‘kavgalı aşk’tan mıdır?
Yoksa dört buçuk yıl boyunca insanına ‘dayatma paket’ ile her türlü kötülüğü yapmış olmanın utancından mıdır?
Nedeni ne olursa olsun, sonuç değişmiyor.
**
Muhalefetin bu düşük performansı bir yandan hükümete geniş bir hareket alanı sağlarken, aslında bir yanıyla da hükümetin de performansını aşağıya çekiyor.
Sıkı markaj gerek siyasetçiyi, gerekse bürokratı daha zinde tutarken, UBP tipi gevşek muhalefette rehavete kapılma olasılığı daha yüksek…
UBP’nin her muhalefet döneminde yaşadığı başarısızlığın perde gerisinde bir ‘yenilenme zafiyeti’ olduğu söylenebilir.
Belki de işin püf noktası burada yatıyor.
UBP ‘çağdaş bir sağ parti’ yerine ‘1975 modeli siyaset odağı’ gibi davranmaya devam ettikçe ‘sıkı muhalefet’ yapamayacağı gibi hükümete geldiğinde de ‘emir-komuta’ anlayışının dışında bir şey yapamayacak.
Hiçbir şey!