‘Muhalefet’ sorunu ve seçim
İç siyasete dair siyasi gündem sakinleştikçe Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili hava ısınıyor.
Hiç kuşkusuz siyasetteki ana tartışmalarda sahne 19 Nisan seçimine kayıyor.
Yavaş yavaş seçim havasına giriyoruz.
Henüz erken diyenler olsa da partilerde hareketlilik arttı.
Daha önce de belirttim, seçimin ana şekli Şubat'ta az çok ortaya çıkacak.
Şimdilik çok net bir durum yok.
Her şey olabilir.
Kimi anketlere göre Derviş Eroğlu güçlü görünse de bu durum tam tersi de çıkabilir.
Sağ kesimden birçok siyasi bu seçimin ‘çok farklı’ olacağını söylüyor.
Mesela “Eroğlu öyle sandığınız kadar güçlü değil, büyük oy kaybı var” diyenlerin sayısı az buz değil.
Peki bu ‘yara’ ne kadar derin?
Derviş Eroğlu'nun UBP kurultayı ve yerel seçimde yaktığı canların acısı 2015 Nisan'ına ne ölçüde yansıyacak?
Bunu kimse kestiremiyor!
Eroğlu'nun bel bağladığı UBP ve DP tabanı var.
Şimdilerde öylesine karmaşık ki bu tabanlar…
UBP, İrsen Küçük, kurultay dönemi ile parçalanmış, tekrar birleşir gibi olmuş.
DP desen başka alem…
UG safsatası ile başlayan sancılar devam ediyor.
Kendini “Gerçek DP'li” diye tanımlayan hatırı sayılır partilinin istifası hala hafızalarda.
Bu iki tabana uzun yıllardır oy veren kesimlerde ciddi bir hayal kırıklığı var.
Zira iki partinin siyasi anlamda da bir duruşu yok, kaybolmuş. Ya da ortadan kalkmış!..
Mesela ekonomi konusunda ne düşünüyor UBP ve DP?
Liberal mi?
Kimse bilmiyor, anlayamıyor.
***
Konuya bir başka açıdan bakalım.
Şimdilerde iktidarda CTP var gibi sayılsa da aslında durum öyle değil.
CTP evet, iktidarın büyük ortağı.
Bir de küçük ortağı var, DP…
Ve DP'nin ortağı, UG!..
Saray güdümündeki UG'ye ek olarak bir de devlet kadrolarında öbeklenmiş Eroğlu Cemaati'ne mensup bürokratlar var.
Ve en tepede her şeyi kilitlemeye söz vermiş Cumhurbaşkanı koltuğundaki Eroğlu bulunuyor.
Böyle bir yönetim yapısı var şimdi KKTC'nin.
Yani CTP tek başına iktidarda değil!..
‘İktidar’ kim sizce?
Kimin sözü geçiyor?
Ya da muhalefet kim?
Eroğlu hem DP'de, hem de UBP'de söz sahibi, bunu herkes kabul ediyor.
DP'de iktidar, UBP'de muhalefet rolünde Derviş Bey ve adamları.
Siyasi atmosferi istedikleri gibi kontrol altında tutma şansları var.
CTP iyi niyetle bir şey yapmaya kalksa DP engel oluyor.
Olmadı, Eroğlu takoz koyuyor.
Yine mi olmadı?
Saray'da bu iş için istihdam edilen ve geçmişte “solcu” kimlikleri ile bilinen bir ekip devreye giriyor, sosyal medyada 'sol' kesimler harekete geçiriliyor, eleştiri yağmuru başlıyor.
Evet bunu ilk kez yazdım, Saray’daki 'solcu' propaganda ekibinden bahsediyorum.
‘Sol maskeli’ demek daha doğru...
“Danışman” diye istihdam edilen bu kişiler özel bir ekip olarak çalışıyor.
Hem iç siyasette hem de Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Eroğlu'na yarar sağlayacak faaliyetleri var.
Özellikle 'sol' tabanı manipüle ederek hükümete-CTP'ye, CTP adayına tepki gösteren kamuoyu yaratılmasında özel becerileri var.
Bunu sosyal medyada takip ediyoruz!
Anlayacağınız bu memlekette ciddi anlamda bir muhalefet sorunu var.
'Siyasi muhalefetten' söz ediyorum.
Öfke patlamaları içeren kamuoyu yaratmaktan, hükümete karşı küfür edebiyatı yapmaktan öte muhalefet etmekten bahsediyorum.
CTP'lilerin kendi parti yönetimine yaptıkları muhalefeti saymazsak- ülkedeki muhalefettin seçime yönelik, tribünlere, yöneteni 'kaka' gösteren bir algı yaratan operasyondan öteye geçmediğini görüyorum.
Hal böyle olunca da siyaset kısır bir döngüye sıkışıyor.
***
Tekrar başa dönmek gerekirse…
Cumhurbaşkanlığı seçimine böylesi sancılı bir iç siyasi ortamda giriyoruz. Derviş Eroğlu ile ikinci tura kalmasına kesin gözüyle bakılan Sibel Siber'in işi zor. Bir yanda Eroğlu ve ekibinin bu tarz atraksiyonlarıyla mücadele ederken, diğer yandan da kendini anlatmaya çalışacak.
Demek istediğim, her yönüyle kirli siyasetle temiz siyaset yarışacak.
Ve kazanan henüz belli değil.
Çünkü yarış yeni başlıyor.
---------------------------------------
Soru sormak
Bu ülkede soru sormak ve sorgulamak çok zor hale geldi.
Çünkü siyasiler soru sorduğunuzda, 'sorduğunuz sorunun kendi fikriniz olduğu' fikrini ön kabulle davranıyorlar.
Evet, birçok konuda fikrimiz var, doğru…
Bitki değiliz! Görüşlerimizi de bu sütunlardan rahatlıkla yazabiliyoruz. Ancak bizim gibi düşünmeyen siyasiler sorularımızdan çekinmemeli. Senin gibi düşünüyor, ya da düşünmüyor, ne fark eder ki? Bu şahıs, Cumhur-u Reis olmaya adaysa eğer, gazetecinin sorusundan neden çekiniyor ki?
Her soruya cevabının olması gerekmez mi?
Evet, soru sormak çok zor.
Oysa cevaplanması gereken o kadar fazla soru var ki…