MUHATABINA ...
Seçimlerde yeterli oyu alarak toplumsal irade ile meclise gönderilen bir partinin, "topluma rağmen" toplum aleyhine gelişen herhangi bir oluşumu önlemek için, demokratik ortamda yapılabilecek her şeyi yaptıktan, denenebilecek her yolu denedikten sonra, yine de çözüme ulaşamaması durumunda son çare olarak ne yapması gerekir?
SİVİLLEŞME VE DEMOKRATİKLEŞME
Bu ve benzeri sorular her ülkede geçerli olduğu gibi, ülkemizde de son günlerde sıkça sorulur olmuştur.
Günlerdir tartışılan ve toplumsal iradenin karşı olduğu TOMA konusu bu ve benzeri soruları gündeme taşımıştır.
Ancak bu vesileyle görülmüştür ki CTP ve tüm diğer demokratik güçlerin savunduğu "demokratikleşme ve sivilleşme" olguları gerçekleşmeden TOMA ve Polis Terfileri benzeri durumlar karşısında hükümetlerin elleri kolları bağlanacaktır...
İşte bu yüzden hükümet programında da yer alan demokratikleşme ve sivilleşme ile ilgili tüm yasal düzenlemelerin ivedilikle vücut bulması kaçınılmazdır...
SÖZCÜKLER VE KAVRAMLAR
Yeterince tartışılan bu konudan başka bir konuya geçmek istiyorum.
O da şudur:
Kelime ve kavramların önemi büyüktür.
Ancak son zamanlarda maalesef en genelde siyasi arenada özelde de sol siyasette bunun tersinin doğrulanmaya başladığı görülmektedir..!
Yani;
Kelimeler ve kavramlar yer değiştirdi ...
Aynı kelimelerle konuşan insanlar, zamanla birbirlerini anlamakta zorluk çekmeye başladılar.
Örneğin;
Bir insan kendisini tanımlarken “sosyalist” sözcüğünü kullanıyorsa, bu sözcüğün ve tanımlamanın kavranmasında “liberalizmin toplumsallık yerine bireyselliğe öne çıkaran yaklaşımını kabul etmeyen ve genel olarak iktisadi tarafı ağır basan özel mülkiyet yerine kollektif mülkiyeti tercih eden ” algısını da bilmesi gerekir.
Sosyalist bir insan ya bu algıya göre hareket etmeli ya da bu kelimeyi kendisini tanımlamada kullanmamalıdır.
EKONOMK BÜYÜME
Elbette önemli olan yapılan iştir ve kavramlar ve -izm'ler üzerinden tartışmak bu anlamda çok manidar olmayabilir ancak özellikle sol ve sosyalist partilerin ideoloji ve ilkeleri dışında davranmaları sıkıntı yaratır...
Bu bağlamda düşünüldüğünde, bugün uygulanan bazı çözümlerin (siyasetin) ya da söylenen bazı sözlerin isabetli ve doğru olup olmadığını nasıl anlayacağız?
Örneğin;
“Ekonomik büyüme ve istihdam artışının özel sektör kanalıyla gerçekleştirilmesi esastır” ifadesini nasıl algılayacak ve değerlendireceğiz?
SORULAR
Bu sözcükler bir sosyalist parti tarafından gündeme getirilirse, bunu o sosyalist partinin günü kurtarmak için ortaya attığı ve hiçbir işe yaramayan ama "çelişkiye" sebep olan bir adımı olarak mı değerlendirmek gerekir?
Öyle değilse bu ifadenin taşıdığı anlam nedir?
Bu ifadenin sosyalist anlayışla nasıl bir bağlantısı olabilir?
Sosyalist öğretide ne zamandan beri ekonomik gelişme ve istihdam yaratmada özel sektör esas başat rol almaktadır?
Neden bu ülkede on yıllarca köklü deneyimlemeler yaşanan "kooperatifçilik" düşünülmüyor asıl faktör olarak ?
Neden "halk sektörleri" gündeme gelmiyor?
Tabiidir ki özel sektör de desteklenmelidir...
Ancak esas faktör mü olmalıdır ?
Yoksa sosyalist anlayışın ve öğretinin "dokusu" mu bozulmuştur?
Çaresizleşip, Finans Kapitalizminin eline mi düşmüştür sosyalist öğreti ?
Yoksa "birilerinin" reçetesini uygulama mecburiyeti mi vardır ?
Dün akşam bunlar bana sorulduğunda cevabını bilemedim...!
Ben de o zaman bu konuları sizlerle de paylaşmak istedim...
Ve bu soruları (eğer varsa) birmuhatabına sorayım dedim !