1. YAZARLAR

  2. Hüsnü Mahalli

  3. Mursi gitti sırada kim var ?
Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Mursi gitti sırada kim var ?

A+A-

Daha ilk günden itibaren ‘Arap Baharı’nın  bir palavra olduğunu söyledim. Akşam’daki tüm yazılarımda, yasaklanmadan önceki tüm televizyon  konuşmalarımda ve  ‘Ortadağu’da Kanlı Bahar’ kitabımında ABD’nin ‘Uyumlu İslamcıları’ Arap ülkelerinde iktidara getirerek test edeceğini söylemiş ve ‘Bu İslamcılar tam anlamı ile ABD ve İsrail ‘e teslim  olmazlarsa bir çok sorunla  karşılaşırlar’ demiştim. Yine dedim ki ‘ Bir çok siyasal, sosyal, kültürel ve tarihsel  nedenden dolayı  Mısır’daki İslamcıların işi çok daha zor ‘.
Peki  televizyonlarda  endam gösteren o acaip strateji uzmanları ile köşelerinde yazdıkları palavralarla halkı  kandırmaya uğraşan o dönek  ve yalaka meslektaşlarmız ne dedi ?
‘Arap Baharı  coğrafyaya demokrasiyi getirdi, herkes AKP’yi model alacak ve Başbakan Erdoğan İslam aleminin lideri olacak ‘..
Bu hamasi propaganda  ise içi boş olsa da  Türk toplumunun bazı kesimlerini heyecanlandırıyordu.
Oysa olan ortada..
‘Arap Baharı’ Temmuz sıcağına ve Mursi’nin twiter hesabından paylaştığı ‘Anayasal meşruiyet ‘ vurgusuna dayanamadı.
Halkın  hiç ilgi göstermediği seçim ve referandumla (ortalama katılım % 25-42)  geçen yıl parlamento  ve cumhurbaşkanı  seçimi yapılmış ve İslamcı bir anayasa % 17 katılımla kabul edilmişti. Halkın sandığna gitmemesinin bir nedeni ise vaad edilen demokrasiye inanmaması ve güvenmemesidir. Nitekim cumhyurbaşkanı olan Müslüman Kardeş Mursi halkın sorunları ile ilgilenmek yerine  devleti ve toplumu  İslamlaştırmaya  kalkıştı. Medya, yargı, emniyet, üniversiteler, ve daha bir çok kurum Mursi’nin hedefindeydi. Mursi  biraz da AKP’yi MODEL almıştı .. Mursi bu davranışı  ile halkın  her kesiminden tepki topluyordu. Örneğin seçimlerde kendisine destek veren Tahrir gençleri ve ‘evet ama yetmez ‘ diyerek yine ona oy veren liberal aydınlar. Hepsi de hayal kırklığına uğramış ve muhalafete katılmıştı. Çünkü herkes ne yapacağı  belli olmayan  Müslüman Kardeş Mursi’den çok tedigin olmuştu .
Belki de bu nedenle askeri darbelere karşı olan insanlar bu kez müdahaleye ses çıkarmadılar. Çünkü biliyorlar ki  Mursi  1-2 yıl  daha kalırsa herşeyi ele geçirecek ve hiç kimseye yaşama şansını vermeyecektir. Mursi’nin bir yılda yaptıkları herşeyi kanıtlıyordu. Yani Mısırlara göre ya geçici bir askeri müdahale kabullenecek ya da sonsuza dek Müslüman Kardeşlerin canderesi altında yaşanacaktı. Onlar da birinicisini seçti ve ‘nasıl olsa 6 ay sonra seçim olacak’ diyerek evlerine döndüler . Sonuçta yine herşeye halk karar verecek.
Çünkü daha çok turizme dayalı ülke ekonomisi giderek kötüleşiyordu. İMF ve Dünya Bankası bir çok nedenden dolayı  para vermiyordu. Yoksul olan halkın ezici çoğunluğu  ‘ben ne anladım bu Arap Baharı’ndan demeye’ başladı. Katar Şeyhi ve Ankara’nın  desteklediği Müslüman Kardeşler ile Vahabi Suudilerin desteklediği Selefiler  Kahire’de iktidar paylaşamı konusunda anlaşamıyorlardı. Bu arada petrol zengini Kuveyt, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkeleri Müslüman Kardeşler’den nefret ediyordu. Sıkışan Mursi bu kez  radikal İslamcı gruplarla  işbirliği yapmaya  başladı. Bu toplumu ve özellike nüfusun %10’nu oluşturan Hıristiyan Kıptileri  çok tedirgin  ediyordu. Katar parası ile her Cuma  hutbesinde fetva veren Mısırlı Müslüman Kardeş Yusuf Kardavi inanılmaz ve çok tehlikeli bir şekilde Sünni-Şii, Sünni- Alevi ve Arap – Acem düşmanlığını  provake ediyordu. Bölge müthiş gerginleşiyordu. Üstlik Suriye’deki iç savaş bu yöne sürükleniyordu.
Özetle Mısır ve Mısır’dan dolayı Arap alemninde herşey karışmış ve çok tehlikeli gelişiyordu. Ama  denklemin bozulmasına  neden olan esas şey Suiye .. Çünkü ABD’ye  ‘’Esad’ı 3-5 ay içinde deviririz ‘ diyen Müslüman Kardeşler bir varlık gösteremedi. Bunun üzerine  Müslüman Kardeşler ve onlara destek veren Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Mursi dünyanın dört bir yanından gelen Kaide’ci militanlara yol ve destek vererek Suriye’ye soktular. Başlangıçta bu ABD, Batılı müttefikler ve İsrail’in işine geliyordu.. Çünkü hem  Suriye’de ölecek binlerce  radikal İslamcı militandan kurtulacaklarını hem de bunlarla Esad yönetimini  hırpalayarak Suriye’nin yıkımını sağlayacaklarını hesaplıyorlardı.
Nitekim de öyle oldu. Ancak Suriye’de giderek güçlenen  Nusra ve benzeri Kaide’ci gruplar kontrol edilemez olunca ABD ve Batı tedirgin olmaya  başladı.
Üstelik Esad yıkalamaıştı..
Peki şimdi ne olacak?
Yapılacak yeni cumhurbaşkanlığı seçimine kadar  Mısır’da çok karmaşık iç ve dış pazarlıklar sürecek. Bugünün koşullarında  ve gidişata bakılırsa  ordu ve muhalefet  Müslüman Kardeşlerin tekrar iktadara  gelmesine  izin vermeyecek. ABD ile tam anlamı  ile teslimiyetçi bir pazarlık Müslüman Kardeşler’in şansını artırır mı  şimdilik bilinmez . Bilinen şey Müslüman Kardeşler‘in düşürülmesi Mısır’da ve bölgede çok ama çok  şeyi etkileyeck.
İki örnek verelim .
Milliyetçi  ulusalcı karaktere sahip askerlerin desteğindeki yeni yönetim kuşkusuz belirli bir süre içinde Esad yönetimni rahatlatacaktır. Örneğin dönem başkanlığını Katar’ın yaptığı Arap Birliği Örgütü şimdiye kadar  olduğu gibi  bundan böyle  canı sıkıldığında toplanıp Suriye aleyhinde kararlar alamayacaktır. Çünkü birliğin merkezi Kahire’de ve yeni askeri yönetim Suriye’de savaşan muhalif gruplara sıcak bakmayacaktır. Bu ise Suriye’de yeni bir durum demektir.
Suriye’de  böylesi yeni bir  durum  bölgede aklınıza gelen HERŞEYİ ve HERKESİ  ama daha çok Türkiye’yi yani AKP hükümetini ilgilendirir ve etkiler. Çünkü Libya’ya da komşu olan Mısır’daki Müslüman Kardeşlerin  dayanışmasından yoksun kalacak bir AKP bölgesel TÜM politikalarında zor duruma düşecektir. Hele hele  Katar’daki yeni genç Şeyh  Ankara’dan uzaklaşırsa. Yani ABD’nin ‘Arap Baharı ‘ bölgeyi uyumlu bir versiyonla İslamlaştırma projesi şimdilik suya düşmüştür. ABD bundan böyle nasıl bir  bir taktikle karşımıza  çıkar hep birlikte yakında göreceğiz. Ancak Mısır’daki değişim ve Suriye’deki olası gelişmler sonucu bölgesel planlalanmalarında  yenilgiye  uğrayan ve uğrayacak olan bir AKP Türkiye içi  ve belki de KKTC’ye yönelik siyasal ve ideolojik  proje ve palanlamalarında çok farklı hesaplar yapmak zorunda kalabilir. Yapıp yapmayacağını ise önümüzdeki günler gösterecektir.
Gezi  Parkı Direnişi  ve o sıra yaşanan tüm  iç ve dış süreçler işte bu nedenle önemliydi. Yani bölgede  bir model olmaktan çıkmış bir  AKP içerde ne yaparsa yapsın rahat ve  mutlu olmaz. Çünkü Başbakan Erdoğan’ın rüyaları ve Bakan Davutoğlu’nun Stratejik Derinliği Türkiye coğrafyası ile sınırlı kalamaz.
Ama Mursi’nin düşmesi ile şimdilik  kalıyor ve yapılacak hiç bir şey yok.
1514-1517’de İran’la savaşan ve  Suriye ile Mısır’ı elegeçiren Yavuz Sultan Selim  bu olup bitenleri bir görse acaba ne düşünür?

Bu yazı toplam 9884 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar