1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Mutlak itaat istiyorlar, çünkü kendileri böyle var oluyorlar
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Mutlak itaat istiyorlar, çünkü kendileri böyle var oluyorlar

A+A-

Bir bürokrat yanlışa, eksiğe, aksağa, yetersizliğe karşı çıktığı için görevden alınıyor.
Tam da bu nedenle görevinin başında olması gerekirken…

Ülkenin başına zorla, baskıyla, müdahaleyle getirtilen zihniyet her gün müdür değişiyor, altüst ediyor ortalığı…

Bir havaalanının “Uluslararası Sivil Havacılık Standlartları”nda (ICO) olması için belirli kriterler gerekiyor. Pist görüş mesafesi, bulut taban yüksekliğinin ölçülebilmesi için cihazlara ihtiyaç var. Ercan’ı devrettikleri şirket önceleri “bunlar bizim üstümüze vazife değil” demiş.
Meteoroloji Müdürü itiraz etmiş, “Ne demek üstünüze vazife değil, teknik şartnamede bu var.”

Meteoroloji İstasyonları kurulması kurulması ve rüzgar ölçümleri yapılması gerekiyor.
Uçuş güvenliği için tüm bunlar…
Ercan Havaalanı’nı bu eksikliklere rağmen açtılar oysa…
“Buyruk” öyle gelmişti çünkü…

***
Müdür aslında hem kamusal kaynakları korudu, hem de güvenlik için sesini yükseltti.
İşletmecinin teklif aldığı cihazları yeterli bulmadı Müdür!
Öylesi bir noktaya geldiler ki Meteoroloji Daresi Müdürü “bu şartlarda biz sorumluluk alamayız” dedi.
Düşünsenize!
“İşte böylesi bürokratlara ihtiyacı var bu ülkenin” diyeceğimize…
Bakanlık kendi uzmanının değil…
İşletmeci şirketin ağzına bakıyor…
Utanç bu...

***
Tüm baskılara rağmen gerekli cihazlar için yine de sözleşme imzalandı.
Ercan açıldıktan sonra siparişler verildi.
Cihazlar henüz gelmese de en azından karar alındı.
Meteoroloji Dairesi Müdürü’ne de bunun bedeli ödetildi elbette...
23 yıllık deneyimin üzeri bir dakikada çizildi.
Üç imza yetti, gidişine!

***
Teknik uzmanlara ve bilirkişilere verilen mesaj şudur: Boyun eğiniz ve işinizi yapmayınız!

Müdürlerden “evet efendim, olur efendim” denmesi isteniyor yalnızca…

O nedenle gelişmiyor ülke!
Kamu yönetiminde, altyapıda, hizmette, denetimde o nedenle kaos var.

***

“Meteoroloji Dairesi Müdürü görevden alındı ve bunu “kuraklık” ile izah ediyorlar.

Yağmur yağdıramadı garibim!

Uluslararası kurallar dışında alınmak istenen cihazlara karşı çıkmış oysa…

Bir uzmandan beklenen de bu değil mi?

Değil!

Yetkinlik, yeterlilik, bilgi istenmiyor.

Biat ve mutlak itaat isteniyor çünkü bu ülkenin başına musallat edilenler böylesi bir yöntemle geldiler…

Her talimatı kayıtsız şartsız yerine getirmekle meşhur haysiyet yoksunu üçlü ilhak komitesi her yeri dağıtıyor.
 

***

Düşünsenize, aynı hükümet, aynı üç parti, aynı siyasi partinin başkanı, kendi dönemi içinde 98 yeni atama yaptı… Kendileri göreve getirdiklerini, kendileri görevden alıyor yine… Üst kademenin ilimle, bilimle, bilgiyle, görgüyle ilgisi kalmıyor. “Elçilik müşavirleri” önümde süklüm püklüm bir yönetim tavrı… O zaman müdürlükler de koltuk oyununa dönüşür yalnızca… Bürokrasi oyuncak oluyor ellerinde…


Umudun can suyudur isyan

umudun-can-suyudur-isyan.jpg

Derler ki

Umudun can suyudur isyan!”

***
İnsanlar kahrediyor!

İnsanlar küfrediyor!

İnsanlar içerliyor!

Öfkeli…

Dertli…

İsyankâr…

Kutlu mutlu değil umutsuz, güvensiz, yılgın toplum!
Yabancılaşmış birbirine…
Ürkek…
Tedirgin…
Huzursuz…

***

Nereye gitsem ağır bir yük alıyorum sırtıma…

Kimle yüz yüze gelsem sokakta, markette, çarşıda, klinikte, lastikçide, eczanede, sahilde hep dert dinliyorum, hep isyan…

Güvenini tümüyle yitirdi toplum…

Bir halkı yaşadığı ülkeden soğuttular…

Yerden ve gökten avaz avaz dökülüyor kahır!

***

Nereye gidiyoruz böyle” diyen bir sorgu…

Yetti be artık” diyen bir yakarma…

Yalanınız batsın” diyen bir çığlık…
“Olmaz, değişmez” diyen bir inançsızlık…

Uçsuz bir tünelin içinde kapalı kalmışız duygusu, hani hep birlikte kazıyoruz ama ışığı görmüyoruz ve nefesimiz tükeniyor giderek…

İşe yaramazlara, iki büklümlere, onursuzlara, yalancılara ve yağmacılara adanmış kirli kelimeler var insanların dilinde…

***

Derler ki

Umudun can suyudur isyan!”

Nur Saka’ya katılmamak mümkün mü?

Bunca isyanın ardından umut doğsa…
Uyansak…

Yeşersek…

İyileşsek…

***

Gittiler” şiirinden bir dörtlükle noktayı koyalım…

nerede varsa bu ucube

bu ceberut

bu pislikar düzen

orada bitmeli…”


Avrupa’da en yüksek büyüme Kıbrıs’ta

avrupa-da-en-yuksek.jpg

Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde yılın üçüncü çeyreğinde en yüksek büyüme hızı Kıbrıs’ta görüldü.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nde…

Eurosat verilerine göre Kıbrıs ekonomisinin büyüme hızı 2023 yılının 3’üncü çeyreğinde yüzde 2,5 oldu.

Hem altyapı hem de yaşam kalitesi anlamında kuzeyle güney arasında uçurum giderek açılacak böyle giderse…

O nedenle Kıbrıs birleşmeli…
Hayat kalitemizi yükselmek, Avrupa hedefiyle güçlenmek, büyümeden ortak pay almak ve dünyaya açılmak için…
Birleşmeliyiz!

Yurt dışına göç etmeyen gençlerin en önemli hedefi güneyde iş bulabilmek.
Euro kazanmak…
Gençler değil sadece her yaştan insanımız güneyde çalışmak istiyor, hatta ne iş olursa yapmaya hazır bir noktaya geldi insanlar…

Adanın kuzeyinde bu imkana sadece “Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği” taşıyan Kıbrıs kökenliler sahip… O nedenle zaten bu kitle çok büyük çoğunlukla Kıbrıs’ın birleşmesini istiyor, statükoyu onaylamıyor, yeni diye sunulan yalan siyaseti reddediyor.

Ama bir başka gerçek de ortada…
“Kıbrıs Cumhuriyeti” kimliği taşımayan bir dolu insan var adanın kuzeyinde…
Statükoyu çoğunlukla bu nüfusun sırtına yüklemişler.
Hem sömürüyor hem eziyorlar bu insanları…
Hem de statükonun devamının güvencesi görüyorlar.
Çünkü adanın yarısına hapsettiler tümünü…

Birleşik Kıbrıs, bu toprakları “yurt” bilen herkese kazandıracak oysa…
Dünyada uzaklaşan siyaset, dil, diplomasi ve yaklaşım “yalnızlık” ve “yoksulluk”la eş her anlamda…

Bu yazı toplam 2123 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar