Müzakere sürecinde ne olmaz?
Kıbrıs müzakere süreci Temmuz 2017’de Crans-Montana’da derin dondurucuya konuldu.
O günden bu yana bütün taraflar “çözüm için ellerinden geleni yaptıklarını ama karşı tarafın hiçbir esneklik göstermediğini” tekralayıp durmaktadır.
Kimse adım atmaya niyetli değil. Tıkanıklığın nerede olduğu konusunda bile çok farklı görüşler seslendiriliyor.
Geçen hafta Kıbrıslılar ve bütün taraflar BM Genel Kurulu vesilesiyle New York’taydı. Liderler BM Genel Sekreteri ile ayrı ayrı görüştü. Bu görüşmeler 20-25 dakika sürdü. Genel Sekreter bu kısa sürede liderlerin Crans-Montana’dan bu yana çözüm konusunda ne kadar istekli olduklarını anlamaya çalıştı. Dikkat edin müzakere masasına dönmek için isteklilik değil, çözüme varmak için isteklilik.
Liderlerin görüşme sonrası yaptığı açıklamalardan anladığım Anastasiadis’in “müzakerelere kaldığı yerden aynen devam konusunda istekli olduğu”, Akıncı’nın ise “zaman sınırlaması ve takvim olmadan müzakere olmaz” görüşünü Guterres’e de bir kez daha ilettiğidir.
Bu durumda ne müzakere olur, ne de çözüm. İki taraf da kendi konumlarını korumak, yani statükodan şaşmamak gailesinden başka bir şey yapmıyor.
Rum tarafı, ortaklaşa kurduğumuz ama 1964’den bu yana tek başına sahiplendiği Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bu biçimde sürdürmek istiyor.
Türk tarafı da güç kullanarak böldüğü adanın kuzeyinde kurduğu yapıyı sürdürme niyetindedir.
İki taraf da “iki bölgeli, iki toplumlu federal çözüm” dedikleri halde bir türlü bu çözüme ulaşmanın yolunu bulamadılar.
Müzakere sürecinde ne olmaz?
- Akıncı’nın, Özersay’ın ve kimi siyasilerin dediği gibi müzakere sürecinde “takvim ve zaman sınırlaması” olmaz.
- Anastasiadis’in ısrar ettiği gibi müzakereler kaldığı yerden aynen devam etmez.
- Guterres iki taraftan da çözüm konusunda küçük dahi olsa bir ışık almadan müzakereleri yeniden başlatmaz.
- Türkiye bu ekonomik krizi nisbeten atlatmadan ve AB’den üyelik müzakerelerini yeniden başlatma konusunda yeşil ışık almadan müzakere sürecine yeşil ışık yakmaz.
- Rum tarafı şimdilerde müzaker sürecinden çok doğu akdenizdeki petrol ve doğal gaz yataklarıyal ilgilendiği için müzakerelerin başlamasını istemez. Türk tarafının ve Akıncı’nın isteksizliğini gördüğü için taktik olarak kaldığı yerden devam diyor.
- AB bu aşamada kendi dertleriyle, yani AB ülkelerine mülteci akını, Trump’la beraber başlayan ABD ile ticaret konusundaki sıkıntılar ve İngiltere ile yapılmakta olan Brekexit müzakereleri gibi önemli dertleriyle ilgilendiği için Kıbrıs konusundan uzak duruyor.
Bütün bunlara baktığımızda müzakere süreci konusunda olumsuz bir tablo olduğu ortadadır. Özetle umutlu olmamız için bir neden yoktur.
En önemlisi çözüm ve barış diyerek seçilen Akıncı ve Anastasiadis’in yarattığı hayal kırıklığıdır.
İki lider de kendilerinden önceki cumhurbaşkanlarını eleştirerek seçildi. Ama bugün ikisi de kendilerinden önceki liderleri tekrar etmekten başka birşey yapmıyorlar.
İki lider de bu anlayışlarını değiştirmezse sonuç dünden farklı olmaz. 2020’de kuzeyde, 2023’de de güneyde yeni bir lider seçilir ve bu statüko sonsuza kadar sürer.