Müzakereler başlayacak ve eminim koskoca Türkiye, bu çok önemli müzakerelere Tatar ile gitmeyi düşünmüyordur!
Dikkatimden kaçmıştı; dünkü Diyalog gazetesi ön sayfasından haber yapınca fark ettim…
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Başbakan Ünal Üstel’le görüşmesi sonrasında açıklamış; “… Ada’da varılacak bir çözümün bölgesel açıdan da son derece olumlu etkileri olacağı aşikardır…”
-*-*-
Bu ne demektir?
Du demektir ki, Türkiye, “mutlak çözümsüzlük anlamına gelen Ersin Tatar aracılığı ile savunduğu imkansız saçmalıktan vaz geçiyor…”
-*-*-
Peki nasıl bir çözüm olacak?
BM Güvenlik Konseyi kararı ya da kararları açıktır…
“İki bölgeli, iki toplumlu ve iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı bir çözüm…”
-*-*-
Ersin bey, Tahsin bey ve hatta Tayyip bey bize öyle demiyor ama!
Üçü de veya onlar gibi düşünenlerin tamamı da “federasyon öldü” demiyor mu?
-*-*-
Tahsin abi daha dün söyledi!
Tayyip bey iki hafta kadar önce BM Genel Kurulu’nda “tanıyın KKTC’yi federal çözüm olmaz” demedi mi?
-*-*-
Tufan Erhürman, dün basın mensupları ile kahvaltı yaptı…
Kendisine en çok bu konuyla alakalı sorular soruldu…
-*-*-
Yanıtı gayet anlaşılırdı; “… Kıbrıs konusu resmi anlamda konuşulacaksa, müzakereler başlayacaksa (ki başlayacak) konuşulacak tek çözüm şekli federal çözümdür…”
-*-*-
Peki Erdoğan?
Aslında herkesin kafasındaki “endişe”, Tatar veya Tahsin beylerden öteye Erdoğan!
Çünkü beğenseniz de beğenmeseniz de, çok etkili ve çok güçlü bir devlet başkanı…
Kıbrıs meselesinde neredeyse bir tarafın tek otoritesi…
-*-*-
Erhürman, “… kavramlar üzerinde çok kafa yormamak lazım, Amerika da federasyondur, Rusya da, Bosna da, Belçika da…” dedi…
-*-*-
BM Güvenlik Konseyi’nin kararıdır federal çözüm…
Ve BM Genel Sekreteri, bunun dışına çıkamaz…
Tufan hocanın ağzından tekrar edeyim; “… BM Genel Sekreteri, istese de, BM Güvenlik Konseyi kararı dışında bir şeyi müzakere masasına taşıyamaz…”
-*-*-
Kısacası, 15 Ekim 2024’te New York’ta bir yemek yenecek…
Bu yemek, resmi müzakere değil…
Taraflar dilediğini söyleyebilir…
Ama Tufan hoca defalarca tekrar ediyor ve diyor ki, “müzakere olacaksa, başlayacaksa, tek model federal çözümdür…”
-*-*-
Ve Tufan Erhürman dün CTP’nin müzakerelerle ilgili duruşunu bir kez daha açıkladı…
4 maddeden söz etti.
Bu 4 maddenin CTP’nin müzakereler için ön şartları olmadığını vurguladı ve şöyle sıraladı:
1 - “siyasi eşitlik”, 2 - “zaman sınırlaması”, 3 - “sonuç odaklılık” ve en önemlisi dördüncüsü 4 - “müzakereler Rum tarafı yüzünden çökerse, mevcut duruma geri dönüş olmayacağı”…
-*-*-
Aslında dördüncüsü hariç, Tufan hocaya göre bu önerilerin tümü BM’nin vermiş olduğu sözlerdir ve sahip çıkması gereken de BM’dir…
Haaa dördüncü de eski genel sekreterlerden Kofi Annan’ın bir sözüdür…
Ve Rum tarafındaki federalistlerin en çok taktığı konu da, sorulan sorulardan da anlaşıldığı üzere, bu dördüncü konudur…
-*-*-
Hoca bu konudaki soruları çok rahat yanıtladı eminim ayrıntıları haberlerde okuyacaksınız...
-*-*-
Erhürman, Sosyalist Enternasyonal’e katılmak için gittiği New York’ta, Kıbrıs konusunda bir çok önemli insanla görüştüklerini aktarırken, en can alıcı konunun, herkesin, “… sizin taraf şu anda müzakere parametrelerinin dışındadır…” demesi olduğunu anlattı…
-*-*-
Erhürman, Güney’deki en büyük iki parti AKEL ve DİSİ’nin iki toplumun siyasi eşitliğini kabul ettiğini, kendileri ile aynı düşüncede olduklarını da vurguladı…
-*-*-
Nikos Hristodulidis’in de “Crans Montana’da kaldığımız yerden başlayalım” derken, aslında “sonuç odaklı müzakereden yana olduğunu” bir şekilde teyit ettiğini anlatan Erhürman, üç – beş kez tekrar etti; ben de edeyim; daha iyi anlayalım; “… resmi düzeyde toplantı olacaksa, federasyon dışında bir şey konuşulamaz…”
-*-*-
Erhürman’a göre taraflar diyaloğu koparma riskini üstlenmek istemiyor…
Bölgesel ihtiyaçlar, kesinlikle müzakere edilmesini emreder ve bu olasılık çok güçlüdür…
Ve bizim de müzakerelerde ne arayacağımız çok önemlidir…
-*-*-
Evet, resmi müzakereler başlayacak…
Ve bu benim görüşümdür, herhalde koskoca Türkiye, bu çok önemli müzakerelere, Ersin Tatar ile gitmeyi düşünmüyor…
Lütfen istifa et Tatar, dört yıldır gayet iyi bir şekilde görevini yaptın ama bundan sonrası sana göre değil…
Tufan Hocayı dinlerken
İnanılmaz bir birikim…
Müzakereler, Kıbrıs konusu, AB, BM ilişkileri…
-*-*-
Son derece akıl dolu öneriler…
Çok güçlü bir ekip…
-*-*-
CTP ve Tufan Erhürman, Kuzey Kıbrıs’ın yeni döneminin liderleri olmaya hazırdır…
Tufan Hocayı dinledikten sonra
Tufan Erhürman’ı dinledik…
Kahvaltımızı yaptık…
Gazeteciler Birliği tesislerinden çıktık, MAğusa istikametinden Gönyeli istikametine doğru yol aldık…
Eve dönüyoruz…
-*-*-
Kırmızı ışıkta bir araç, son derece tehlikeli bir şekilde “ihlal” suçu işliyor…
Bir bakıyorum, sürüş koltuğunda Ümit Özdağ!
-*-*-
Yakın Doğu ve mezarlık dönüşünde sıra var…
Bir araç, sıraya kaynak yapıyor ve son derece tehlikeli bir şekilde üniversite – mezarlık yoluna dalıyor!
-*-*-
Bakıyorum, sürücü yine Ümit Özdağ!!
-*-*-
Hastane çemberinde bir araçta dört veya beş kişi…
Tümü bıyıklı ve kirli sakallı…
Irkçılık gibi olacak ama sürücü yine Ümit Özdağ!
-*-*-
Ne demek mi istedim?
Hani, Ümit Özdağ hocam hep Türkiye’deki Afgan, Suriyeli göçmenleri eleştirir falan ya!
Bizde de ne yazık ki, aynı ırkçılığı yapmak gibi olmasın ama her trafik ihlalinde tüm sürücüleri kendisine benzetiyorum…
-*-*-
Nereli olursa olsun, hangi memleketten gelirse gelsin, bu ülkede araç kullanacak olanlara bu kadar rahatlık sağlanmaması gerektiği inancındayım…