Müzakereler nasıl başlar?
Kıbrıs’ta 1964 ve sonra da 1974 yılınan bu yana devam eden “Statüko” Kıbrıs adasına ve Kıbrıslılara zarar veriyor. Kıbrıs’ta bu statükoyu yıkmak artık elzemdir.
2004 referandumunda elimize geçen statükoyu yıkma fırsatı maalesef Rumların hayırına takıldı. O dönem fırsatı kaçırdık. Bunun asıl suçlusu elbette Rumlardı. Çünkü AB üyeliğini önceden garantiledikleri ve referandumdan 1 hafta sonra AB üyeliklerinin fiilen gerçekleşeceği gerçeğinden hareketle o dönem önlerine konulan BM çözüm planını reddettiler.
Aradan tam 15 yıl geçti. Bugün hala statüko bütün heybetiyle karşımızda duruyor. Dahası bu statüko biz Kıbrıslıları tüketmeye devam ediyor. Kıbrıslı Türkler de, Kıbrıslı Rumlar da 1964 ve 1974 sonrasında ülkelerinden göç ettiler.
Kıbrıslıların yaşadığı göç yalnızca ada ülkelerinin genel karakteristik özelliği olarak açıklanamaz. Kıbrıslı Türkler özellikle 1950’lili yıllarda ve1964 sonrasında kitleler halinde göç yollarına düştü. Rumlar da o yıllarda ama özellikle 1974 sonrasında kitleler haline göç etti.
İki toplumdan sıradan insanlar Londra’da, Melborn’da, Kanada’da iyi komşular ya da iş ortakları olarak yaşam sürüyorlar. Ama Kıbrıs’ta statüko hala devam ediyor. Çözüm çabaları hala “indipüften” gerekçelerle çıkmaza sürükleniyor.
Haziran 2017’de başlayan Crans Montana zirvesi 7 Temmuz 2017’de çıkmaza sonuçlanmıştı. O günden bu yana müzakere sürecinin yeniden başlamasıyla ilgili yapılan bütün girişimler başarısız oldu.
BM Genel Sekreteri Guterres taraflara kendi adı ile anılan “Guterres Çerçevesi” üzerinde uzlaşıya varın öyle gelin diyor. Guterres Çerçevesi taraflara Crans Montana sürecinde 30 Haziran 2017 akşamı gayrı resmi olarak verildi.
Rum tarafı önce “30 Haziran’da değil, 4 Temmuz’da sunulan belge esastır” dedi. Sonra “4 Temmuz’da belge verilmedi ama Eide ile yaptığımız ve konulara açıklık getirilen toplantı tutanakları var” dedi.
BM’de bu tutanakların olmadığı anlaşılınca “Eide tutanakları kaybetti” demeye başladı. Ama bir türlü Guterres’in de çeşitli defalar açıkladığı “30 Haziran’da taraflara ilettiğim görüşler” olarak altını çizdiği Guterres çerçevesi ile ilgili görüş vermedi.
BM Genel sekreteri Guterres’in Güvenlik Konseyi’ne sunduğu ve Barış Gücü’nün görev süresinin 31 Ocak 2020’ye kadar uzatılmasını öngören taslak Kıbrıs raporu dün basına yansıdı. Raporda iki bölgeli, iki toplumlu federal çözüme güçlü bir destek veriliyor.
Adadaki çözüm çabalarının 2017 Temmuz’unda sonuçsuz bir şekilde sona eren Crans Montana Konferansından beri herhangi bir ilerleme sağlanmamasının ‘endişe’ verici olduğunun belirtildiği raporda, 11 Şubat 2014 belgesine de atıfta bulunularak, liderlere yine Crans Montana Konferansında, 30 Haziran 2017 tarihinde sunulan Guterres Kriterleri çerçevesinde, taraflar arasındaki fikir ayrılıklarının giderilmesi için çağrıda bulunuluyor.
9 Ağustos’da, yani tam 15 gün sonra iki liderin biraraya geleceği açıklandı. Guterres de dün akşam liderleri telefonla arayarak 9 Ağustos’da bir uzlaşı zemini bulmalarını ve Eylül sonu New York’ta 3’lü zirve yapabileceğini söyledi.
Müzakereler nasıl başlar sorusunun yanıtı işte buradadır. Guterres kriterlerini iki taraf da kabul eder ve müzakerelere bu yaklaşımla devam etme niyetini net biçimde ortaya koyarsa BM müzakereleri başlatmaya hazırdır.
Anastasiades Guerres kriterlerini beğenmedi. Bu nedenle bunlardan kurtulmak istiyor. O nedenle önce 30 Haziran değil, 4 Temmuz tartışmasını başlatarak işi sulandırmaya çalıştı. Guterres net tavır koyunca vazgeçerek sessizliğe büründü.
Anastasiades bu sıkışıklıktan kurtulmak için bir ip aramaya başladı. Bu ipi de maalesef TC Dışişleri bakanı ile bizim çiçeği burnunda hükümetimiz sağladı. “Federal çözüm öldü, gömüldü, bu nedenle yeni alternatifler üzerinde duralım” demeye başladılar.
Yani BM zeminini terk ettiler. Bu Anastasiades’e altın tepsi içine sunulan bir ipti. Ama asılması için değil. Tutunup Guterres kriterlerinden kurtulması için uzatılmış bir ipti. Kıbrıs adasını ve Kıbrıs insanını tüketen statükoyu korumak için uzatılmış bir ipti.
Bu oyuna daha ne kadar tahammül edeceğiz. Daha kaç insanımız göç yollarına uğurlayacağız. Daha kaç insanımızı bu stresten yakalandığı amansız hastalık ya da kalp krizinden öteki dünyaya yolcu edeceğiz.
Bırakın artık bu garagözlükleri da oturun ve bitirin bu statükoyu.