“Müzakerelerin yeniden başlaması: Bizi korkutan nedir?”
KONUK YAZAR/Haralambos Rossidis
Makarios’un sunduğu 13 maddelik anayasal değişiklik önerisi. EOKA ve TMT çatışmaları. Kanlı Noel. Toplumlararası çatışmalar. Silahlara sarılan eller. İlk bölünme. Köfünye çatışmaları. Temmuz darbesi ve ardından gelen işgal. Parçalanma ve göçmenlik. Her iki toplumdan da kaybolan ve bir daha haber alınamayan insanlar. Bölünme sonrası güneydeki “ekonomik mucize!”, büyük borsa çöküşü. S-300 füzeleri krizi. Helios uçağı kazası. Mari’deki büyük facia. Araştırma komiteleri. Golden Boys. Banka hesaplarına “saç traşı”. Troyka ve memorandum. Başpiskopos’un ekonomi ve siyasete sürekli karışması. Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri ayrımcılığı ve ırkçılığı körükleyen, hoşgörü kavramını yerleştirme çabasına sahip olmayan çağdışı bir eğitim sistemi. Adayı bir uçtan diğerine kaplayan ordular. Her yerde mezarlıklar ve şehitlikler; her fırsatta düzenlenen anma törenleri. Cezasız kalan suçlar. Adam kayırmacılık. Yolsuzluk karıştırılıp eş-dostun kamu parasıyla zengin edildiği ihaleler. Sürekli açığa çıkan yolsuzluklar.
Son otuz yılda yaşadığımız bütün bu olayları düşündüğüm zaman sormadan edemiyorum; gelecek günümüzden daha ne kadar kötü olabilir? Neden bazıları toplumlararası müzakerelerin başlamasından bu kadar rahatsızlık duyuyor? Onları korkutan nedir? Toplumlarında hiçbir perspektif sağlamayan bu batmış statükonun artık gerçekten sonunun gelmiş olması mı?
Gerçek şu ki toplumlarımızın umuda ihtiyacı var. Kıbrıs sorununun çözümü her iki topluma da her alanda birçok yeni olanak sağlayacaktır. Adanın birleşmesi, yeni işbirliği ve ortak sosyal mücadele alanları yaratacaktır. Birleşik bir Kıbrıs’ta, eski nesillere yıllarca tekrarlanan siyasi mitlere, “unutmam” gibi kinci sloganlara ve farklı kimliklere duyulan nefrete yer olmayacaktır. Barış ve karşılıklı anlayış kültürünün gelişmesini engelleyen bütün yapılardan temizlenmiş ve ülkeyi ileriye taşıyacak alanlara odaklanmamızı sağlayacaktır. Tamamen yeni bir düzen çerçevesinde Kıbrıs’taki iki toplumun her türlü ortaklıklar sayesinde daha iyi bir gelecek için birlikte hareket etmelerini sağlayacaktır.
Çözümün getireceği bu büyük potansiyel karşılığında toprak ayarlaması veya Girne’nin Mehmet’in mi yoksa Antonis’in mi idaresi altında olacağı önemsizdir. Aynı şekilde, çözüm sürecine Amerikan’ların ne kadar karıştığı da önemli değildir. Önemli olan tek şey, birleşik Kıbrıs’ın tüm ada halkına ne gibi fırsatlar yaratacağıdır.
Varılacak herhangi bir uzlaşma, mevcut durumun devam etmesinden daha tehlikeli olabilir mi?
İşlemez ve halkın geneli için yararsız hale gelen statükonun tasfiye edilme sürecinin başladığına inanıyorum. Ancak toplumlar sürece gösteriler, etkinlikler ve diyalogla dahil olması büyük önem taşımaktadır. Ortak yurdumuzun gidişatı ve dünya barışı için bir örneğe dönüşmemiz buna bağlıdır.
(KONUK YAZAR – Haralambos ROSSIDIS – 26.2.2014)