1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Müze yok olmaktan kurtarmaktır”
“Müze yok olmaktan kurtarmaktır”

“Müze yok olmaktan kurtarmaktır”

Yazar, şair, araştırmacı kimlikleriyle tanınan, edebiyat, tarih ve müzecilikle Bursa’ya değer katan isim Güney Özkılıç ile tanışıklığımız 2017 yılına uzanır.

A+A-

Yazar, şair, araştırmacı kimlikleriyle tanınan, edebiyat, tarih ve müzecilikle Bursa’ya değer katan isim Güney Özkılıç ile tanışıklığımız 2017 yılına uzanır. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın daveti ile Nazım Hikmet’i konuşmak için Lefkoşa’ya gelen yazarla “Nazım’ın Bursa Yılları” isimli kitabına dair bir röportaj gerçekleştirmiştik. Ancak o günden bugüne yürüttüğü projeleri özenle takip etmeye devam ettim. Zaman içinde belediyelerde devam eden görevleri çerçevesinde açtığı müzeleri ilgiyle izledim. Özellikle Bursa’ya dair paylaşımları ve şehirde açtığı müzeler  bende merak uyandırırken sonunda soluğu Bursa’da aldım. Böylece Bursa’nın tarihi ve kültürel özelliklerini, burada hayat verdiği müzeleri ve yeni çalışmalarını yerinde konuşma imkanı bulurken, hepsinin hikayesini de en doğru isimden dinledim. Şu anda Bursa Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtım Dairesi Başkanlığı görevini yürüten Güney Özkılıç çalışmalarına hız kesmeden devam ederken, Bursa’nın kültür şehri olmasında önemli bir rol oynuyor.  

 

“Bursa; geçmişinde katmanlar olan şehir”

Edebiyat öğretmeni olarak başladığı kariyerine 2015 yılından bu yana farklı belediyelerdeki çalışmalarıyla sürüdürüyor. Güney Özkılıç’la ilk olarak Bursa’yı ve bu şehrin kendisindeki önemini konuşuyoruz. Bursa gerçekten Ahmet Hamdi Tanpınar’ın anlattığı kadar güzel bir şehir. Tarihi, kültürü, doğası ve müzeleriyle çok etkileyici.

“Yaşadığım şehir Bursa tarih ve kültürel mirasa sahip bir kent. İstanbul’dan sonra tescilli yapıların en fazla olduğu kentlerden. Beş binin üzerinde tescilli yapısı var. En temel özelliği katmanlar üzerine kurulu olması. Roma, Bizans, Helenistik dönem, Osmanlı medeniyetlerinin izlerini görüyoruz. Cumhuriyet tarihi açısından da çok önemli. Ayrıca Selanik ve Kafkas göçleri, Tatarlar daha sonra son yüzelli yılda Balkan göçü şehrin kültürünü çok geliştirdi. Bursa için göçmen kenti diyebiliriz. Bu durum şehre kültürel zenginlik sağlıyor. Geçmişinde katmanların olduğu şehir günümüzde de değişik sosyolojik yapıya sahip. Yapılan kazılarda günümüzden 8500 yıl öncesinde gidiliyor. İznik adeta bir Roma kenti. Dünyada ayakta kalan önemli surlardan birine sahip. Ayrıca  Hristiyan Kilisesi'nin birinci konsilinin toplandığı yer. Bu yıl da bu toplantının 1700. yılı kutlanacak. Bu anlamda da Bursa ve çevresi çok önemli tarihi değerlere sahip.  Bursa ve çevresinde de pek çok tarihi kiliseler yer alıyor. Ayrıca tarihte Osmanlı’da bu kurulu kültür üzerine gelerek pek çok eklemede bulunmuştur  Osmanlı’nın ilk camisi Aleaddin Cami yine bu şehirde inşaa edilmiştir. Osmanlı imparatorluk olmadan önce ilk eserlerini burada vererek, başkent olmuştur. Doğal güzellikleri açısından da önemli bir şehirden söz ediyoruz. Uludağ çok önemli bir kaynak. Tarihi kültürel eserleri, doğası ve somut olmayan kültürel miras öğeleri ile önemli ile Bursa anlatmakla bitmiyor. Tüm bunlar yanında Karagöz gölge oyunu efsaneye göre Bursa’da başlıyor. Sultan Türbeleri, Hanlar bölgesi ile de UNESCO dünya mirasına giren şehirlerden biri...Çok özel bir yer.”

img-3970.jpeg

“Nazım’ı Bursa’da yaşatmak için elimden geleni yapıyorum

Aslında Güney Özkılıç Adana doğumlu. Üniversite eğitimi için Bursa’ya gidiyor. İlhan Berk’in de mezun olduğu  Uludağ Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi’ni tamamlıyor. Devamında ilk öğretmenlik görevi için yine bu şehre Sait Faik, Reşat Nuri gibi isimlerin öğretmenlik yaptığı okullarda çalışmaya başlıyor. Bu bağlarla kendisi de sözlü tarih anlamında ilk kitabını Bursa üzerine kaleme alıyor.

“Bu kadar özel bir şehirde ve böyle özel okullarda eğitim almak,  çalışmak beni çok etkiledi. Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi Bursa’da akıp giden zamanın dışında, onun hemen yanıbaşında bir ikinci zaman daha var. Birden kendinizi yüz yıl önceki atmosferde buluyorsunuz. 90’lı yıllarda öğretmenlikle başlayan Bursa serüvenim hala sürüyor. İki şiir kitabımdan sonra Nazım’ın Bursa Yılları isimli kitabı kaleme almıştım. Nazım 1933-1934, 1940-1950 yılları arasında toplam onbir yıl kaldığı Bursa yıllarını sözlü tarih çalışması yapmıştım. Daha sonra kitabın belgeseli de Sadık Aslankaran tarafından çekildi. Ben ayrıca bu kitaptan yola çıkarak Bursa’da Nazım’ın Bursa rotası isimiyle bir rota oluşturdum… Gençlere, yazarlara, şairlere şehri gezdirdim. Böylece şehir beni kendine bağladı ve ben de Nazım ismini Bursa’da yaşatmak için elimden geleni yapıyorum.”            

4287a2ee-523f-4265-bca2-9363473c56c1.jpeg

Tabii Güney Özkılıç’in kitapları Nazım’a dair kaleme aldığı kitapla  sınırlı değil…

“Benim projem olan Bursa’nın Kadın Yüzü adıyla ortak yazarlı bir proje ürettim. Deniz Dalkılınç ve Ceyhun İrgil ile özveriyle Bursa’ya değer katan 150’ye yakın kadına yer veren bir kitap kaleme aldık.  Cumhuriyet Dönemi’nin ilk kadın mimarlarından Münevver Belen’den ünlü modacı Ayşe Ege ve Ece Ege kardeşlere kadar şehrin tarihine adını yazdıran kadınların hayat hikâyelerini anlattık. Dünyanın birçok ülkesinde tarih sadece erkelerin tarihi olarak nitelendirilir. Tarih hep erkeksidir. Bizler de bu duruma dur demek istedik.  Mesleğinde çok başarılı olan, farklı alanlarda öne çıkan kadınları bu kitapta anlattık. Bunun yanında Türkiye’nin ilk köy filmi bu şehirde çekilmiştir. Aysel Bataklı Damın Kızı ismiyle çekilen bu film, sinemamızın tiyatrocular döneminin eseridir. Film Bursa’nın Nilüfer ilçesinde, Çamlık köyünde, bir mahallede geçen, ilk sesli film olma özelliğini taşır. Bir köy filmi olarak İstanbul dışında çekilen ilk filmdir. Normalde plato oluşturularak bu tip filmler İstanbul’da çekilirdi. Ben bu filme dair de bir sözlü tarih çalışması yaptım. Köyde yaşayanlardan filmin hikayesini Belki Şehre Bir Film Gelir Bataklı Damın Kızı Aysel’in Hikayesi adıyla yayımladım.”

b94e6c7a-55e5-4d09-97f6-cc0a628aed10.jpeg

“Müze yok olmaktan kurtarmaktır”

Edebiyata dair tüm bu çalışmaların yanında Güney Özkılıç’ın bir başka öne çıkan özelliği müzecilik yönündeki çalışmaları. Benim açımdan en önemli projesi Bursa’da açtığı Nilüfer Edebiyat Müzesi… Bu müze Türkiye’nin ilk edebiyat müzesi olma özelliğini taşıyor ve beni şehre çeken en önemli unsurların başında yer alıyor.

“Bu müzeleri ben belediyelerdeki görevim sırasında gerçekleştirdim. Bu noktada belediye başkanlarımızın vizyonu elbette çok önemli. Onların güven ve öngörüleri olmasa hiçbir şey olmazdı. Ben de ilk olarak nitelendirmekte sakınca görmüyorum; binası küçük ama içeriği büyük olan, arşivinde bir o kadar daha belge bulunan yazar ve şairlerin izlerinin bulunduğu bir edebiyat müzesi daha yok. Bursa Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey’in çok büyük katkısı ile hayat bulan bir projedir. Biz festivaller ve görüşmeler yolu ile tüm bu eserleri elde ettik ve müze açmaya karar verdik. Müze aynı zamanda yok olmaktan kurtarmaktır. Ben müzeci değilim ama müzeciliğin yitip gitmekte olanı korumak, gelecek nesillere aktarmak demek olduğunun farkındayım. Nilüfer semtinde ayrıca fotoğraf, mübadele müzesi, arkeo-park Gölyazı kazıları’ndan çıkarılan eserlerin bulunduğu farklı müze projelerinde çalışmalarda bulundum. Müzeler açıldıktan sonra da yaşayan yerler olmalı diyerek, bu mekanlarda pek çok etkinlikler yapmaya da devam ettik. Müze bir kez aydınlatmaz, insanları etkinliklerle birden fazla aydınlatır ve geliştirir. Küçükçekmece’de beş yıllık görevim boyunca İmzalı Kitaplar Müzesi açtık. Ayrıca pek çok envanter kitapları yayımladık. Bence yerel yöneticilerin görevi sadece konser ve tiyatro yapmak değil, bir kentin envanterini toplayarak, sağlam temellerle geleceğe ulaştırmaktır. Sahaflarda, sokaklarda, evlerde duran, hikayeleri olan imzalı kitapları topladık. Hepsi birinci basım ve imzalı kitaplar. Bu kitapların hikayelerini de yazdırdık. Aziz Nesin’nin 1950’li yıllarda yayımlanmış bir kitabı yanında hikayesi de var. Nasıl yayımlanıyor, ne gibi zorluklar yaşıyor. Kitabı kimin için imzalıyor. Tüm bu bilgilere de yer verdik. Her ay ayrıca koleksyoner olan yazar, şairlerle söyleşiler de yapılıyor. Böyle bir gelenek yarattık. Halen yeni projeler ve yeni müzeler açmak için çalışmalarımız sürüyor. Pek çok gerçekleştirmek istediğim hayalim var. Bir tanesi de tarihi dokuya zarar vermeden arkeolojik alanlarda canlandırmalar yapmak olarak özetlenebilir.”

cad70af3-8215-4ecb-babb-38c85129a0b4.jpeg

Bu haber toplam 1683 defa okunmuştur