1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Müziğimizin en iyi seslerindendi: Şht. Erdoğan Rifat
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Müziğimizin en iyi seslerindendi: Şht. Erdoğan Rifat

A+A-

İster "batıl inanç" olarak değerlendirilsin isterse "deli saçması". Ben, "rastlantılara" inanmayan birisiyim. Her olanın bir nedeni ve elbette bir mesajı vardır yaşadığımız bu dünyada. Bundan dolayıdır ki, önüme çıkan herşeyin, yaşanan bir olayın, başlanan bir yazının, araştırılan bir konunun, yapılan bir iyiliğin mutlaka bir nedeni olduğuna inanırım.

1997 yılında yayımladığım benim ilk araştırma kitabın "Kıbrıslı Türklerde Müzik, Darül Elhan ve 1955-1965 Dönem Toplulukları"nın ardından bulaştığım "araştırma" dünyasında bugüne kadar gerek kitap gerekse, bildiri, yazı formatındaki çalışmalarıma her başlayışımda, hangi konuda yürümeye çalışmışsam önüme, bu araştırmaları zenginleştirecek ya da ona denk gelecek bilgiler, bir güç tarafından çıkarılmıştır. İşte Şht. Erdoğan Rifat ile ilgili de bunu yaşadım.

2008 yılında yayımladığım "Söz Uçar Yazı Kalır-Müziğimiz Üzerine Söyleşiler-1" kitabımda, eşi Nevin hanımı, 2000'li yıllarda BRT televizyonunda yaptığım "İstasyon" programımıza, dönemin ve müziğimizin bir başka önemli solisti Ahmet Belevi ile birlikte almış ve onlarla, Şht Erdoğan Rifat üzerine bir program yapıp, sonuçta bu kitabımızda yer vermiştik.

O söyleşinin üzerinden yaklaşık 15 yıl geçmişti. Şehre inip toplu kitap alışverişi yaptığım günlerden bir gün, sn. Mehmet Bahadır'ın 2011 yılında yayımlanan ve kapağında Erdoğan Rifat'ın fotoğrafı bulunan "Kumsal'da Bir Kahraman" kitabını da görüp aldım. Bırakın kendisini görme tanışma fırsatım olmadığını, sesini bile dinleyemediğim Erdoğan Rifat hakkındaki bu bilgileri de kütüphaneme alma dürtüsü bir anda içimde oluşmuştu. Öyle yaptım ve arşivine aldım.

Aylar sonra sevgili dostum ve bu ülkenin en önemli radyo programcılarının başında gelen, müthiş müzik bilgisi ve birikimiyle dinleyeni hayretler içine düşüren Ogün Erciyas, "sana bir sürprizim var" diyerek, BRT'deki bildik odama geldi. Bana uzattığı Cd, bir tarihin sesiydi. 1963 yılında Kıbrıs Radyo Yayın Koorporasyonu'nda gerçekleşen bir program bandıydı. Dönemin Geleneksel Türk Müziği icrasında Kıbrıslı Türklerin önemi bir grubunun kaydıydı bu: "Abdülazim Aziz Topluluğu"...

Bahsettiğim ilk araştırma kitabımda yer verdiğim grupların başında gelmekteydi. Ama onları ilk kez yaklaşık 55 yıl sonra, Ogün Erciyas dostumun kişisel çabalarıyla elde ettiği bu kayıttan dinleyebilecektim.

Müthiş bir heyecanla Cd'deki program kaydını dinlerken Ogün'le hem fikir olduğumuz ilk şey; bu insanların başarıları hakkında söylenenlerin, aslında çok daha fazlasını hak ettikleri yönündeydi.

24--aralik-2017-erdogan-rifat12.jpg

Erdoğan Rifat'ın müthiş sesiyle, zırnık detonesiz yorumuyla "Kıbrıs'ın Zeki Müren'i" denmesinin boşuna olmadığını, Ses Yarışması'nda "Kıbrısın Kıralı" olarak ödüllendirilmesinin ne kadar yerinde bir yaklaşım ve değelendirme olduğunu gördüm. Asıl mesleği döşemecilik olan ve amatör bir ruhla müziğe gönlünü vermiş, sadece solist olarak değil, rahmetle andığımız bir başka değerimiz Fikret Özgün hocamızdan keman dersleri alıp, bunun yanında ud ve cümbüş enstürmanını da katan komplike bir müzisyendi aslında Erdoğan Rifat.

Zeki Müren'e kaydettiği bir şarkıyı göndermesi, sonra onunla tanışması ve kendisine övgüler yağdırması azımsanmayacak bir olaydır. Sadece bununla kalmayarak, "Yaşamak Zevki" isimli bestesinin notasını verip üzerine de "Canımdan çok sevgili Kıbrısımız'da benim şarkılarımı yaşatan kıymetli Erdoğan Rifat'a sevgilerimle" notunu düşmesi de, Erdoğan Rifat'a, Zeki Müren'in verdiği değerin bir göstergesiydi.

26 yaşındaydı 24 Aralık 1963'de Lefkoşa'nın "Kumsal" bölgesinde şehit düştüğünde, tam da bundan 55 yıl önce. Tarihimize "Kumsal Baskını" olarak geçen bu trajedide Erdoğan Rifat, tek bir av tüfeğiyle evine sığınan 13 canı korumak pahasına canını emanet ederken bu toprağa, hoş bir seda bırakmıştı ardından gök kubbede. Çoğumuz onu belki de sadece bir "şehit" olarak bilir öyle görüyoruz ama aslında o, bu toplumun çok önemli bir solisti, müzik insanıydı.

Dedim ya; hiçbir şey tesadüf değildir. Önüme çıkan 2011 tarihli "Kumsal'da Bir Kahram" kitabıyla, sevgili Ogün Erciyas'ın 55 yıl sonra gün yüzümüze çıkardığı cd kayıtının ve 55 yıl sonra aynı gün ve ayda bu yazıyı kaleme alışım...tesadüf değildir...

Bu yazı toplam 4448 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar