1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Naci Kurra, Ünal Üstel’in Kıb-Tek’teki bütün Türkiye bağlantılı işlerinin kara kutusudur”
“Naci Kurra, Ünal Üstel’in Kıb-Tek’teki  bütün Türkiye bağlantılı işlerinin kara kutusudur”

“Naci Kurra, Ünal Üstel’in Kıb-Tek’teki bütün Türkiye bağlantılı işlerinin kara kutusudur”

EL-SEN Başkanı Tuğcu’dan, Teknecik’in “santral sorumlusu” Naci Kurra ile ilgili çarpıcı iddia: “Naci Kurra, Ünal Üstel’in Kıb-Tek’teki bütün Türkiye bağlantılı işlerinin kara kutusudur”

A+A-

Lema GÖZAY

EL-SEN Başkanı Tuğcu, Teknecik’in “santral sorumlusu” Naci Kurra’nın yaş haddinden dolayı emekli olmasına ve santraller konusunda yeterli bilgiye sahip olmamasına rağmen, ‘sözleşmeli personel’ olarak istihdam edilmeye devam edildiğini, zira Kurra’nın Başbakan Ünal Üstel’in Türkiye bağlantılı işlerinin kara kutusu olduğunu söyledi.

Tuğcu, “Teknecik’teki sabotajın esas sorumlusu Dalman Aydın ve Naci Kurra, aynı koltuklarda oturuyor” dedi, “Yaş haddinden emekli olmasına rağmen Kurra, hala daha sözleşme imzalanıyor; altında Kıb-Tek arabası, Teknecik’te lojman; elektrik beleş, su beleş!” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (EL-SEN) Başkanı Ahmet Tuğcu, Kanal SİM’de yayınlanan Meyil Adakul’un hazırlayıp sunduğu ‘Geniş Açı’ programına konuk oldu.

Geçtiğimiz günlerde öğretmenler sendikalarıyla beraber 75’i aşkın sivil toplum örgütü, siyasi parti ve toplumun büyük çoğunluğunun katıldığı, yaklaşık 14 bin kişinin katıldığı ‘Geçit Yok’ eylemine ilişkin konuşan EL-SEN Başkanı Ahmet Tuğcu, “Zihniyetin ne olduğunu artık herkes öğrendi. Biat politikasıyla hareket eden bir hükümet ile karşı karşıyayız. Bu enerji, tarım, sağlık, ekonomi, eğitim ülkenin bütününü Türkiye’deki AKP hükümetine biat ederek meşgul etmekte ve işgal etmekte olan hükümetin icraatlarıyla karşı karşıyız” ifadelerini kullandı.

“AKP hükümetinin tek liderlik yönteminin küçük bir yansımasını yaşıyoruz biz burada”

Tuğcu, UBP-DP-YDP hükümetinin Bakanlar Kurulu kararlarına işaret ederek, “Yasa Gücünde Kararnamelerin geneline baktığımız zaman, bu son yaşanan Disiplin Tüzüğü değişikliği de dâhil; hükümetin Türkiye ve şu anda AKP hükümetinin tek liderlik yönteminin küçük bir yansımasını yaşıyoruz biz burada. Birçok konu mahkemelerdedir” dedi. Enerji konusunda yargıya taşıdıkları meselelere dikkat çeken Tuğcu, “Kime karşı açtık biz bu davaları? İşte bu biat eden, talimatlar dışında ülkesini geliştirecek, büyütecek her alanda hiçbir icraatı olmayan bir hükümet modeline karşı verdiğimiz mücadeledir” ifadelerini kullanırken, ‘Geçit Yok’ eylemine tekrardan işaret ederek, sermaye kesimi hariç toplumun büyük kesiminin mücadele verdiğini belirtti.

“Bir bedel ödeyeceksek bu bedeli ödeyeceğiz. Ya kazanacağız ya da yok olup gideceğiz”

Sermaye kesimini pasifliğine ilişkin de konuşan Tuğcu, “Küçücük bir çıkar için, bireysel çıkar ve menfaatler için sermayenin de hangi tarafta olduğunu gördük bu büyük eylemde” dedi. Toplumun ayaklanmasına neden olan kız çocuklarının okullara başörtüsü ile girişinin önünü açan Disiplin Tüzüğü değişikliği konusunun dışına çıktığını belirten Tuğcu, “Bu olay tüzük meselesini aştı. Atatürk ilke ve inkılaplarının hiçe sayılmasının, anayasamızın, hukukumuzun hiçe sayılmasının artık son müdahalesiydi hükümet tarafından. Artık toplumda buna dur demek için bu eylemi düzenlemek ve birilerine bir mesaj vermek zorunda kaldı. Çünkü dün bile Sayın Cevdet Yılmaz’ın açılış ve açıklamaları hep beraber gördük ve yaşadık. Bugün KKTC devletinin her alanına saldırı vardır. Biz sadece sendika olarak değil, tüm sendikalar ve 40 diğer örgüt bu konuda toplantı yaptık. Süresiz grevde dâhil her türlü eylem modelini tartıştık. Ben o gece umutlandım. Bir bedel ödeyeceksek bu bedeli ödeyeceğiz. Ya kazanacağız ya da yok olup gideceğiz” ifadelerini kullandı.

“Toplum artık ‘durun bakalım, nedir yaptığınız?’ deme noktasına geldi!”

Dün akşam saatlerinde YENİDÜZEN’de yayınlanan lise ve ortaokul öğrencilerinin öğretmenlerinin mücadelesine bugün okullara ‘babuçlu’ giderek başlattığı dayanışmasına ilişkin haberlere işaret eden Tuğcu, “Gençlerimiz bugün bu işi boykot etmek için terlikleriyle okula gittiler. Hepsine teşekkür ederim ben. Şu anda toplum bu konuda bu konuyu öne çıkararak aslında tüm bu konularda ‘durun bakalım, nedir yaptığınız?’ deme noktasına gelmiştir” dedi. Sermaye kesimine seslenen Tuğcu, “Bugün konu eğitim, çocuklarımız, kız çocuklarımız, Atatürk ilke ve inkılapları olduğunda en azından çıkın da bir duruş sergileyin. Enerji konusunda beklemiyorum çünkü siz da sermayenin içinde küçücük bir dişlisiniz, büyük dişlilerin izin verdiği kadar beslenirsiniz” ifadelerini kullandı.

Tuğcu, yüzde 11.66’lık elektrik zammı konusunda sermaye kesiminin açıklamalarına dikkat çekerken, yurttaşın AKSA’ya 20 günlük kur farkıyla 25 Milyon TL ödemek zorunda kaldığını belirterek şunları söyledi: “Zamların birinci sebebi Kalecik 3 Sözleşmesidir. Sadece 20 günlük kur farkını aldım çünkü Kalecik 3 Sözleşmesini Ünal Üstel hükümeti Kamu İhale Yasası’nda değişiklik yaparak, AKSA’ı işaret ederek 50 milyon dolar yatırım yapan bir şirket deyerek peşkeş çekmiştir. Ve bugün en son gelen faturasına baktığımda, sadece 20 günlük kur farkından 25 milyon TL vatandaş ödüyor. Sanayici de ticaret odası da ödüyor. Bugün Kıb-Tek’te yapılan ihalelerin ki birçoğu ihalesiz yapılmaktadır. TC üzerinden, AKP hükümetine yandaş sermayeler tarafından yapılmakta. Bu odalar bilmiyor mu? AKSA’nın, EUAŞ’nın, İç Kale’nin ihalesiz bir şekilde yakıt getirdiğini, enerjinin yüzde 49’unu sağladığını, Teknecik Elektrik Santrali’nde bakımları gününde yapmayanın EUAŞ’ın olduğunu bilmiyor mu? Biliyorlar ama susuyorlar. Çünkü büyük dişlilerin içinde küçük dişcikleri vardır”

“Sabotajın esas sorumlusu Dalman Aydın ve Naci Kurra, aynı koltuklarda oturuyor”

15 Ağustos tarihinde Başbakan Ünal Üstel’in Teknecik Elektrik Santrali’ne El-Sen’in ‘sabotaj’ gerçekleştirdiğine ilişkin iddialarla adeta baskın gerçekleştirmesine ilişkin süreci anımsatan Tuğcu, Üstel’in kendisini ‘tutuklandığına’ dair açıklamalarının gerçekdışı olduğunu, konunun yargıda olduğunu ve ‘Üstel ile mahkemede görüşeceklerini ve davayı asla geri çekmeyeceğini’ vurgulayarak şunları söyledi: “15 Ağustos gecesi yaşananlar, kendisinin hazırladığı bir kurguydu. Bu kurguyu öğlen oradaki Kıb-Tek Yönetim Kurulu’nun oradaki o santralin bu hale gelmesinin baş sorumlusu iki kişi, Naci Kurra ve Dalman Aydın’dır. İsim vererek konuşacağım ki halk doğruyu bilsin. O santralin kara dumanının ve makinelerin bozulma sebebi söylediğim iki kişidir. Bu isimler çok önemlidir. Çünkü bu  isimlerin bir tanesi o gece, canlı yayın da kameralar içerideyken “Yakıt yok” demişti, Kıb-Tek’in Genel Müdürü Dalman Aydın. Santrallerin sorumlusu Kimyager Naci Kurra, sabotaj ihtimali var diyor ya, sizce biz yapsaydık bu sabotajı burada oturur muyduk? Hayır. Ama sabotaj dediği şeyi kendisinin atadığı o iki isimdir sebebi. Bu konuda El-Sen Girne Polisi’ne suç duyurusunda bulunduk ve hala daha devam eder. Olay o kara dumanın sebebi da makinelerin bozulma sebebi da bu söylenilen iki isimdir. Yakıt olmadığı için, gelen yakıtın da kötü olduğu için ki bunu Cumhurbaşkanlığı’nda EUAŞ’ın Genel Müdürü benim söylediğimi toplantı da teyit etti. Bugün o makinelerin o dönemde bozulma sebebi, deniz suyunu olmayan yakıt tanklarına bastılar. Sabotajın esas sorumlusu başta kendisi ve sonrasında da o iki isimdir. Bugün bu iki isim, aynı koltukta oturuyor”

“Naci Kurra, Ünal Üstel’in Kıb-Tek’teki bütün Türkiye bağlantılı işlerinin kara kutusudur”

Önce eski sendikacılardan Kubilay Özkıraç’ın ‘Bakanlar Kurulu kararıyla Kıb-Tek Yönetim Kurulu başkanlığına atanması’ ve ardından Özkıraç’ın toplumdan gelen tepkiler sonrasında istifasını sunmasıyla Gürsel Uzun’un Başkanlığa atanmasına ilişkin de konuşan Tuğcu, Uzun’a ciddi bir sorumluluk düştüğünü belirterek, Naci Kurra’nın yaş haddinden emekli olmasına ve santraller konusunda yeterli bilgisi olmamasına rağmen ‘hizmet alımı sözleşmesi’ ile görevlendirilmeye devam edildiğini vurguladı.

Tuğcu, süreçle ilgili şu şekilde konuştu:

“Son birkaç gündür durmadan Yönetim Kurulu Başkanları değişiyor. Burada Gürsel Uzun’a da çok büyük sorumluluk düşer, bu koltuğa oturduğu zaman Kıb-Tek yaşanan tüm ihalesiz alımları, ihaleli yapılan işleri de dâhil olmak üzere Sayıştay’a, benim yaptığım gibi hem AKSA’yla yapılan hem de Kıb-Tek’in kendisinin görevinden önce yapılanların tamamını polisi, Başsavcılık’ı göreve çağırmasını talep ediyorum ben Gürsel Uzun’dan. Gürsel Uzun değerli bir insandır, Uzun eğer bunları yapmazsa, aynı yolda devam ederse en az onlar kadar suçlu olacaktır. Dalman Aydın o koltukta oturmaktadır, Naci Kurra yaş haddinden emekli olmasına rağmen ki santralin s’sinden anlayan bir adam değildir, kimyagerdir. Bugün KIB-TEK’te o santrallere görevlendirebileceğiniz bir sürü değerli mühendis vardır. Elektrik-Elektronik, Makine Mühendisimiz vardır. Siz bunları komuyorsunuz, yaş haddinden emekli ediyorsunuz adamı, biz santralde toplantı yapıyoruz, çalışanların tamamı bu adamın bir daha santrale gelmemesini istiyor oyluyoruz ve siz bu adamla ayrı yetende ‘hizmet alımı’ adı altında sözleşme imzalıyorsunuz, altında Kıb-Tek’in arabası, altında Kıb-Tek’in Teknecik’te ki lojmanı. Elektrik beleş, su beleş, hala daha bu işi götürmeye çalışıyorsunuz Sayın Başbakanım Ünal Üstel”

“Yaş haddinden emekli olmasına rağmen, hala daha sözleşme imzalanıyor: Altında Kıb-Tek arabası, Teknecik’te lojman; elektrik beleş, su beleş!”

Başbakan Ünal Üstel için Naci Kurra’nın kıymetinin nedenini açıklayan Tuğcu, “Bütün Kıb-Tek’teki yakıt ve santraller dâhil, yapılan ihalelerin kişilere, İç Kale’ye, EUAŞ’a ve AKSA’ya hazırlanmasında baş aktördür. Bugün bu adamın kontrolündedir iddia ettiğim getirilen yakıtın rafineleri hala daha bu adamın kasasındadır. Bu adam Ünal Üstel’in Kıb-Tek’teki bütün Türkiye bağlantılı işlerinin kara kutusudur. Yaş haddinden emekli olmasına rağmen, hala daha sözleşme imzalanıyor ve altında Kıb-Tek arabası, Teknecik’te lojman; elektrik beleş, su beleş.” İfadelerini kullanırken, Kıb-Tek içerisinde çok değerli mühendisler olduğuna ve onların görevlendirilebileceğine vurgu yaptı.

Tuğcu, Başbakan Ünal Üstel’in ‘sabotaj’ iddialarının üzerinden 9 ay geçtiğine işaret ederken, Santral’de yaşanılan sorunların ve enerji kesintilerinin nedenini şu şekilde açıkladı: “Siz gününde parça temin etmiyorsunuz, gününde ve mevsim geçişlerinde bakımları yapmıyorsunuz diye makinelerin 95’ini kullanabiliyoruz. Türkiye’den getirilen mobil santrallerden 5 tane var. 125 megavat gibi görünür kapasite ancak biz 85 megavatını kullanıyoruz. Nedeni ise şebekeye bağlanma noktasında trafodan dolayı ve verimsiz, kalitesiz üretim yaptığı için. Adı üstünde ‘mobil’. Bizim ülkemize göre uygun değildirler. Her biri 25 megavattır benim çıkabileceğim kış dönemlerinde 17-18 megavattır. Yaz da ise 15. Ama bu makineler, 15 megavatı üretirken de saatte 5500 litre motorin yakar, 25 megavat üretebilseydi yine aynı motorini yakar. Dizel gruba, makinelerin bozuk ve kırılmalarına baktığımız zaman ise makine 8 onarıldı 4 yıl sonra, bir yılı geçti 7 numaralı makine kırık yatıyor. 8 makinenin toplam kapasitesi 140 megavattır, ancak biz maksimum 90’nını kullanabiliyoruz.. Çünkü oradaki makinelerin bakım saatleri geçmiştir. Bir tanesi kırıktır. 3, 5 ve 6’nın 5bin saat, 12 bin saat bakımları geçmiştir.”

“Sayın Başbakan, 9 ayda o açıklamayı yaptıktan sonra Teknecik’e ne yatırım yaptınız?”

Güncel dönemde mevsim geçişlerinde bulunduğumuz aylarda, makinelerin bakımlarının yapılması gerektiğini belirten Tuğcu, yaz aylarında soğutma sorunu nedeniyle üretim kapasitesinin daha da düşeceğini aktarırken “Bugün makine 3,5 ve 6’yı bakıma alsanız, her bir makinenin bakım süresi 1 aydır. 3 ay isteriz sadece bu makinelerin bakımını yapmaya. 5 yıldır bu makinelerin toplam 8’i de 2020 yılından beridir, radyatör ve soğutma sorunu yaşıyor. Şu anda yaza doğru geliyoruz bu 90 megavat’ta her bir makine 10-12 megavat’a düşecektir. Çünkü soğutma sisteminde sorun vardır. Bunları biz söyleyince ve anlatınca suçlu oluyoruz” dedi.

Kanal SİM ekranlarında Başbakan Ünal Üstel’e “Sayın Başbakan, 9 ayda o açıklamayı yaptıktan sonra Teknecik’e ne yatırım yaptınız?” sorusunu yönelten Tuğcu, “Bakımları yapmadınız, mevcut santrallerin güçlendirilmesi için yapılması gerekenleri yapmadınız. Kapasite ortada, maksimum bizim kullanabileceğimiz 250-260 megavattır. Peşkeş çektiğiniz AKSA’ya bakıyorum, 175 kurulu gücü görülüyor, maksimum alacağımız 140 megavattır. 410-420 megavat ediyor. Bizim kış pikimiz 460 megavattır. 40 megavatı nereden alacam? Avcumu açacağım Kıbrıs’ın güneyine, verirse” ifadelerini kullandı. Yaz pikinin 460 olan kış pikinden daha da yüksek olacağını kaydeden Tuğcu, kış aylarında ısınmak için elektrik enerjisi dışında yöntemlerin olduğunu belirterek, “Vantilatör elektrikle çalışır, klima elektrikle çalışır. Soruyorum buradan ben durum bu, 9 ayda ne yaptın Teknecik’e Başbakan?” dedi. Zamların, elektrik üretiminin düşük olduğu zamanlarda yapıldığına dikkat çeken Tuğcu, “Çünkü siz bu zammı Temmuz’da yaparsanız, memleket kalkar oturur. Şimdiden yapıyorlar, kademeli olarak. Peki, sermaye nerede? Vatandaş bağırıyor” ifadelerini kullandı.

“Kıb-Tek’in özerkleşmesini istemezler. Sebebi ise biat etmek ve Kıb-Tek’i siyasi çiftlikleri gibi kullanmak”

Tuğcu, hükümet tarafından Kıb-Tek’in özerk yapıya kavuşması noktasında bir hareket görülemeyeceğini belirterek, “Bunu istemezler. Sebebi ise biat etmek, az önce anlattıklarım ve Kıb-Tek’i siyasi çiftlikleri gibi kullanmak. Bunun tek bir çözümü vardır; özerk bir Kıb-Tek. Bu bir saattir konuştuklarımızı konuşmamamız demektir. Bugün son atamaya bakıyorum Gürsel Uzun, diğer taraftan bakıyorum sadece Hüseyin Paşa görevden alınıyor. Diğer altısı ise hala Yönetim Kurulu’nda” dedi.

“TC Enerji Bakanlığı ile yapılan rapor paylaşılmıyor çünkü TC hükümeti AKP’nin AKSA, EUAŞ ve İç Kale’si Kıb-Tek’in üzerine çökmüştür”

Tuğcu, bir ay önce ele geçirdiği, 2024 yılında Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanlığı’nın hazırladığı analiz raporuna işaret ederek, “Aklın yolu birdir. Bu ülkede enerjiyle ilgili yapılması gerekenler, doğrular El-Sen’inde savunduğu yatırım modelleri, önümüzdeki yıllarda enerji sorunu yaşamamız gerekenler bu raporda yazıyor” dedi.

İlgili raporun hazırlanma gerekçesine dair konuşan Tuğcu, AKSA, EUAŞ ve İç Kale’nin hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ın kuzeyindeki gücünden dolayı kamuoyuyla paylaşılmadığını belirtirken, ilgili raporu önümüzdeki günlerde kamuoyu ile kendilerinin paylaşacağını açıklayarak şunları ekledi: “Bu raporu hazırlar ve yaparlar ancak uygulamaya koyamazlar. Çünkü şu anda TC hükümeti, AKP’nin AKSA, EUAŞ ve İç Kale Kıb-Tek’in üzerine çökmüştür. Bu şirketler hükümetin üzerindedir her zaman. Bu baskı unsuru var diye bunu paylaşamıyorlar. Ne o tarafta ne bu tarafta paylaşamıyorlar. Çünkü bu şirketler bu raporun paylaşmasını engelliyorlar. Ve bu da değişmediği sürece bu çıkmayacak. Arkadaşlarım şu anda çalışıyor. Önümüzdeki günlerde basın toplantısı ile kamuoyunun duyması için bunu paylaşacağız. Bizim çalışmalarımız bu kadar detaylı değildi. Ama bu bildiğiniz gibi değil ve toplumdan gizleniyor, bunu kim biliyor ülkemizin tepesindeki cumhurbaşkanı, hükümet, Kıb-Tek Genel Müdürü, TC Enerji Bakanlığı biliyor”

Raporun en genel hatlarıyla ilgili bilgi paylaşan Tuğcu, önümüzdeki 25 yılın projeksiyonu olduğunu ve ülkedeki enerji sorununu kökten çözecek formüller yazıldığını belirterek, “Kablo ile elektrik yazıyor. En büyük sorunun siyasi sorun olduğu burada da yazıyor. En büyük korkuları odur. Çıkıp açıklayamıyorlar. Çünkü enterkonnekte bir kablonun siyasi çözüm olmadan çekilemeyeceği kendilerine söylendi. O olmayacağı için bu rapor çıktı ve alternatifler yazıldı. Hem Kıbrıs’ın kuzeyinin hem de güneyinin enerji sorununun çözülmesi için formüller yazıldı”

Bu haber toplam 5732 defa okunmuştur