Naci Talat şiirlerle anıldı…
Kıbrıs’ta solun efsanevi isimlerinden, CTP Eski Genel Sekreteri Naci Talat, ölümünün 27. yılında mezarı başında anıldı…
Didem MENTEŞ
Kıbrıs’ta solun efsanevi isimlerinden, CTP Eski Genel Sekreteri Naci Talat, ölümünün 27. Yılında saat 10:00’da mezarı başında anıldı.
Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) merhum Genel Sekreteri ve eski milletvekillerinden Naci Talat Usar’ın anma törenine ailesi, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, CTP’li bakanlar ile milletvekilleri ve CTP yetkilileri yanında çok sayıda seveni de katıldı.
Törende Naci Talat Usar’ın kızı, Lefkoşa CTP Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli ve CTP Genel Başkanı ve Başbakan Tufan Erhürman konuşma yaptı. Tiyatro sanatçısı Yaşar Ersoy da Naci Talat Usar’a hitaben bir şiir okudu. Konuşmaların ve şiir dinletisinin ardından törene katılanlar, Naci Talat Usar’ın kabrine karanfiller bıraktı.
Usar: “Naci Talat yılgınlığa ve umutsuzluğa geçit vermedi”
CTP eski Genel Sekreteri Naci Talat Usar’ın kızı, Lefkoşa CTP Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli, babasının verdiği mücadelenin, federal Kıbrıs çatısı altında Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda kendi kimliği ve üretimiyle, özgür, demokratik bir düzende yaşaması olduğunu dile getirdi. İncirli, babasının bütün mücadelesinin kardeşçe paylaşarak, dostça dayanışarak, hayatı güzelleştirmek için yapıldığının bilinmesini istediğini söyledi.
“46 yıllık yaşamı aktif politik mücadelede geçen, birçok yurttaşın aklında, yüreğinde çok özel bir yeri olan Naci Talat’ı anarken neler söylenmeli diye yokladım kendimi. Elbette birçoğunuzun ona dair olan anıları benimkilerden kat be kat fazladır” diyen Usar, Naci Talat’ı anmanın en iyi yollarından birinin onun yazdığı yazılardaki düşüncelerini ve duygularını hatırlatmaktan geçtiğine inandığını söyledi.
“Etkili çözümün örgütlenmeden geçtiğine işaret etmişti”
Usar, “Hatırlayacaksınız, büyük bir tutkuyla yazardı yazılarını, özenle, dikkatle, aşkla. 1975’ten 1989 yılına kadar olan yazılarını okudum bir kez daha, hepimizin okuyarak çoğaldığı yazılarını. Ve biliyorum, Naci Talat’ın aslında “adının yaşatılması” ile falan hiç işi olmazdı, olmadı da… Onun verdiği mücadele federal Kıbrıs çatısı altında Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda kendi kimliği ve üretimiyle, özgür, demokratik bir düzende yaşamasın içindi. 1975- 76 yıllarında; ‘Politik hedeflere ancak politik mücadelelerle ulaşılır, halkın siyasi partiler çatısı altında örgütlenerek mücadelesi esastır” demiş, hedeflere ulaşmak için etkili çözümün örgütlenmeden geçtiğine işaret etmişti. Örgütsüz bir toplum kaybetmeye mahkumdur gerçeğinden hareketle, fabrikadaki işçileri, çiftçiyi, hayvancıyı, memuru emeğiyle geçinen tüm yurttaşları tek tek, ev ev, mahalle mahalle, kö köy, belde belde, şehir şehir örgütlemek için arkadaşlarıyla birlikte insanüstü bir çaba ortaya koydu. Kah çobanlarla bir ekmeği bölüştü, kah dostlar sofrasında söyleşti, kah grevlerde, direnişlerde kolluk kuvvetlerine karşı göğsünü siper etmişti. Kahvelerde, meydanlarda unutulmaz hitaplarıyla mücadeleyi yükseltmişti. “Örgütsel eksiklikler insanları kendi kişisel görüşleriyle baş başa bırakır’ diyerek, ilerici ve demokratik güçleri, örgütlenerek etkili propagandalar ile siyasi hedefler koyarak seçimlerde varlık göstermeye sevk etmişti.
“Umut ve cesaret doluydu”
Babasının umut ve cesaret dolu olduğunu, babasının bir yazısından aldığı sözleriyle anlatan İncirli, Naci Talat’ın yılgınlığa ve umutsuzluğa geçit vermediğini anımsattı. Babasının yazılarından alıntılarla konuşmasını sürdüren Sıla Usar İncirli, babasının yurdundan, barıştan, demokratik hak ve özgürlüklerden vazgeçeceğini sananlara inat alabildiğince inançlı olduğunu vurguladı. İncirli, toplumun demokrasi, insanlık ve barış şarkıları okuyacak plaklara özlem duyduğunu hatırlatan yazısında, babasının bu hasretini haykırdığını aktardı.
Babasının bazen de öfkelendiğini anımsatan İncirli, “En çok da ‘Bu yurdu en çok sevenlere, yurdu ve halkı için her cefaya katlananlara hain denmesine’ öfkelenirdi. O günler CTP’lilerin her türlü saldır, baskı ve gerçekdışı suçlamaya maruz kaldığı günlerdi. Barış isteyenin Rumcu, demokratik düzen ve özgürlük isteyenin hain olduğu günlerdi. Ve hastalandı… Politik mücadelede hiç dinlenmedi çünkü yorulmadı, yılmadı, korkmadı ama hastalandı. Tedavide olduğu için kavgadan ayrı düştüğü günleri bir mahpusun saydığı gibi saydı. Naci Talar bizlerden adını yaşatılmasını falan hiç istemedi. Bütün mücadelenin kardeşçe paylaşarak, dostça dayanışarak, hayatı güzelleştirmek için yapıldığını bilmemizi istedi.
‘Hayatı herkesin saçında yumuşak bir okşayış gibi güzelleştirmeye ömrünü adamışlara selam olsun’ diye selamladı bizleri. Naci Talat, CTP örgütlendikçe, güçlendikçe, kavgada öncü oldukça, eşit ve özgür bir toplumda mutlu insanların gözlerindeki ışıkta, yüreklerindeki heyecanda yaşayacak” şeklinde sözlerini tamamladı.
Erhürman: “İnsanlara dokunmadan siyaset olmayacağını öğreten bir liderdi”
Naci Talat Usar’ın insanlar arasında olmadan, insanlara dokunmadan siyaset olmayacağını öğreten bir lider olduğunu söyleyen Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Başbakan Tufan Erhürman, Usar’ın 1970 yılında çıktığı uzun koşunun en güzel yüz metresini koştuğunu, onun yaşamından halen alınacak çok dersler olduğunu vurguladı.
Erhürman, “hep birbirimize de söylediğimiz, gereklerini ne kadar yerine getirmeyi başardığımızı bilmediğimiz ama söylediğimiz bir gerçek var. 1970’de uzun bir koşuya çıkıldı, o koşu bugün de devam ediyor ve bizden sonra da devam edeceğini hepimiz biliyoruz. Bu koşunun içerisinde hepimiz bir noktada bayrağı alıyoruz ve o noktadan bir başka noktaya taşıyoruz sonra bir başkasına devrediyoruz. Sevgili Naci Talat, herhalde herkesin kabul ettiği bir şeydir ki hani o şiirde dendiği gibi; ‘bu koşunun en güzel yüz metrelerinden birini koştu…’ Bu koşu en parlak seyrini orada gerçekleştirdi. Bize hala oradan kalan öğrettikleri var. Hatırlamayı, öğrenmeyi bildiğimiz sürece o 46 yıllık yaşama yolumuza ışık tutacak bir yaşamdır” dedi.
“Parti ayırımı yapmadan insan sevgisini öğreten bir liderdi”
Erhürman, şöyle devam etti: “insan sevgisini asla unutmamızı öğreten bir liderdir hem de parti ayırımı yapmadan insan sevgisini öğreten bir liderdir. İnsanların arasında olmadan insanlara dokunmadan bırakın siyaseti, insanlığın bile mümkün olmayacağını bize anlatan bir liderdir. Öyle merkezlerde oturup da ahkam keserek politika yapılamayacağını, tarlalara, köylerde, fabrikalarda olmak gerektiğini, politika denilen şeyin insanlar için ve insanların yanında yapılabileceğini öğreten bir liderdir. Eğer birileri hitabetten bahsedecekse hitabetin en büyük ustasıdır ama politikanın sadece konuşmakla yapılabilecek bir şey olmadığını, üretmekle insanlarla birlikte olmakla yapılabilecek bir şey olduğunu öğreten bir liderdir. Ve hala bunlardan alınabilecek çok derslerimiz vardır. Unuttuğumuz zaman da dönüp hatırlamamız gereken çok önemli derslerdir. Onun için bir insanın ne kadar uzun yaşadığı değil o yaşadığı süre içerisinde ne yaptığı, ne bıraktığı önemlidir. 46 yıl kimilerimiz için kısa bir süredir ama 46 yılda çok parlak bir yüz metre var önümüzde. Onun için Naci abiyi hatırladığımda içimden geçen hep şudur; İyi ki yaşadı, iyi ki öğretti… Biz öyle bir lidere sahip olduğumuz çok şanslıyız…”