“NAYIR ULAN NAYIR…”*
60’lı 70’li yılların kaç/göç içindeki Kıbrıs’ında, savaşlarla bölünen çocukluğumuzun en büyük eğlencesi, sık sık gerçekleştirdiğimiz Mahalleler arası Ortaköy Olimpiyatlarıydı…
Koşma (çeşitli mesafeler); atlama (yüksek ve uzun); atma (gülle, disk, mızrak, ok ve kuş lastiği) başta olmak üzere birçok dalda yarışır; ağaçlara tırmanıp; kılıç dövüşleri yapar; futbol, voleybol basketbol vb oynardık…
Sözün kısası hepimiz komple sporculardık…
O gün bu gündür TV’de en çok seyrettiğim programlar spor programlarıdır…
Bu spor tutkuma karşın; hiçbir zaman fanatik bir taraftar olmadım… Üç spor kulübüne sempatim oldu yalnızca… Biri aktif sporculuğunu yaptığım Ortaköy Spor Kulübü; diğeri oğlumun sporculuğunu yaptığı Yüzme İhtisas Klubü ve ard arda şampiyonluklar yaşadığı yıllarda mahallesinde oturduğum Beşiktaş Klubü… Özellikle de Çarşı Gurubu…
Türkiye’nin spora olduğu kadar toplumsal olaylara da duyarlı olan tek taraftar gurubu olan Çarşı Grubu’na (aşağıda tam metnini bulacağınız) son yayınladıkları bildiri ile sempatim daha da arttı…
12 Eylül’de yapılacak Anayasa Referandumu konusunda bugüne dek (katılıp katılmamakta serbestsiniz) okuduğum en net duruş diyebilirim o satırlar için…
İnsanların değil de, Devletlerin (dolayısıyla da egemen kesimlerin) çıkarlarını korumak için yapıldığına inandığım Anayasa olayına sıcak bakmayan bir kişi olarak; günlerdir, boykotcuların da "Yetmez ama Evet"cilerin de açıklamalarını okuyorum... Çoğu inandırıcılıktan uzak… MHP/CHP kampının HAYIR'ının gerekçeleri ise "eksik olsun sizin Hayırınız" dedirtecek cinsten...
AKP’nin yapmak istediği değişikliklerin büyük çoğunluğu (kağıt üstünde) Faşist 12 Eylül Anayasası’ndan daha iyi görünse de; demokrasiyi yalnızca kendisi için istediğini her fırsatta gösteren AKP’ye bu referandumda ciddi bir ders verilmesini istiyorum ben…
Bu yüzden getirilmesi düşünülen Anayasanın, 12 Eylül'ünkinden daha iyi mi kötü mü olacağından öte bir anlam yüklüyorum bu refaranduma...
Önce ÇARŞI’ya kulak verelim…
“HAYIR DEMEK YETMEZ NAYIR ULAN NAYIR
Bugün, Çarşı olarak duruşumuzun neden ve sonuçlarını açıklamak üzere burada bulunuyoruz. gençliğimizi 12 Eylül cuntasıyla çalan zihniyetin devamı olan; hayatımızı dayatılan yasaklar, baskılar, zulümler ve işkencelerle karartarak, emperyalizmin hedeflediği şekilde iktidara gelenler yeni bir tiranlık kurmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yapı taşlarını parçalamak için, “evet” dememizi istiyor…“Kel Hasan – Hasan Kel” arasında fark yaratarak yoksul halk kitlelerine; makarna, kömür ve boş umutlar dağıtarak iktidardaki süreçlerini palazlanarak geçirenler, “evet” dememizi istiyor…
YÖK’ü kaldıracağız diyerek iktidar olanlar, kendi YÜK’lerini yaratmanın hazzıyla, “evet” dememizi istiyor… Memura “grevli, toplu iş sözleşmeli grev hakkı” vaat edenler, memuru kapı-kulu yapma gayesiyle alel-acele hukuksuz atamalarla kendi kadro katarlarını yaratanlar, “evet” dememizi istiyor… Cennet yurdumuzda var olan doğal enerjileri; rüzgârı, güneşi adil ve verimli kullanmak varken, devasa tahribatı bilinen nükleer enerjiyi ve onun batmakta olan çok-uluslu nükleer santral şirketlerini rantçı teşviklerle palazlayan, HES ile doğal hayatı tahrip eden projeleriyle yaşamımızı zindan edenler, “evet” dememizi istiyor… 2002 öncesi, tarım ve hayvancılık ülkesi konumunda olan yurdumuzun dünya pazarında söz sahibi olması için yeni projeler yaratmak varken; “fındık piyasasını işbirlikçi yöntemlerle İtalyanlara, şekeri ve pamuğu İngilizlere, hububatı Amerikalılara, hayvancılığı ise Siyonistlerle işbirliği yapan araplara” devredenler, “evet” dememizi istiyor…Bir türlü doymak bilmeyen iktidar hırsıyla her yere her şeye egemen olma hissi ve kirli planlarıyla sivil toplum kuruluşlarında, spor kulüplerinde hatta köy ve mahalle derneklerinde söz ve yetki sahibi olmak ve emperyalizme daha şirin görünmek için halkımızı ikram etmek isteyenler, “evet” dememizi istiyor… Bilimsel özerk eğitim yerine daha bilinçsiz kitleler yaratmak adına; eğitim ve öğretim sistemini tarumar ederek, cumhuriyet okullarına medrese sistemini getirmek isteyenler, “evet” dememizi istiyor…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve onun değerlerine dil uzatanlar, “evet” dememizi istiyor…
Şimdi bize dayatılan iki seçenek var: ya 12 Eylül cunta anayasasına sözde, “hayır” ya da banayasaya, “evet” …
Her ikisi de emperyalist işbirlikçilere onay anlamı taşıdığından, bizler hayır diyoruz! Çarşı olarak; bugüne kadar içimizdeki Beşiktaş, yurt ve halk sevgisini tribünlerden sokaklara taşıyarak toplumun vicdanı olmaya çalıştık. Bu zamana kadar karşılıksız bir sevdanın mücadelesini verdik ve bedellerini ödedik, hiçbir vakit de bundan imtina etmedik. Çarşı olarak; 12 Eylül cuntasının devamı olan 1982 anayasasına “Hayır” derken, 12 Eylül cunta anayasasının perçinlenmesini sağlayacak referandum sürecinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin değişmez ilkelerini
değiştirip emperyalizme sunanlara da bir çift sözümüz var:
size de; hayır ulan!
Belagat yok!
Feragat yok!
Çarşı var!
Ama hayır demek yetmez!
Nayır ulan nayır !
ÇARŞI”
Beşiktaş’tan yükselen bu sese Kıbrıs’tan da eklenecekler var kuşkusuz…
- “Bir adım önde olma” adına barış sürecine her aşamada takoz koyanlara (seçimlerimize müdahale etmek; yılsonu ya olur ya da herkes kendi yoluna gibi tehditler savurmak dahil);
- nüfus aktarımına hız vererek; adamızı (toprağıyla, kurumlarıyla) Türkiye şirketlerine; üniversitelerine peşkeş çekenlere;
- okullarımızı kuran kurslarına açanlara; memleketin her boş meydanına camii/külliye dikenlere;
- “REFORUM” paketleri ile Kıbrıs insanına; Doğu Anadolu insanlarına yıllarca dayatılan yoksulluk ve kulluğu dayatanlara;
Benden de bir NAYIRRR…
14-08-2010
* Geçen akşam Kapalı Spor Salonundan bizim mahalleye kadar yansıyan; ve saatlerce tekrarlanan “Angaradan abim gelmiş, bende bir sünnet (yoksa bayram mıydı?) havası…” şarkısını dinledikçe bu yazı düştü aklıma… Çöp bidonlarına bakıp; kendi kendine mırıldanan bir işçinin söylediği şu cümle de etken oldu elbette: “İn ulan Ali aşağı da çöpün içinde HAYIR etmeycen”…
CinAli dertli; “Lastik patlamış!” bir yere gidemiyor. EVde oturmuş; ET derdinde… Babası koltuğuna göz dikmiş; o hala bizi kalkındırma derdinde!.. Her EV’e ET girerse daha güçlü olurmuşuz!..
Yarın Mart 9’u, piknik alanlarında mangallar yanacak… CinAli’yi de davet edin; birkaç lokma da o yesin; HAYIRına!...