"Ne azınlık ne vilayet"
Akıncı, ne güneyde üniter devlet içinde Rum'un azınlığı ne de Türkiye'nin bir vilayeti olmak istediklerini ifade ederek, bu konuda netliğin her zaman iyi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Türklerin kendi kimlik ve kişiliğini koruyarak Türkiye'yle en sağlıklı diyaloğu kurmasının kendileri için önemini vurguladı.
Akıncı, ne güneyde üniter devlet içinde Rum'un azınlığı ne de Türkiye'nin bir vilayeti olmak istediklerini ifade ederek, bu konuda netliğin her zaman iyi olduğunu söyledi.
7 televizyon kanalından ortak yayımlanan programda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akıncı, erken genel seçimin ardından 4 partili koalisyonla ilgili değerlendirmesinin istenmesi üzerine, bunu, ülkede uzlaşma kültürün gelişmesine katkıları bakımından önemsediğini söyledi.
"İLK KEZ DENENEN BU MODELİN BAŞARILI OLMASINI CAN-I GÖNÜLDEN İSTERİM"
Akıncı "Ben her koalisyon başarılı olmasını isterim ama ilk kez denenen bu modelin başarılı olmasını canı gönülden umut ederim. Cumhurbaşkanı- hükümet uyumu için de elimden geleni yapacağım" dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, her oluşumun bazı güçlükler barındırdığını, farklı anlayışlar yüzünden yürütmede zorluk olabileceğini ama bir ilkeler demeti etrafında buluşmayı başarırlar, olaylara rekabetçi değil, dayanışmacı ruhla yaklaşırlarsa 4 partili koalisyonun çok pozitif etkileri olabileceğini değerlendirmenin mümkün olduğunu anlattı.
"4 PARTİLİ KOALİSYONUN ASIL MİMARI ESKİ BAŞBAKAN"
Hükümetin beşinci ortağının kendisi olduğu yönünde UBP'nin yaptığı eleştiri konusunda Akıncı, bunun gerçekleri yansıtmadığını belirtti. Akıncı, 4 partili koalisyon hükümetinin asıl mimarının kendisi değil, 4 partinin de ötesinde UBP Genel Başkanı ve eski Başbakan olduğunu, bunda da seçim sürecinde açıkoturumlara katılmamasının, hakkındaki iddialara doyurucu yanıtlar vermemesinin etkili olduğunu ifade etti.
Akıncı, bütün bunların öteki partilerde UBP'nin bugünkü yönetimi işbaşında olduğu sürece koalisyon yapmakta bir isteksizlik yarattığını ifade etti.
Önceki hükümete kararnameleri imzalamayarak zorluk çıkardığı eleştirileriyle ilgili açıklama da yapan Akıncı, önüne 124 tane üçlü kararname geldiğini ve bunların sadece 4 tanesini imzalamadığını, 120'sini imzaladığını ifade etti; 4'ünü neden imzaladığı hakkında detaylı bilgi verdi.
Baf Kültür Derneği etkinliğindeki "yeni kimlik" vurgusuyla ilgili soruya karşılık Akıncı, Kıbrıs'ta birçok yerden gelmiş insanların yaşadığına işaret etti ve "Kıbrıs Türkü'nün mayasında olan ve Atatürk ilkelerini içselleştirmiş bir toplum olarak hoşgörüye, empatiye açık, şiddete kapalı bir toplumsal dokunun bireyleriyiz. Baf'ı, Lefmosun'u bir nostalji olarak hatırlayacağız ama artık buradayız ve KKTC yurttaşlığı içinde bir kimliğimiz var. Aidiyetimizi unutacak değiliz. Biz Kıbrıs'ın öteki yarısını da seviyoruz, Limasol kordon boyunu da Arnavut mahallesini de seviyoruz, unutmayacağız ama burada da bir gerçeklik var çok kültürlülük de var. Farklılıklara saygıyı da özümseyeceğiz. Burada demokratik laik hoşgörüye dayalı bir toplumu sürdürmeye çalışacağız" diye konuştu.
22 OCAK OLAYLARI
Cumhurbaşkanı Akıncı, 22 Ocak'ta meydana gelen Afrika gazetesine ve Meclis'e yönelik olaylarla ilgili soruları yanıtlarken Kıbrıs Türkü'nün farklı görüşlere toleranslı bir toplum olduğunu, gazetenin manşetiyle ilgili görüşlerini zaten o gün sabah sabah açıkladığını kaydetti.
Meclis'teki yemin töreni için orada bulunduğunu ve yanlış şeyler olabileceğini görerek hem kendisinin hem müsteşarının Güvenlik Kuvvetleri Komutanı ve Polis Genel Müdürü'yle konuştuğunu, hassasiyeti aktardığını belirten Akıncı, "Yumurta, domates savrulması Avrupa'da da olur ama iş taş boyutuna, binaya doğrudan tecavüze geldiğinde, içeriye girilecek ve belki de kan dökülecek, orada polis seyirci kalamaz" dedi.
"SALDIRI YOK AMA HOŞ OLMAYAN TAVIRLARLA KARŞILAŞTIĞIM DA BİR VAKADIR"
Eylemcilerin olduğu yere 2 korumasıyla beraber gittiğini, kendisine saldırı falan olmadığını ama hoş olmayan tavırlarla karşılaştığının bir vaka olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, ne hissettiği sorusunu "Toplum ne hissettiyse ben de onu hissettim. Bu olayı kabul etmemiz asla düşünülemez, bunların yaşanmasını bir daha asla tasvip edemeyiz" sözleriyle yanıtladı.
"Biz aşağıda yemin töreni yapıyoruz birileri yukarıda bayrak sallıyor… O bina nedir, düşman binası mı da bayrak sallanıyor? Bizim Meclisimizin önünde bayrak yok mu? Kabul edemeyiz böyle şeyleri" diyen Akıncı, hukuk devletinin ve yargı bağımsızlığının esas olduğunu, kendisinin tavrının da farklı olamayacağını, 3 yıldır yargıya en ufak bir müdahalesi olmadığını, olmayacağını vurguladı.
"BİR DAHA YAŞANMASIN... DERSLER ÇIKARILSIN"
Akıncı, "Benim oraya gidişimin bir tek nedeni vardı, yatıştırmak ve kötü olayların yaşanmaması... Polisin müdahalede aciz kaldığını görünce, arkada bekleyen çevik güç vardı onların gelmesini temin etmek içindi. Benim gitmemden sonra çevik kuvvet geldi. Bir daha ülkemizde böyle olaylar yaşanmasın çünkü bu bize layık bir hadise değil, toplumu gerer, birbirine yabancılaştırır, gidişat iyi olmaz, kötü olur. Hepimizin bundan dersler çıkarması ve bir daha yaşanmaması için herkesin üzerine düşeni yapması lazım" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye'nin bugün bir ateş çemberinden geçtiğini, hassasiyetlere dikkat etmek, provoke edici yaklaşımlar sergilenmemesi gerektiğini vurguladı.
"TC'YLE YAKIN BAĞLAR VAR AMA KENDİ HUKUK KURALLARIMIZ İÇİNDE YAŞAMAK HERKES İÇİN İYİ"
Afrika gazetesinin yayını konusunda Türkiye'den kendisini arayan biri olmadığını, olayı büyütmenin de anlamı bulunmadığını kaydeden Akıncı, özetle şöyle devam etti:
"Burası Türkiye'yle yakın bağları diyaloğu olan bir ülke ama buranın kendi hukuk kuralları içinde yaşaması herkes için iyi. Herkesin de birbirinin bu yaşam biçimine saygı duyması gerekir. Bir aykırılık söz konusuysa buranın hukuk sistemi içinde gereğini mahkemeler yapar. Onun dışında kimse oturduğu yerden ceza kesemez, hukuk dışında...
YANGINA BENZİN DÖKÜLMEMELİ
Oradan da buradan bu söylemlere son verilmesi gerekir. Herkesin dikkatli olması gerekir. Ayrılıkları körükleyici, yangına benzin dökerek gitmek yerine daha akılcı, serin kanlı birbirimizi ötekileştirmeden birbirimize saygı duymalıyız."
Cumhurbaşkanı Akıncı, polisten iki kez rapor istediğini ve geldiğini, içeriklerini açıklamasının doğru olmayacağını belirterek, poliste birçok sorun ve eksik de olduğunu ama her şeye rağmen 22 Ocak'ta böyle bir olay olabileceğini polisin de görebilmesi ve kendisinin uyarılarını ciddiye alarak konunun bu boyuta gelmemesi gerektiği inancını bugün de koruduğunu ifade etti.
"POLİS GEREKTİĞİ GİBİ DAVRANMADI"
"Polis gerektiği gibi davranmamıştır. Bu çok açıktır, kendilerine de söyledim kamuoyuyla da paylaştım" diyen Akıncı, illa ki göstericilere güç kullanılsın demediğini ama çevik kuvvet gelince nasıl dağılmışlarsa bunun daha önceden yapılabileceğini anlattı.
Akıncı, günah keçisi yaratmak istemediğini, olayın bu olmadığını ama "Polis Genel Müdürünü hemen görevden al" diyenlerin Polis Genel Müdürü'nün GKK'nın teklifiyle Başbakan ve Maliye Bakanı'nın imzalarıyla Cumhurbaşkanı'na giden yazı üzerine atanıp aynı şekilde görevden alınabileceğini bilmesini istedi.
Limasol'da 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a saldırı sonrasında oranın polis müdürünün başkanlık sistemi olduğu için görevden alınabildiğini de kaydeden Akıncı, "Bizde başkanlık sistemi yok" dedi.
"YARGICA KORUMA İSTENECEK NOKTAYA GELİNMESİ KABUL EDİLEMEZ"
Cumhurbaşkanı Akıncı, bir yargının koruma isteyecek noktaya gelmesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı.
"Sosyal medyanın çok denetimsiz, herkesin ucuz kahramanlık yaptığı arenaya dönüşmesi de bu tür şeyleri maalesef körüklüyor" diyen Akıncı, sosyal medyada kendisine yönelik de çok şey yazıldığını belirtti.
Akıncı, yargıçların özgür iradeleriyle karar vereceğini ve herkesin de buna saygı duyacağını, yargının bağımsızlığının korunması ve otoritesinin sarsılmaması gerektiğini vurguladı; "Adalet hepimize lazım" ifadelerini kullandı.
Benzer olaylarda benzer tepkiyi göstermediği eleştirileriyle ilgili soruyu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, özetle şöyle konuştu:
"Etki tepki doğrudur ama etki yazıyla, sözle, gazeteyle yapılıyor; tepki taşla, sopayla, kırarak, tırmanarak, binaya girmeye çalışılarak yapılıyor. Böyle bir şey olamaz. Bir etki negatifse onu dengeleyecek olan yine sözdür, yazıdır, fikirdir, gazetedir... Bir ceza gerekiyorsa hukuk yoluyla yapmaktır. Bir yazının karşısına bu şekilde bir tepkiyi asla kabullenemeyiz.
Bunun gibi bir olay yaşanmadı memlekette. Kimse kusura bakmasın.
Trafik kazasında 3 çocuğumuz can verdi, Türkiye ziyaretimi yarım bırakıp geldim, Bakanlar Kurulu'nu toplantıya çağırdım, o sırada yapılan eylemde olanlar da hoş değildi. Başbakan Yardımcısı olduğum dönemde mudi isyanı yaşandı. Bunlar da tasvip edilecek şeyler değil. Bunlar da suçsa ve takibi yapılmamışsa, bugüne mazeret yapamayız...
"GÖZÜMLE ŞAHİT OLDUM, MAZUR GÖRÜLEBİLECEK BİR ŞİDDET OLAYI DEĞİLDİ"
Orada gözümle birebir şahit oldum. Bu olay asla mazur görülebilecek bir şiddet olayı değildi. Bunu hiç birimiz bir başka olayı söyleyerek hafife almamalıyız. Bu olayın büyüklüğünü öne sürerek aşağıya çekmeye çalışmamalıyız."
BAŞKANLIK SİSTEMİNE ÇEKİNCELİ
Başkanlık rejimiyle ilgili görüşleri sorulan Akıncı, her sistemin artıları ve eksileri olduğunu belirtti, "Asıl olan demokratik standartlarımızın, kurumsallaşmanın oturmasıdır. Ben yetkilerin tek elde yoğunlaştığı sistemlere biraz çekinceli davranırım" dedi. Akıncı, kimi yerde başkanlık sistemleri tıkır tıkır işlerken, Latif Amerika'da başkanlık adı altında bir sürü faşist rejim geldiğine işaret etti.
Akıncı, başkanlık sisteminin mevcut hükümetin öncelik listesinde yer almadığı gözlemini de paylaştı ama toplumun çoğunluğu istiyorsa, dengeli kuracaklarsa o tartışmalara katkı koymaya hazır olduğunu söyledi.
LAİKLİKTEN UZAKLAŞAN HER ADIM BENİ RAHATSIZ EDER"
Tarikatların camileri teslim aldığı haberleri sorulan Akıncı, şu değerlendirmeyi yaptı ve bilgileri paylaştı:
"Laiklikten uzaklaşan her adım, tarikatlara hurafelere, Atatürk ilkelerine aykırı her gelişme beni rahatsız eder. Böyle bir şey gerçekten varsa şüphesiz rahatsız eder. Din İşleri bize bağlı değil ama benden önceki Cumhurbaşkanı imzasıyla atanan bir başkan orada. Önceki hükümetin görevden alma istemine FETÖ soruşturması gündemdeydi, sonuçlanmadan damgalamak istemediğim için görevden almadım. Sonra da aklandığı için görevden almak istemedim,
Mamafih Vakıflarla görüşüldü ve böyle bir şeyin aslı astarı yoktur diye yanıt geldi. Bu herhalde kamuoyuna açıklanacak. Aldığım bilgi doğru olmadığı yönünde..."
"ATILACAK HER DOĞRU ADIMIN YANINDA OLACAĞIM"
Akıncı, toplumun ve kendisinin en büyük beklentisinin hangi dönemde yapılmışsa yapılsın yolsuzlukların üzerine gidilmesi olduğunu, hükümetin kuruluş manifestosunun başlıca maddesinin de bunu içerdiğini kaydederek, bu konularda atılacak her doğru adımın yanında olacağını vurguladı.
Akıncı, "Toplum bunu bekliyor, kimsenin yanına kâr kalmamalı, raporlar rafa kaldırılmamalı, kanıtlanmış bir suçsa gereği yapılmalı, her kim isterse olsun... Bunun takipçisi olmak hepimizin görevi" diye konuştu.
Kıbrıslı Türklerin her kesimini birleştiren aidiyetin sanılandan geniş olduğunu, laikliğin de bunlardan biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, kimsenin tarikatlara evet demediğini, herkesin dinini ya da dinsizliğini istediği gibi yaşayabileceğini, bunun özgürlüğü olduğunu söyledi.
"Kıbrıs Türkü 1920'lerden beri Atatürk'ün öngördüğü çağdaş uygarlık hedefini içselleştirmiş bir toplumdur bundan kolay kolay vazgeçmez" diyen Akıncı, Türkiye'ni kendileri için önemli bir ülke olduğunu ve diyalogla, iş birliğiyle istişareyle hareket edeceklerini kaydetti.
"KENDİMİZE ÖZGÜ KİMLİĞİMİZİ HASSASİYETLE KORUMAK İSTERİZ"
Başbakan Tufan Erhürman'ın Ankara'dan randevu talep ettiğini ve yakında gideceğini belirten Akıncı, Türkiye'nin kendilerine katkı sağlayan tek ülke olduğunu, desteğini esirgemediğini hatırlattı ve şöyle devam etti:
"Ama bu demek değil ki TC'nin kendine özgü bazı gelişmelerini illa ki burada uygulayacağız. Hayır bizim kendimize özgü bir kimliğimiz var, hassasiyetle korumak isteriz, bozulmasını istemeyiz. Bunun bozulacağı her türlü gelişmeden kaygı duyarım. Buna karşı elimden geleni de konuşarak yaparım. Yeni hükümetin en önemli görevi bu diyalog kanallarını açık tutmaktır. Şimdi aydın ve nitelikli bakanlarımız var."
Bu sözünden dolayı eski hükümetin alınganlık yapmamasını isteyen Akıncı, hakkı olanlar beklerken hakkı olmayan 2 bin kişinin bir anda vatandaş yapılmasını onaylamadığını, kendisinin çok kez uyarılar yaptığını açıkladı.
"TC'YLE KİMLİK VE KİŞİLİĞİ KORUYARAK DİYALOG KURMAK"
Akıncı, "Bizim için aslolan Kıbrıs Türkü'nün kendi kimlik ve kişiliğini koruyarak TC ile en sağlıklı diyaloğu kurmaktır" dedi.
Hükümetin geçen hükümetin verdiği vatandaşlıkları incelemesini, yeni müşavir yaratmama ve bütçeyle ilgili kararlarını önemsediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, hukuksuz verilen vatandaşlıkların sorgulanmasının gerekli olduğunu söyledi.
Akıncı, Güney Kıbrıs'ın da para karşılığı 3 bin vatandaş yapmasının çok yanlış olduğunu vurguladı.
Bir başka soruyu yanıtlarken, Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarında söz sahibi olmasını gerekli ve zorunlu gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Merkez Bankası Başkanlığı'nın halen boş olduğunu ve ülkede buraya atanabilecek insanlar bulunduğunu, bu değerlendirmesini hükümete de söylediğini kaydetti.
Akıncı, bunların TC ile olan ilişkilerde KKTC'nin kendi ayakları üzerinde daha bir sağlam basması için yapması gereken işlemler ve TC'nin de anlayış gösterip desteklemesi gereken konular olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı "Yeri geldikçe bunları TC nezdinde de seslendirdim ama bunları isteyen ve takibini yapacak da bir hükümet olması lazım. Umarım yeni hükümet daha istekli ve takipçisi olacak" diye konuştu.
"NE İSTEMEDİĞİMİZİ SÖYLEMEM KİMSEYİ RAHATSIZ ETMEMELİ"
"82. vilayet olmak istemiyoruz" ifadesiyle ilgili soruya karşılık Akıncı, Kıbrıs Türkü'nün ne istemediğini söylemesinin kimseyi rahatsız etmemesi gerektiğini vurguladı ve bunu Rum tarafındaki üniter devlet sesleri ve Türkiye'de zaman zaman "Kıbrıs vilayetimiz olur biter" söylemleri üzerine söylediğini, TC Cumhurbaşkanı'nın bir danışmanının bile bu ifadeyi kullandığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Akıncı "Ben Kıbrıslı Türklerin hissiyatını bilen bir Cumhurbaşkanı olarak bir ses vermem gerektiğini düşündüm. Kıbrıslı Türkler ne güneyde üniter devlet içinde Rum'un azınlığı olmak ister, ne de TC'nin bir vilayeti olmak ister. Kendi özgün kimliği içinde, bu topraklarda, barış ve huzur içinde yaşamak, Türkiye ile de en iyi münasebetleri sürdürmek ister. Bu konuda netlik her zaman iyidir" ifadelerini kullandı.