1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Ne beklerdik ki ?
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Ne beklerdik ki ?

A+A-

“ Önerimin her iki toplumun endişelerini ortadan kaldırması için düşünmeye yönelik olduğunu vurgulamak ve tekrarlamak istiyorum. Amaç, bizi yıkıcı bir çıkmaza için değil, bu kez Kıbrıs sorununun çözümüne götürecek yaratıcı bir diyalogun yeniden başlaması için uygun şartların oluşturulması ve kesinlikle reddettiğimiz tercihlerle karşı karşıya gelme tehlikesi önünde kalmamamızdır.” 

“… yapmamız gereken şey, hiç olmazsa çıkmazın nasıl ortadan kaldıracağı konusunda düşünmektir. Her iki toplumun mantıklı endişelerini yatıştıran bir çözüme nasıl ulaşabileceğimiz konusunda düşünmektir.     

Eğer aklımda başka şeyler olsaydı, benim için kolay çözüm, hiç düşünmeden çöküşe giden yeni bir müzakere sürecine müdahil olmak olurdu.    

Sorumlu bir lider, aldığı kararları hoş görünmek veya eleştiriden kaçınmak için almaz. Farklı düşünce ekolleri tarafından ifade edilen endişeleri anladığımı vurgulamak istiyorum. Ancak hepimiz, uzamış bir çıkmazın olumsuz oldubittileri ve bizi aynı derecede yıkıcı sonuçlara götürecek işlevsel olmayan bir çözümün gözle görülür tehlikelerini de hesaba katmalıyız. Bunun için, siyasi güçlerin liderlerine, yaratıcı bir diyalog çerçevesinde, her iki toplumun kabul edeceği çözüme götürecek yeni bir müzakere sürecine katılmamıza olanak sağlayacak ortak tezler şekillendirmemiz konusunda çağrıda bulunmaktayım.” 

Yukardaki alıntı Kıbrıslı Rum Lider Sayın Anastasiadis’in 5 Kasım tarihinde yaptığı basın toplantısı konuşmasındandır. Anastasiadis’in, bir süreden beridir, gerek gevşek, gerek adem-i merkeziyetçi federasyon gibi kavramları, altını tam olarak doldurmadan tartışmaya başladığını biliyoruz. Tam olarak dediği ise bazı yetkileri Merkezi yapıdan kanatlara yani Kurucu Devletlere kaydıralım ki merkezi yapının işlevselliğini sağlayabilelim. Bunların hangi yetkiler olduğu belli olmadığı gibi, etkin katılım konusundaki açıklaması da net değil. Mesele bundan ibaret ! Bu nedenle Cumhurbaşkanına resmi sunduğunda anlayacağız diyorum. 

Geriye kalan her şey bilindik hikayeler. 

Çözüm tarafları, Anastasiadis’in nasıl bir konuşma yapacağını bekliyorlardı, bilmiyorum. 

On yılların takıntısı haline dönüşmüş olan, dikkate almamız gereken “devletin işlevselliği” konusundaki yaklaşımı ise yadırganacak bir konu değildir. Bu konuda bizim de ciddiyetle düşünmemiz gerekmektedir. Farklı düşünsek dahi, eğer karşımızdaki toplum liderliğinin bu yönde yüksek hassasiyeti varsa ve bunu artık kendi toplumu ile paylaşmış ise, bunu görmezden gelemeyiz. Çünkü işlevselliği gerekçelendirirken çok önemli saptamalar yapıyor. 

Siyasi eşitliğin, (ki “etkin katılım” bunun temel bir parçasıdır) bizim için tartışma konusu olmayacağını, “olmazsa olmaz” olduğunu ısrarla söyledik. Tartışmaya açık bir konu değil dedik, kendisi de bunu çok iyi biliyor. 

Peki biz ne bekliyorduk ki ? 

Karşımızda, BM raporlarına göre bizim kadar çözüme dönük çalıştığı ortaya konmuş, Guterres çerçevesini kabul ettiğini ifade eden, Crans Montana’da bıraktığımız yerden devam edeceğiz diyen, milliyetçi, Annan Planı’na evet demekten çekinmeyecek kadar da pragmatik, müzakereyi bir iş adamı pazarlığı gibi okuyan, bu çerçevede yönetmeye çalışan… çözüm isteyen bir kişi var. Çözümü bizim gibi istemediği için müzakere ediyoruz, zaten. Günün sonunda, bu açıklamasını bir bütün olarak değerlendirdiğimde bizim için, uyarıcı niteliği dışında güçlü bir anlam taşımadığını belirtmem gerekir. 

Evet doğal gaz konusunda kendisini şiddetle eleştiriyoruz ve devam edeceğiz. Attığı adımları görüyor ve uyarmaktan asla geri durmuyoruz.  Ancak çözüm, verili koşullar ve aktörler üzerinden sağlanacaktır. Ve biz BM parametrelerince çizilmiş haklarımızı tartışmayacağız. Onlar da elbette öyle bakacaklar.

Açık yazayım, tamam Anastasiadis, gereksiz ve anlamsız bir açıklama yapmıştır ve yeni bir şey söylememiştir: Nokta.  Ancak bu anlamsızlık üzerine, bir kaşık suda fırtına koparılırsa ben bunu fırsatçılık olarak okurum. Başta UBP’nin yaptığı gibi. Metni okumadan verip, veriştirdiler. 

Zor bir döneme giriyoruz, daha soğukkanlı olan, sebatla hareket eden başarır. Bunu da biz yapacağız.  

 

Bu yazı toplam 2649 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar