Ne karşılığı?
Hiçbir şey kâr etmiyor!
Akıl koymak mümkün değil.
Hırslarımız bizi köreltiyor.
Görmüyoruz, umursamıyoruz;
Ne fırtınalar, ne hortumlar, ne seller…
Ne de covid-19’lar…
Hatta olası covid-20’ler…
Varsa da yoksa da iktidar.
Bakanlık, vekillik, güç, para…
Ne vakalar ilgilendirir onları, ne işsizlik, ne ekonominin kötülüğü, ne açlık…
Onlar iktidar olsunlar, iktidarlarını korusunlar… Hem de nasıl olursa olsun!
Başkaları getirsin onları, başkaları atasın, başkaları oturtsun koltuğa, başkaları korusun…
Hiç önemi yok.
Yeter ki o koltuğa otursunlar…
Ne menem bir koltuktur o!
Altından mıdır, yastığı mı rahattır, popoyu iyi mi sarar, bir daha bırakmaz mı bilemiyorum ama çok tatlı olduğu belli.
O koltuğa oturmak için neler yapıldığını en azından son hükümet kurulması döneminde gördünüz, izlediniz…
UBP içinde neler olduğunu da gördünüz;
Ertelenen kurultaylar, çektirilen adaylar ve istenen, atanan bir Başbakan.
İçine sindirenler…
Hem o makamlara oturanlar, hem de o makamlara oturtması, seçmesi gerekenler…
Herkes rahat!
***
Devam ediyor rahatlık…
Hüseyin Özgürgün’ün istifasını bile kabul etmiyorlar.
Bir sandalye bir sandalyedir… İktidarı korumak için gerekebilir!
Adam “istifa ettim” diyor, “hayır kabul etmiyoruz” diyorlar.
Özgürgün, Meclis Başkanı’na istifasını teyit ediyor.
“Kabul etmiyoruz” diyorlar.
Adam 18 aydır burada yok ama…
Olsun, “biz öderiz” (daha doğrusu vatandaş) diyorlar.
Özgürgün yüz buluyor;
“Bu karar yetmez” diyor.
Ne istiyor daha!
Meclis Başkanlığı deniyor.
Dokunulmazlığı kaldırılmıştı oysa…
Kendi partili vekillerinin de oyuyla…
Ya da belki de mahkemedeki dosyaların kapatılmasını istiyordur…
Atanmış Başbakan “zaten davası yok” diyor meclis kürsüsünden…
Muhalefet “davalar dosyalanmıştır” diyor.
İktidar boşluk arıyor…
Bereket ki yargımız üçlü kararname ile atanmıyor!
18 aydır burada olmayan, boşuna maaş çeken, hakkında usulsüzlük, haksız kazanç davaları olan birine meclis kapılarını açmak, hatta meclisin en tepesine koymak istiyorlar.
“Yok artık!” denecek kadar, hatta başka başka şeyler de denecek kadar ama onları söylemeye terbiyemizin müsaade etmediği şeyler oluyor…
İktidar uğruna.
Bakın, iktidar uğruna 13. maaş peşine düştü azınlık ortaklar…
Atanmış olanlar…
Daha önce çağrıldıkları gibi şimdi de Ankara’ya uçtular.
13. maaşı ‘almak’ için gitmişler…
Akşam üstü de müjde verildi;
“Rahat olun.”
Peki karşılığında ne ‘verildi’?
Somut bir şey yoksa bile ‘gururumuz’.
Kalmışsa tabii…