Ne Kaybettik? Daha Ne Kaybedebiliriz?
Eğitim çıktısı, herhangi bir programın nasıl bir mezun profili istediğini ortaya koyan ifadelerin tamamıdır.
Program çıktısı ise mezun olacağı program sonunda öğrencinin hangi niteliklerle veya yeterliliklerle donanmış olacağını anlatan ifadedir.
Başka bir ifadeyle eğitim bilimine göre bir öğrenme sürecini tamamlayan öğrencinin neleri bileceği, anlayacağı ve/veya yapabileceği; eğitim çıktısı, öğrenme çıktı, program çıktısı kavramları ile açıklanır.
Bu nedenle çağdaş eğitim sistemleri sürekli olarak öğrencilerin eğitim çıktılarını ölçerler. Böylelikle hem eğitim sistemlerinin kalitelerini artırmak için çağdaş eğitim kuramlarını sistemlerine entegre ederler hem de çıktılarla ilgili sorunlar varsa bunların gidermesine yönelik eğitimsel tedbirler alırlar.
Üstelik bununla da kalmazlar; eğitimin küresel boyutu dikkate alındığında bu çıktıların küresel anlamda da hangi düzeyde olduğunu belirlemek için uluslararası programlara dahil olurlar. Sıklıkla adı duyduğumuz PISA, TIMSS gibi programlar işte bu uygulamalar içindir.
Eğitim Reform Girişimi, “2020 Eğitim İzleme Raporu” kapsamında uluslararası bu sınav sonuçlarının karşılaştırmasına ve ülkelerin eğitim raporlarına bakarak Covid-19 salgının eğitime etkisini ortaya koymaya çalıştı. İşte o bulgular:
- Derslere yönelik tutumla başarı arasında olumlu bir ilişki olduğu görülüyor.
- Her gün kahvaltı yapan öğrencilerin ortalama başarı puanları diğerlerinden daha yüksektir.
- Akran zorbalığına sık uğrayan öğrenciler daha düşük başarı gösteriyor..
- Okula aidiyet hissi yüksek olan öğrenciler daha başarılı…
Yukarıdaki bulgular gerçeğinden hareketle; bilinçsiz anne-babaların varlığı veya çocuklarına her gün nitelikli kahvaltı olanağı sunamayan çok düşük bütçeli ailelerde, derslere yönelik tutumları neredeyse sıfırlayan ve okula aidiyet hissini yok eden pandemi koşullarında eğitimsel başarı yakalamak neredeyse imkansız…
Aynı rapordan derlediğim ve bu durumu gözler önüne seren birkaç bulgu daha:
- ABD’de pandeminin yaşandığı 2020’deki matematik başarısı 2019’a göre belirgin bir biçimde gerilemiştir.
- Belçika’da son 5 yılın en düşük başarı düzeyi, 2020’de salgın koşullarında sınava giren öğrenci grubuna aittir.
- Hollanda’da 2020 dönemi öğrencilerinin; matematik, heceleme ve okuma alanlarında başarıları önceki yıllara göre %3 daha düşük…
Türkiye’de COVID-19’dan kaynaklanan öğrenme kaybına ilişkin kamuoyuyla paylaşılan kapsamlı bir araştırma bulunmuyor. Bunla beraber çok ciddi düzeyde bambaşka bir eğitimsel sorunla karşı karşıyadır: Öğrenme yoksunluğu…
Öğrencinin 10 yaşına geldiğinde basit bir metni okuyup anlamama durumuna öğrenme yoksunluğu denir. Ve ne yazık ki Türkiye’nin %22 oranında öğrenme yoksunluğu yaşadığı raporda vurgulanıyor. Başka bir ifadeyle 10 yaşındaki her yüz çocuktan 22’si okuduğunu anlayamıyor…
Gelelim bize…
Bizde hangi yaş grubunda ne kadar çocuğun hatta çok sayıdaki yetişkin insanımızın bile okuduğunu anlamada ciddi sorunlar yaşadığını bilinen bir gerçek. Ancak ne var ki KKTC’de de Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı tarafından COVID-19’dan kaynaklanan öğrenme kaybına yönelik herhangi bir araştırma yok.
Bu konudaki tek çalışma Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği (KEAB) tarafından Şubat ayından yayımlanan “Covid-19 Pandemisinin Kuzey Kıbrıs Eğitim Sistemine Etkileri” başlıklı rapordur. Rapordaki en önemli bulgulardan birisi pandeminin sistemi ciddi anlamda olumsuz etkilediği ve öğrencilerin sahip olması gereken öğrenme çıktılarının en az 2 yıl önce sahip olmaları gereken çıktılar düzeyinde olduğu yönündeydi…
Sözün özü: Eğitim sistemleri çok güçlü olan ülkelerde bile eğitim çıktıları bakımından öğrencilerin sahip olması gereken yeterlilikler ciddi düzeyde gerilemiştir.
Şimdi… Yanıtlamamız gereken esas soru şu: “Okulları kapalı tutmaya devam edecek miyiz? Yoksa kıt kaynaklarımızı planlı ve akılcı kullanarak gerekli tedbirleri ve düzenlemelerle birlikte bir an önce nitelikli eğitime başlamanın adımlarını atacak mıyız?”
Bilmeliyiz ki bu soruya vereceğimiz yanıt; içinde bulunduğumuzu bu çağdaki çocuk ve gençlerimizi, bugünümüzü, yarınımızı hatta toplumsal olarak geleceğimizi derinden etkileyecek niteliktedir…
Okumuş muydunuz?
Hiçbir şeye cesaret edemeyen, hiçbir şeye ümit beslemesin.
Schiller
Anlayana Gülmece
Yalaka Çavuş
Padişah bir saray yaptıracak. Yalaka çavuş durur mu? Hemen talip olmuş saray inşaatına. Tez elden bitirmiş işleri. Teslim edecek. Padişah almış vezirini sarayı gezmekte... Yalaka çavuşla çok iyi anlaşamayan vezir, sarayın tuvaletinin olmadığını fark eder ve bu durumu padişaha hissettirmeye uğraşır. Hemen söze başlar.
- Hünkarım! Sayın ki çişiniz geldi. Nasıl gidereceksiniz? Nereye edeceksiniz?
Yalaka çavuş fırsat verir mi? hemen atılmış söze. Vezire dönerek;
- Sana ne… Koskoca padişah! Sana mı soracak nereye edeceğini? Nereye isterse oraya eder!