1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Ne oldu bizim ‘örtülü’ işi?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Ne oldu bizim ‘örtülü’ işi?

A+A-

 

2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesinde yoğun olarak Cumhurbaşkanlığı'nın 'örtülü ödeneği' tartışma konusu olmuştu.
Eleştiriler, Derviş Eroğlu ve ekibinin bu parayı seçim kampanyasında kullandığına ilişkin yoğunlaşıyordu.
Cumhurbaşkanı adayları arasında da konu sık sık dillendirilmekte, TV tartışmalarında dahi gündeme gelmekteydi…
Adaylar arasında biri vardı ki, bu ödeneğe karşı muhalif duruşu ile dikkatleri üzerine çekiyordu…
Mustafa Akıncı…
                                                         

***

Kaderin cilvesine bak.
Akıncı ikinci turda CTP'nin de desteğiyle Cumhurbaşkanlığı'na seçildi.
Ve seçildiği günden buyana, biraz da kendi çabası ile gündeme gelen örtülü ödenek konusu peşini bırakmadı.
Bu kez mesele kendisini buldu.
Seçimin hemen ardından gelen bilgiler Akıncı'nın örtülü ödeneği kullandığını söylüyordu.

Önceleri inanmadım, “Yok yahu yapmaz” dedim, o kadar da değil!..
Meğer o kadarmış!..
Kullanmış…

O günlerde kendisine sık sık “örtünün üzerindeki örtüyü kaldıracağım” sözü hatırlatılıyordu.
Toplumdan gelen “neden kullandığını açıkla” baskılarına da direnmeye başlayan Akıncı ve ekibi bu kez “Diğer Cumhurbaşkanları kullandı, ne var yani ben de kullanırsam” babında savunmaya geçiyordu.
                                                         

***

Oysa ki  “Örtülü ödenek devlet sırrı değildir” diyen kendisiydi…
Hatta bu sözleri Cumhurbaşkanlığındaki ilk yüz gününü değerlendirdiği basın toplantısında sarf etmişti…
Tarih 11 Ağustos 2015'te kameralar karşısına geçen  Akıncı, “Örtülü ödenek devlet sırrı değil... Yıl sonuna halkla kapsamlı bir açıklama paylaşacağım” diyordu üstelik!..
'Yıl sonu' dediği 2015'in sonuydu…
2015 sonu geldi, geçti…
2016’ya girdik.
Hatta 2016'nın ilk ayını bile geride bırakmaya hazırlanıyoruz.
O zaman 'ne oldu' bu örtülü ödenek açıklaması diye sormak gerekiyor, ne oldu?
'Açıklayacağım' dediği tarihe günler kala  “Örtülü uygun olmayan yerlere harcanmıyor” demekle örtünün altındakini saklama çabası var hissi uyandırıyor, ne yazık.
Ve 'başkaları da kullandı' savunması hiç ama hiç samimi ve tutarlı gelmiyor.
Şimdi ben başkaları gibi “Sana yakışmaz, halkın beklentisi budur, senden beklenen budur, halk sana inandı” filan gibi methiyeler düzecek değilim Akıncı için…
Yakışıp yakışmadığına toplum karar verecek.
Ancak ortada bir ‘tutarsızlık’ olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim.
Bu kaynak kullanılıyor ve henüz açıklaması da yok.

Durum budur.
Benden söylemesi…

-------------------------------------------------------------------------------------------

‘Ankara’dan para yalvarır’

Memurun “13. maaş meselesi” bitmedi gitti.
Maliye Bakanı ne dese vay.
“Ödeyemiyoruz, kaynak yok” dedi, “Aman Allah’ım niçin ödemen?”
“Ödemek için çalışıyoruz” dedi, ona da laf hazır: “Ankara’dan para yalvarır”
Şimdi öz kaynaklarla ödeneceğini açıkladı, “Vay efendim nereden buldun da ödedin”
Biri de çıkıp demedi ki “Ödeme, istemeyiz, ödeme!”
“Öde ama lafımı sokarım” modunda herkes…
Bu yüzden ya ilerlemedik her tez!..
“Parayı alır, solculuk oynarım” vesselam.
Adına da “sendika” derim, “hak” derim, olur biter!..
Duruma göre takılır geçerim
Statüko demek aklımdan bile geçmez!..  

-----------------------------------------------------------------------------------------

Enformasyon sorunu

Gazeteci bilgiden beslenir.
Haber yapar bu bilgilerden.
Ve topluma iletir.
Yaptığımız işin en temeli bu.
Ancak bu ülkede doğru bilgiye ulaşmak o kadar zor ki.
Mesela bir bürokrata ulaşmak için saatlerinizi harcayabilirsiniz.
Başbakan’ı arayın, açar telefonunu, konuşur, anlatır.
Ömer Kalyoncu’yu çok aradım, hep baktı konuştu.
Özkan Yorgancıoğlu da öyleydi, ulaşmak çok kolaydı.
İrsen Küçük’le sanırım telefondan 4 kez röportaj yaptım, her aradığımda baktı, konuştu.
Siyasiler tamam da sorun bazı bürokratlarda…
Kimi bürokratlara ulaşmak Obama’ya ulaşmaktan zor, gerçekten!..
Bu kadar çabalasam vallahi açacak telefonu Obama bile!..
O derece!..
Kısacası ‘enformasyon sorunu’ var bu ülkenin…
Her bakanlığın sorunu bu.
Her kurumun…
Polisin…
Askerin…
Cumhurbaşkanlığı’nın…
Hepsinin sorunu bu.
Basın sorumlularının çok daha işin ehli olması gerekiyor.
Çok daha hızlı ve doğru bilginin basına akması lazım.
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Doğru bilgi ve sürat…
İhtiyacımız bu…
Bu kafayla gerçekten işimiz zor.
Çok zor…

---------------------------------------------------------------------------------

UBP ‘CTP’nin çalışması olur’ duruşunda…

CTP-PM geçtiğimiz hafta yeniden su konusunu görüşmüştü, bildiğiniz gibi…
Malumunuz belediyelerin de ‘hisse’ ya da ‘pay’ sahibi olacağı, yönetimi Kıbrıs Türk tarafında olacak ‘kamu-özel ortaklığı’ modeli üzerinde çalışmalar ilerletiliyor.
CTP hem kendi içinde hem de UBP ile temaslar halinde çalışmalarını sürdürürken  gözler UBP’nin tavrına çevrilmişti.
UBP Parti Meclisi’nin yarın toplanacağı bilgisi var.
Bakalım UBP PM ne konuşacak, ne karar alacak.
Kimilerinin heveslendiği ‘hükümet’ konusunda bir kriz çıkmaz bence…
En azından nabız onu gösteriyor.
Ama suyla ilgili UBP’nin ne diyeceği de merak konusu…
UBP kulislerinden gelen bilgiler CTP’nin sürdürdüğü çalışmaların “olumlu karşılandığı” yönünde…
Yarını bekleyeceğiz.
Bakalım ne çıkacak.

 

Bu yazı toplam 2905 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar