Ne olur gülen bir yüz görsek
Sokağa çıkıyorsunuz karanlık, evinizde elektrik yok, internet yürümüyor ve küfrün anlamı yitiyor giderek… Üzgün, isyankar, öfkelisiniz…
Benzinciler önünde kuyruklar uzuyor, bir yerden bir yere gitmek korkutuyor. Hep bir hesap… O gün, ne kadar oldu sterlin, borcunuz ne kadar arttı, ne kadar azaldı maaşınız…
***
Elimizde pankart sokaklara düşüyoruz seneler sonra “Özgürlük Senden Büyük: Dokunma.”
İnsanlar gelip geçiyor yanımızdan…
Ne olur gülen bir yüz görsek…
“Gelecek yok” diyor gözleri…
***
Yorgunuz ama yılgın değil… Öfkeliyiz... Evlatlarımıza “kal” diyebileceğimiz bir memleketi alıyorlar elimizden… Yurdumuz vasata teslim… Köhnelik var her yerde…
***
Kıbrıs sorununu geride bırakmak ve dünyaya katılmaktır çözüm… Türk Lirası’ndan da böyle kurtuluruz.
Tam da doğru kelime: Kurtulmak!
***
Çözümsüzlük için pek çok “kutsal” yaratıyorlar!
Böylece “biz istiyoruz, onlar istemiyor” üzerinden tasarlanmış bir sonuç çıkıyor ortaya!
Çünkü “ortak bir yurt, ortak bir gelecek” değil, “ayrılık” üzerinden konuşuyorlar!
Olmuyor!
***
Dünyayı istiyorsan, ezberlerini değiştireceksin…
Öyle “kırmızı çizgiler” diyerek yarattığınız bataklıktan çıkmalıyız mutlaka…
O çizgiler hayat alanlarımızı daraltıyor yalnızca...
“Garanti” Avrupalı bir çözümün kendisidir!
Kıbrıs ülkesinin ortak yurttaşları olarak geleceği kazanmalıyız.
Askersiz…
Silahsız…
Barikatsız…
Toprak kazandık diye dünyayı yitirdik…
Çürük bu temel…
Kişiliksiz, geleceksiz, dünyasız!
“Hayatı ucuzlatalım” demek yetmez
Ne zaman "asgari ücret artırılsın" dese kamu sendikalarından yönetici dostlarımız, bunun ardından "kamuda maaş artışı" pratiği yaşanır.
Çalışanların hayat pahalılığı karşısında maaşlarının korunması önemlidir.
Burada sorun ülkenin ortak kaynaklarının adil paylaşımdan uzak olmasıdır.
“Maaş artışı” da çözüm olmuyor.
Çünkü maaş arttıkça, pahalılık da artıyor.
Bu artışın karşılığını alamayan özel sektör çalışanı, asgari ücret tutsak, güvencesiz yığınlar eziliyor.
Gelir dağılımındaki uçurum büyüdükçe büyüyor.
***
"Hayatı ucuzlatın” çağrısı vardı...
Çağrı iyi…
Ancak çok daha somut önerilere ihtiyaç olduğunu açık!
Öyle "ortaya" konuşmak sonuç vermiyor.
Hayatın ucuzlaması için Maliye'nin elektrik ve akaryakıta destek sağlaması gerekiyor...
Sübvanseye etmesi...
Böyle bir talebi var mı örneğin sendikaların…
İletişimde vergi ve fonların kaldırılması gerekiyor.
Yarı yarıya fark edecektir faturalarımız…
Tüm bunları işaret etmezsek eğer...
Somut!
Başlık başlık!
Tek tek söylemezsek…
"Hayat ucuzlasın" söylemi samimi durmuyor...
"Ek mesaiden vazgeçelim, vardiya sistemine geçelim, buradan elde edilecek tasarrufu da asgari ücretliye destek programları için kullanalım" dense örneğin…
O zaman tamam olacak…
Çünkü...
Zamlarla birlikte dolaylı vergiler üzerinden Maliye'nin geliri artıyor...
Bu "artış" asgari ücretliye geri dönmüyor…
Eğer elektrik ya da akaryakıta destek sağlanmaz, işsizlere ödeme yapılmaz, fonlar kaldırılmazsa…
En yoksulun ve çaresizin elini tutmak gerekiyor önce, ayağa kaldırmak için…
Oradan başlamalı…
Girne’deki ‘stadyum’
Bu sezon öylesine rezil bir zemini vardı ki, Girne’deki stadyumun…
Maçlar oynanmadı çoğu hafta…
Ne çimler yenilendi, ne drenajı…
Son 50 senede sadece ışıklandırıldı…
1974 öncesinden kalma bir tesis…
İyi ki yapmışlar, bulmuşuz…
Savaşın ardından ilk iş “20 Temmuz” diye tabelasını çaktık üzerine…
Çaktık ve yattık!
Sonrası talan!
Dört bir yanı peşkeş çekildi stadın, park yeri bile kalmadı.
1975’te çok daha iyi bir zemini vardı, teknolojideki onca gelişmeye, çim zeminlere dair onca yeniliğe rağmen…
Şimdi unutulmaz sporcumuz Mete Adanır’ın da ismini taşıyor.
Ama bu isme yakışmıyor.
“Gece maçı vermeyin, elektriğini ödeyemeyiz” dedikleri stadyum…
Konserlere açıldı (!)
Gençler için güzel, şenlikli, coşkulu…
Gelen sanatçılar da harika!
İyi de burası bir spor tesisi…
“Bunu kim yaptı, neden yaptı, karşılığında ne aldı” diye soruyor, spor insanları…
Çünkü “özel bir organizasyon” hepsi…
Ticari…
Bir iddia Cumhurbaşkanlığı araya girmiş, stadyum çok sembolik bir ücrete kiralanmış.
Bilmiyoruz!..
Umarız, en pahalı solistlerin sahne aldığı bu organizasyon sonun “stat zemini yenilenecek kadar bir gelir de elde edilmiş” de olur.
Mevcut çimenler de sökülmezse tabii!