Ne önemi var ha 2 ha 8?
Bir kadın aradı dün, YENiDÜZEN’in yayınladığı istihdam listesinde ismi çıkmış…
Öfkeli, sinirli, tepkili…
Öfkesi ise, kendisinin 2 ay içinde değil 8 ay önce işe alınması…
Gayet sakin bir şekilde telefonun ucundaki kadını d
Bir kadın aradı dün, YENiDÜZEN’in yayınladığı istihdam listesinde ismi çıkmış…
Öfkeli, sinirli, tepkili…
Öfkesi ise, kendisinin 2 ay içinde değil 8 ay önce işe alınması…
Gayet sakin bir şekilde telefonun ucundaki kadını dinliyorum.
Peki diyorum, “Yarına bunu da yazalım, hangi dairede çalışıyorsunuz?”…
Kadın öfkeli ya, “Ne önemi var, istemiyorum. Siz nasıl olur da araştırmadan yazarsınız benim ismimi” ve benzeri sözleri sıralıyor.
Tüm sükunetimi koruyarak, “… hanım, siz açılan bir münhala mı başvurdunuz, sınava girip mi işe girdiniz” diye soruyorum, o ise, “Biz geçiciyiz, 10 yıldır çalışan kadrolanmayan işçiler de var” diyor.
“İşte tam da buna tepkiliyiz toplum olarak” diyorum…
Belki de sınavsız, münhalsız işe alındığınız için isminiz listelerde yer aldı diye ekliyorum.
Ancak kızgınlığı dinmiyor.
“Avukatımla görüşeceğim, YENiDÜZEN satın almayacağım” diyor.
“Sizin tercihiniz” diyerek telefonu kapatıyorum.
…
Yakupoğluları: İstihdamla işim olmaz
Kalavaç’tan aradı Yakup Yakupoğluları… O da isminin istihdam listesinde yazılmasına tepkili… “Benim işim olmaz böyle şeylerle üstelik ben CTP’liyim” diyerek anlatıyor.
“Belki” diyorum “Bir isim benzerliği olmuştur”… “Olabilir, ben kimlik numaramı da vereyim 012929 Kalavaç’ta oturuyorum” diye belirtiyor, “İnsanlar ismimi görünce iki yüzlü olduğumu sanacaklar ama benim UBP ile hiçbir alakam yok” diye olaya açıklık getiriyor.
Ne bitmez tükenmez kavgaymış!
Birlikte aynı partinin içinde yer aldılar, biri başbakanken, diğeri onun kabinesinde Dışişleri Bakanıydı bir dönem…
Sonra gel zaman git zaman derken, biri Cumhurbaşkanı oldu, biri ‘handedanı’ terk edip, kendi ‘hanedanı’nı kurdu.
Kavgalar, gürültüleri, karşılıklı seviyelerin düştüğü ifadeler boy boy süsledi gazete sayfalarını…
Gün geldi, biri ‘hanedanı’nı korurken, diğeri kendi ‘hanedanlığını’ da istediği başarıyı yakalamayınca, tekrardan beğenmediği ‘hanedanlığa’ geri döndü, baş kaldırışa geçti.
Şimdi 2 gündür onların kavgasını izliyoruz.
Biri ‘alkolik’ yakıştırması yapıyor biri, ‘bu ülke için tehlikelisin’ diyor.
Cumhurbaşkanı Eroğlu ile UBP Vekili Ertuğruloğlu’nun kavgası ne bitmek tükenmez kavgaymış meğer!..
Fikir, düşünce ve projelerden bahsedilmiyor, ‘aile ilişkileri’, ‘bilgi seviyeleri’ tartışılıyor.
Kavga adeta mahalle kavgasına dönüşüyor.
“Her diploma ıslatılmalı”
Rasıh Reşat, YDÜ İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Haberdar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Reşat’ın adı bir dönem sık sık Bayrak Radyo Televizyon Müdürlüğü için geçmişti.
Ancak, üniversite mezunu olmayan Reşat’ın BRTK Müdürlüğü mümkün olmamıştı. Kısa süre önce ise Reşat, Başbakan İrsen Küçük’ün basın danışmanlığına getirilmişti yanılmıyorsam.
Geçen akşam “Her diploma ıslatılmalı” diyen Reşat, bu mutluluğunu Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün basın danışmanı Burhan Canbaz ve Milli Eğitim Bakanı Mutlu Atasayan’ın basın danışmanı İrfan Batu ile paylaştı.
Sözlere kandınız, yanıldınız…
Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları isyan etti. Ancak Naimoğluları’nın haklı isyanını bir yana bırakırsak, neden her defasında Tarım Bakanı’nın verdiği sözlere kandıklarına ise şaşmak elde değil.
Birçok kez eylem kararı alan, ‘Memleketi yıkacağız’ diye eylem planları hazırlayan ülkemin çiftçisi ve hayvancısı, her nedense Tarım Bakanlığı’ndan aldığı sözlerle geri adım atıyor.
Dün Kıbrıs TV’de konuşan Naimoğluları, “Tarım Bakanı, İrsen Küçük ile köyleri geziyor, hayvancı da çiftçi de umurunda değil. Ben kendisiyle 2 aydır görüşmüyorum aynı mataraları duymaktan bıktık” diye isyan ediyorken, bunlar geldi aklıma...
Artık bitme noktasına gelen hayvancısı, çiftçisi artık ses çıkarmalı, yoksa eylem planları yapıp hayata geçirmemekle, sözlere kanmakla bu iş olmuyor.