1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Ne parası bu”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Ne parası bu”

A+A-

İngiltere'deki oğlum sevinçle paylaştı:
"Hükümet hesabımıza 400 sterlin yatırdı."

Yurttaş da değil!
Öğrenciliğini tamamladı, şimdi çalışıyor.
İşçi!

"Ne parası bu?"
"Enerji desteği..."

***

Elektriğin tarife fiyatı ile oynamak yerine destek programı uyguluyorlar.
Çünkü tarifeyi uluslararası borsalar belirliyor.

Hani bizim buralarda "seçim var" diyerek elektrik tarifelerini düzenlemeyen "Ulusal" hükümet, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu'nu batırdı ya…

Şimdi de misli misli ödüyoruz bedelini!
Böyle dönmüyor dünya!

***

Kıbrıs’ın kuzeyine dair genel bir kuraldır: "Seçim" varsa kimseleri üzmemek gerekir.
En büyük talanlar seçim zamanlarına denk getirilir, en önemli yalanlar bu dönemlerde söylenir.
O nedenle de ada yarısında hemen her yıl seçim vardır.

"Kapanın elinde kalır" seçim zamanları...
Kimin eli kimin cebinde pek hesabı tutulmaz...
İstihdamın, kredinin, üleşmemin, hatırın, kayırmacılığın ve yayılmacılığın ölçüsü olmaz.
Hatalar, ayıplar, kaçaklar, yolsuzlar affedilir.

***

Hayat kirle, pasla, küfle akıp gidiyor işte!

Güvencesiz ve asgari ücrete talimli özel sektör çalışanları yine gündemde değil…
Hükümet için “kamu görevlileri” dışında kalanların yaşamasına gerek yok!
Varsa da vergi, fon, harç, pul ödesinler diye…

O nedenle ülke kaynakları öyle “enerji destek ödeneği” ya da “işsizlik ödeneği” gibi yerlere harcanmıyor.
“Ne lüzum var.”

Çiftçiler tam da tarla sürecekken mazota zam geliyor örneğin!

Yine de daha çok vergi toplanması hedefleniyor…
Çünkü daha fazla müdür ödenmesi gerekiyor, çok daha fazla lüzumsuz ek mesai, ‘geçici’ adlı kalıcı istihdam, daha da… İllaki ki çok daha fazla izaz ikram, gezi, makam harcaması… Seçim kaybedenlere sözleşme, danışmanlık ve dolgun maaş pek tabii…

***

“Tam Gün Sağlık” yazıma beklediğimden fazla beğeni aldım.
Niye “beklediğimden fazla” diyorum, çünkü biliyorum, insanlar korkuyor, ürküyor, çekiniyor.
En temel haklarını bile talep edemiyor ahali!

Siyasetçilerden yine “çıt” yok elbette!
En azından ödediği “mesai saati” kadar hizmet istese ya, eğitime sağlığa fazladan harcanan parayla biraz daha karnı doyacak fakir fukaranın, gerçek yoksulun…

***

Her asgari ücret arttığında, asgari ücretlinin alım gücü azalıyor, hali vakti yerindeler tokluğun verdiği dinginlikle açlık sınırını bağırıyor, açlık sınırında yaşayanlar karnıyla konuşuyor, kamusal kaynaklar kamusal hizmete dönüşemiyor, uçurum büyüdükçe büyüyor, kirli para çoğalıyor, üretim güçleşiyor, talan büyüyor.
Balı tutan parmağını daha iyi yalayabilsin diye bu düzen korunuyor inadına…

 

Bu yazı toplam 1809 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar