1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Ne üreteceğiz? / Ürettiklerimizi kime satacağız?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Ne üreteceğiz? / Ürettiklerimizi kime satacağız?

A+A-

Hala ‘ne değişti’ diye soranlar var.

Ve hala ısrarla ne olduğunu anlamak istemeyenler…
‘Su’ konusu, malumunuz.
Fazla uzatmak istemem, yeterince konuştuk ama ‘ne değişti’den kasıt nedir hala açıklanmıyor.
Mesela İrsen Küçük’ün 2010’da attığı imzadan sonra durumun tamamen tersine döneceğini mi bekliyordu kimileri?
Ya da Türkiye’nin “Alın bu suyu ne isterseniz yapın, ben karışmam” demesini mi bekliyorduk?

                                                                   ***
Daha açık yazayım, 2010’da imzalanan çerçeve anlaşması bize suyun özel şirket tarafından işletileceğini deklere etmiyor muydu?
Peki bu zeminde değişecek olan, ya da değişen neydi?
Elbette çok doğru olmasa da su özel şirket ya da şirketler tarafından işletilecekti.
Ama önemli olan bir tekel yaratılmamasıydı.
Taslak metinlerde çok açık şekilde görebilirsiniz ki; Türkiye tarafından ilk önerilen BÜTÜN SU KAYNAKLARINDA SÖZ SAHİBİ bir özel işletmeydi…
Şimdi bu değişti!..
Belediyeler kendi öze kaynaklarımızdan kullanmaya devam edebilecek, yapılan anlaşma sadece TÜRKİYE’DEN GELEN SUYU KAPSAYACAK.
Böylelikle tekelin önüne geçilmiş oldu mu, oldu!..
Bundan sonra yapılması gereken kısır tartışmalar yerine bu suyun fiyatıyla ilgili sözleşme üzerinde çalışmak ve tarımsal yönünü ele almak…
Evlere verilecek su dışında biz bu suyla ne yapacağız?
Ne üreteceğiz?
Ürettiklerimizi kime satacağız?

Şimdi bunlara kafa yorma, bunlar üzerinde çalışma zamanıdır.
Yoksa hala fotoğrafın geneli yerine detaylarında kaybolma yönünü seçersek yerimizde sayacak ve yine çözümler için geç kalacağız.
                                                                   ***
Şimdi bu sorunun tam sırası: Biz bu suyla ne yapacağız, ne üreteceğiz, ürettiklerimizi kime satacağız?
Eğer bu sorulara cevap aramazsak, 5 yıl sonra meclis önünde “X ürün elimizde kaldı” diye eylem yapan yeni üretici profilleri ile karşılaşmak hayal değil, gerçek…
O zaman şimdi düşünme zamanı…

***

İçi boş muhalefet

Daha önce çok konuştuk, bu ülkede uzun süredir muhalefet boşluğu var.
Daha doğrusu 2013’ten beri muhalefet yok!..
DP yok denebilir, ne dediğini kimse anlamıyor, zaten dağılma sürecinde, günden güne eriyor.
TDP ne yapıyor izliyor musunuz?
Bir küçük çaba olsa da yürüten siyasetin içi, boş bence.
Çok sığ bir siyasetle yıllardır muhalefette yakalayamadığı ivmeyi “suyu” bahane ederek yakalamaya çalışıyor TDP…
Adı üstünde, “su” bu…
Zemin kaygan hani!..
Zemin kaygan olunca siyaset de kaygan olabiliyor, ne yazık
Önceleri Kudret Özersay’ın doldurmaya çalıştığı muhalefet boşluğunu TDP bu şekilde dolduramaz, artık bunu birilerinin anlaması gerekiyor.
Ortaya proje sunmadan “suyu peşkeş çektiniz” demekte yürümüyor siyaset.
Başka bir formül şart.
Zira bu yöntem çok sırıtıyor.
Benden söylemesi…

Bu iddia doğru mu?

Güzelyurt’a kurulacağı söylenen TC Nişantaşı Üniversitesi’nin yapılacağı arazi ile ilgili çok ciddi iddialar var.
En fazla dillendirilen üniversitenin binalarının inşa edileceği arazinin Eğitim Bakanı Dürüst’e veya ailesine ait olduğu…
Bir başka değişle söz konusu üniversiteye arazi satmış Eğitim Bakanı, iddialara göre…
Elbette böylesi bir bilgiyi doğrulamak yetkili makamlara düşer ama eğer gerçekse hoş değil.
Zira bir Eğitim Bakanı nasıl olur da kendi arazisini, izin verdiği bir üniversiteye satar?
Belki yasadışı bir durum yok ortada.
Ama iddia edildiği gibi bir satış işlemi etik mi sizce?
Bence değil.
Umarım doğru değildir ve umarım yalanır.
Göreceğiz.

Mesajı olan alsın

Belediyeler…
Çöp toplama dışındaki hizmetleri nasıl veriyor?
Özelden hizmet alarak.
Yanlış mıyım?
Mesela herhangi bir belediye asfalt döker mi?
Hayır, özel bir şirkete yaptırır, parasını öder, genelde de o ‘para’ TC finansmanı,  ya da AB kaynağı olur.
Mesela herhangi bir belediye kaldırım yapar mı?
Ya da kanalizasyon?
Su borusu?
Hayır, özel bir şirkete yaptırır, parasını öder, genelde de o ‘para’ TC finansmanı,  ya da AB kaynağı olur.
Hatta kimilerinde ilaçlama da, çöp toplama da özel şirketlere yaptırılır.
Bunları neden mi anlatıyorum.
Öylesine yani…
Hatırlatmaca…
Mesajı olan alsın diye.
Afaki… 


not defteri

CESARET TAKDİRE ŞAYAN!.. Eğitim Bakanı Kemal Dürüst’ün eğitim sendikalarını ziyaret etmesini değerli buluyorum. Bunca tantanadan sonra Dürüst’ün bu cesareti takdire şayan!.. Boşuna “yılın bakanı” seçilmedi adam, o ışığı veriyor, parlayan bir yıldız gibi (!)… Şaka bir yana umarım bu ziyaretler daha sık olur.

DAMAT KRİZİNE NE OLDU? Eski Polis Müdürü’nün damadını hatırladınız mı? Piyasayı yüklü miktarda dolandırdığı iddia edilmiş, ortalardan kaybolmuştu. Ne oldu o mesele? Bir soruşturma sonucu var mı? Çok merak ediyorum. Kesin kapatılmıştır mesele, kesin.

METEOROLOJİ: GÖK GÜRLEYECEK-MİŞ (!) Meteoroloji yine tutturamadı. Dün için “gök gürültülü sağanak yağışlı” dedi, sabahki hafif yağmur dışında hiçbir ‘gürleme’ olmadı.  Daha fazla yorum yapmayacağım, yorum sizin…

u KURAKLIK KAPIDA DEĞİL, İÇERİYE GİRDİ… Ekinlerde ciddi anlamda kuruma-sararma var. Belli ki kuraklık artık bu yılın bir gerçeği artık… Tarım Bakanlığı’nı ciddi bir sınav daha bekliyor. Zira tarlaların görüntüsü az çok mesajı iletiyor.

Bu yazı toplam 2194 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar