1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Ne yersiniz da susarsınız ya b’annem?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Ne yersiniz da susarsınız ya b’annem?

A+A-

Hiyerarşi nedir?
Vallahi nasıl açıklayayım, ne diyeyim bilemedim!
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne sordum:
“Aşama sırası” dedi!

-*-*-

Hah, aklıma geldi!
Gerçi Ersin Tatar bilmez ama yine de belirteyim!
Askerde hiyerarşi vardır!
Manga, manga komutanı!
Takım, takım çavuşu!
Takım komutanı!
Bölük komutanı!
Tabur komutanı!
Alay komutanı!

-*-*-

Manga bir sorun, bir mesele bildirecekse, genelde onbaşı ya da çavuş olan manga komutanı, durumu, takım çavuşuna; takım çavuşu, takım komutanına; takım komutanı, bölük komutanına falan… Gider!

-*-*-

Hiyerarşi önemlidir!
Aşama sırası!
Bu sıra aşılmaz!

-*-*-

Sivil hayatta da öyledir!
Amirdi, şefti, müdür muaviniydi, müdürdü, müsteşardı, bakandı falan…

-*-*-

Poliste aynıdır değil mi?

-*-*-

Hükümette de durum tam aynısıdır!
Müsteşar, bakan, başbakan…

-*-*-

Türkiye’de sistem farklı, en üstte Tayyip Erdoğan vardır…
Ama altta, siyaseten ne kadar torpilli olurlarsa olsunlar, vatandaşlar “aşama sırasını” aşamazlar!
Aşarlarsa, hiyerarşi bozulur!
Anarşi oluşur!

-*-*-

Askerliğimin son kısmını eski adı Galini olan Ömerli’de yaptım!
Galini köyü, Dillirga’nın en güzel köylerinden biriydi…
Ve Galini, 1930’lara kadar bir “Müslüman” köyüydü…
Tahsin Ertuğruloğlu mantığıyla “Türk” köyüydü…
Sonradan “Ortodoks Rum” olmuşlardı…

-*-*-

Vardır böyle köyler…
Ve bildiğim kadarıyla Galini ile en yakınındaki Varişa’da çok sayıda “Müslüman”, 1950’lerin başına kadar “Tam Ortodoks” olamamıştı…
50’lerde ip kopmuştu…
Bizim Yeşilırmak’tan ya da eski köyümüz olan Kurutepe’den bir büyüğümüz de Varişa’da 1950’lerin ikinci yarısında Rum olmuştu!

-*-*-

Neyse!
Hiyerarşi nere, Galini ya da Linobambagi toplumumuz nere!

-*-*-

Ömerli’de komutanken, bir sorun olduğu zaman, bu sorunu kime bildirirdim?
Elbette ki Yedidalga’daki bölük komutanıma.
O da, tabura, o da eskiden “alayımız” yoktu, doğrudan tugaya falan…

-*-*-

Etrafta, yakında, uzakta çok sayıda “Türkiyeli” birlik de vardı…
Bunlardan bir tanesinin alay komutanı beni evladı gibi severdi…
Çok iyi bir insan…
Şimdi, hiyerarşiyi aşıp, Türkiyeli albaya, bizim takımın sorunlarını ya da gururlarını aktarabilir miydim?

-*-*-

Şöyle sorayım…
Amerika, İsrail’e ciddi askeri ve mali destek veriyor…
Diyelim ki Amerika İsrail’de bir havaalanı yapılmasına çok yardımcı oldu…
Özel bir havaalanı…
Bu havaalanı ile ilgili bir açıklama yapılacaksa, ya ilgili şirket, ya da İsrail’in, o havaalanı ile ilgili bakanlığı, bakanı yapar!
Eğer Amerika’nın İsrail’deki Büyükelçisi yaparsa, buna diplomaside “mıçmışım İsrail devletine” denmez ama uygulama odur!
Telaviv’deki Amerikan Ambassador, İsrail devletin hiyerarşisinin üzerine mıçmıştır!

-*-*-

Ertesi gün de İsrail gazetelerinde manşet:
“… Büyükelçimiz, havaalanımızda sorunların çözülmek üzere olduğunu söyledi… Heşşşa yaşasın, şükran!” başlıkları!

-*-*-

Olmaz!
Efendiler, hanımefendiler!
Buna müsaade edilmez!
Eğer, Ercan Havaalanı’nın gidişatı, sorunları sıkıntıları, gerçekten göz kamaştırıcı güzelliği ve etkileyiciliği ile ilgili açıklama yapılacaksa, “hiyerarşi” vardır!
Ve bu hiyerarşide, “başbakan”ın yapması gerekeni, hatta “ulaştırma bakanının” yapması gereken, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi yaparsa, o büyükelçiye “vali” denmesinde, “sömürge devletinin temsilcisi” denmesinde bir sakınca yoktur!

-*-*-

Haaaa bizim devletin görevlileri, en başta da Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve bakanlar olmak üzere; hiç ses çıkarmazlarsa; Kıbrıslı’nın, iltifat olarak, ama pis bir şakayla sorduğu soru aklına gelir; “ne yersiniz da susarsınız ya b’annem?”

-*-*-

Bu nasıl bir egemen – eşit devlettir ey Ersin Tatar!
Bu nasıl bir hükümettir ey Ünal Üstel!

-*-*-

Tatar dediydi ya, “bizim eşit egemen devlet fikri Dünya’da çok destek bulmadı”…
Sonra da dediydi ki, “öyle demedim”…
Ama aslında söylediği tam da buydu…
Ey Tatar; Dünya görmüyor mu?
Herkes görüyor gerçeği!

-*-*-

TC Lefkoşa Büyükelçisi, bu yaptığını kesinlikle kasıtlı yapıyor!
Bizimkiler toptan gariban!
Dediğim gibi, susmalarının mutlaka bir sebebi olmalıdır!
Kimisinin derid makamdır, kimisinin derdi kim bilir!

-*-*-

Yazdıklarım yalansa, “bağı temizle” dediği yeğeninin, otları sökmek yerine, tüm bağı tarlaya sürmesi sonrası tepki veren Elyelinin dediği gibi; “yalandır de baaa amcam!”


Ayoolll çok gülerim vallahiiii!

Tayyip Erdoğan’ın, ülkesinin Avrupa birliği (AB) tam üyelik sürecine yeniden hız kazandıracağı doğrultusundaki sözleri ve bu esnada, “Annan Planı döneminde yaptık, yine yaparız” demiş olması; çözüm karşıtı tutucu ya da ulusalcı çevrelerde ciddi paniğe sebep oldu.

-*-*-

Endişeye kapıldılar…
Çünkü onlara göre, Türkiye yeniden AB yoluna girip hızlanırsa, bu birliğin üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni resmen tanımak zorunda kalacak!

-*-*-

Yine onlara göre, Türkiye, AB yolunda ilerlemek isterse, “KKTC’nin egemen eşit bir devlet olarak tanıtılması” projesi veya hedefi suya düşmüş olacak!

-*-*-

Türkiye özellikle Kıbrıs meselesi konusunda bir kez daha ikiye bölünmeye doğru gidiyor…
AB’ciler ve AB karşıtları!
Tıpkı bizdeki gibi, egemen eşit devletçiler ve federal çözüm yanlıları gibi!
Bir yanda tüm Dünya’nın kabul edebileceği mantıklı bir çözüm isteyenler, öte yanda mevcut düzenden nemalanan ve çözümün her çeşidine karşı çıkan rüşvetçi, hırsız, düzen yalakaları…

-*-*-

Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki tavrının netleşmesi çok önemli…
Akabinde ne mi olacak?
Erdoğan, 2000’lerin ilk yıllarına oranla, şu anda çok daha güçlü…
Mesela ister misiniz, Ersin Tatar’a Türkiye’ye giriş yasağı konsun?

-*-*-

Bülent Ersoy’a sormuşlar, “Ersin Tatar’a Türkiye’ye giriş yasağı koyarlar mı?”…
Şey demiş büyük sanatçı; ne demiş?
“Ayoolll çok gülerim vallahiii!” demiş ve çığlıklı kahkahasından patlatmış!


137209338-5103185146388109-5937694511052791810-n-kopyasi.jpg

Bu yazı toplam 2640 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar