“Neden herkes susuyor?”
Geçtiğimiz Cuma günü yaşanan cinayetin ardından ülkede yaşayan yabancılar konuştu
Ülkede yaşayan yabancı öğrenciler, geçtiğimiz Cuma günü 25 yaşındaki Walshak Augustine Ngok’un vahşice öldürülmesi hakkında konuştu, hem yerli halkın hem de polisin olayı yeterince umursamadığını savundu.
Öğrenciler, “ölen ve öldürülenin siyahi olduğu için gereken önemin verilmediğini” söyledi.
Dil sorununa ve ırkçılığa işaret eden öğrenciler, kendilerini güvende hissetmediklerinde veya bir şikayet için polise gidemediklerini, çünkü dikkate alınmadıklarını anlattı.
Öğrenciler, “Aynısı yerli birine olsa böyle olur muydu? Üniversiteler sessiz kalır mıydı? İnsan haklarını savunan Sivil Toplum Örgütleri susar mıydı? İnsanlar, sosyal medyada sesini çıkarmaz mıydı? Bu sorun nasıl çözülür diye hemen adım atılırdı, mağdurun ailesine ulaşılırdı, gerekli yardım yapılırdı, her şey daha hızlı gelişirdi. Şimdi nasılsa ‘birbirlerini öldürdüler’ dendi olay kapandı değil mi?” diye konuştu.
Dila ŞİMŞEK
Ülkede yaşayan yabancı öğrenciler, geçtiğimiz Cuma günü sabah saatlerinde öldürülen 25 yaşındaki Walshak Augustine Ngok hakkında konuştu, birçok soruna değindi. Yabacı uyruklu öğrenciler, öldürülen kişinin ve cinayeti işleyen kişilerin siyahi olduğu için, hem polis hem de insanlar tarafından yeterince önemsenmediğini savundu. Ülkede öğrenci olarak bulunan yabancı uyruklu öğrenciler, kimlik tespiti yapılmasının günler sürdüğünü, polisin konuda daha esnek davrandığını iddia etti. “Nasılsa ölen ve öldürülen biziz diye, kimse olayı kınamadı” şeklinde konuşan öğrenciler, ülkedeki Sivil Toplum Örgütlerinin veya yetkili makamların olayı kınamak için mesaj vermemesine, ‘Bu olayların önüne nasıl geçilir’ tartışmalarının yapılmamasına vurgu yaptı.
Yabancılar, “Bir kişi hunharca öldürüldü. Böylesine küçük bir ülkede herkes susuyor. Aynısı yerli birine yapılmış olsa, böyle bir sessizlik olacak mıydı?” şeklinde konuştu.
Öğrenciler, ülkedeki devlet kurumlarındaki servisin yeterli olmadığının altını çizerek, “Bizleri buraya güzel resimler ve vaatlerle gelmeye ikna ediyorlar ama geldiğimizde ırkçılık, ayrımcılık gibi birçok muameleyle karşılaşıyoruz. Kaçımız kendisini güvende hissetmediğinde polise sığınabiliyor? Kimse… Denemeye çalışsak bile etkili olacak mı, ciddiye alacaklar mı, ciddiye almayı bırakın, dilimizi anlayacaklar mı meçhul” diye açıklamada bulundu.
“Yerli birisi öldürülse yer yerinden oynayacakken, üzünç duyduklarını bildiren bir açıklama bile yapılmadı. Polis bizi ciddiye almıyor.”
“Ülkede yabancılar olarak, kendimizi tehdit altında hissettiğimizde bile, korunmak veya yardım istemek amacıyla sığınacağımız bir polisimiz yok.”
“Yerli halk, ölen bizden olunca, cinayete bile ses çıkarmıyor. Yer yerinden oynayacak bir olayken, ‘para meselesi cinayeti’ dendi kapandı konu”
“Ölen bizden olduğu sürece kimse detaylarını umursamıyor. Bizler burada, sığınacağımız, konuşabileceğimiz bir makam olmadan, bizi temsil eden bir kurum olmadan yaşıyoruz ve bu aslında yerliler için değil bizler için tehlike yaratıyor. Hiçbir devlet kurumu, bizlere gereken önemi vermiyor.”
Tinashe Magadu:
“Polisin bu konuda hassas davrandığını, olması gerektiği gibi arama yaptığını düşünmüyorum”
“Ben, öldürülen genç Walshak Augustine Ngok’un kaldığı sitede yaşıyorum. Olay günü bir şey görüp duymadım, zaten kendisini de tanımazdım. Bu içler acısı olayla, Kıbrıs’taki ‘yabancı sorunu’ da ortaya çıkmış oldu. Polisin bu konuda hassas davrandığını, olması gerektiği gibi arama yaptığını düşünmüyorum. Kimlik tespit edilmesi bile üç gün sürdü. ‘Ölen yabancı, öldüren yabancı’ denilip geçildi. Bu hunharca bir cinayet, bir linç, ne bunun hakkında konuşan yetkili birini duydum, ne bir Sivil Toplum Örgütü, ne insan hakları aktivistleri… Şikayetimiz olsa polise gidemiyoruz, çünkü bize de zanlı muamelesi yapıyorlar. Hastaneye gitsek derdimizi anlatamıyoruz. Bu ülkede, dil ve kültür ayrımı her geçen gün bizlerin burada kalmasını zorlaştırıyor. Kıbrıslı Türkler, cinayete nasılsa yabancı diyerek ses çıkarmıyor.”
Kudakwashe Machivenyika:
“Yerli birisi öldürülse yer yerinden oynayacakken, üzünç duyduklarını bildiren bir açıklama bile yapılmadı”
“Ben, öldürülen genç ile aynı sitede kalıyorum. Kendisini tanımıyorum, yaşananları da sonradan duydum. Böyle soğukkanlı bir cinayetin işlenmesi çok üzücü. Olayı öğrendiğimden beri, anlayabildiğim kadarı ile gündemi takip ettim. Bildiğim kadarıyla kimlik teşhisi bile üç günde yapıldı. Polisin yabancılara karşı tutumu ‘ne de olsa Türk değil’ şeklinde. Bu sebeple devlet daireleri, polis, hastane, aklınıza ne gelirse, olay yabancılarla ilgili olduğunda çok daha esnek davranıyorlar. Yerli birisi öldürülse yer yerinden oynayacakken, üzünç duyduklarını bildiren bir açıklama bile yapılmadı. Polis bizi ciddiye almıyor. Tanıdığım bir siyahi kadın arkadaşım, şiddet gördüğü gerekçesi ile polise gitmişti. Gereken ilgiyi göstermedikleri gibi, şikayetçi olduğu kişiyi tutuklamadılar bile. Bu sebeple, ülkede yabancılar olarak, kendimizi tehdit altında hissettiğimizde bile, korunmak veya yardım istemek amacıyla sığınacağımız bir polisimiz yok.”
Freddy Nalada:
“Nasılsa ölen ve öldürülen biziz diye, kimse olayı kınamadı”
“Ben, Ngok’u ismen bile olmasa da, yüz olarak tanırdım. Aynı sitede kaldığımız için, zaman zaman yolda kendisini görürdüm. Ama hiçbir iletişimimiz olmadı şimdiye kadar. Bu sebeple, olanları duyduğumda, az da olsa tanıdığım biri olduğu için daha çok üzüldüm. Polisin böylesine hassas ve dehşet verici bir olayda ne kadar hassasiyetli davrandığından emin değilim. Kimlik teşhisinin uzun sürmesi, hiçbir yetkiliden, makamı olan birinden ses çıkmaması… Nasılsa ölen ve öldürülen biziz diye, kimse olayı kınamadı, yadırgamadı, iki kelime bile etmedi. Polise gittiğimizde derdimizi anlatamıyoruz. Hastanede, okulda, devlet dairesinde, ev sahibine, restorana, kimse ile konuşamıyoruz. Kimse de bu durumu değiştirmek için çabalamıyor. Buraya ‘para’ olarak görüldüğümüz için kabul edildik ancak kimse güvenliği sağlamak adına bir girişimde bulunmadı. On iki yerli genç birleşip, bir genci linç ederek öldürse, böyle olur muydu? Üniversiteler sessiz kalır mıydı? İnsan haklarını savunan Sivil Toplum Örgütleri susar mıydı? İnsanlar, sosyal medyada sesini çıkarmaz mıydı? Bu sorun nasıl çözülür diye hemen adım atılırdı, mağdurun ailesine ulaşılırdı, gerekli yardım yapılırdı, her şey daha hızlı gelişirdi. Şimdi nasılsa ‘birbirlerini öldürdüler’ dendi olay kapandı değil mi?”
Nicholas Angale:
“İnsanlar ‘siyahi bir adamı siyahiler öldürmüş’ dedi ve sustu”
“Ben de, arkadaşım Freddy gibi, Ngok’u sadece sima olarak tanırdım. Aynı sitede kaldığımız için, sokakta birkaç kere görmüştüm. Ama arkadaş değildik. Bu yüzden, cinayeti duyduğumda çok üzüldüm. Hem insani olarak, hem de görmüşlüğüm olan birinin başına bu geldiği için. Ama, burada, siyahi olmayan insanların cinayete ‘insani’ olarak bile üzüldüğünü düşünmüyorum. Çünkü herkes sessiz, herkes suskun, kimse olayı kınamıyor, ülkedeki bu sorunu nasıl çözeriz diye önlem almıyor. Tek bir adım bile atılmadı. Kimlik teşhisi bile üç günden fazla sürdü. İnsanlar ‘siyahi bir adamı siyahiler öldürmüş’ dedi ve sustu, umursamadı. Aynısı buralı birinin başına gelse yer gök oynardı. Nasılsa ölen ‘bizden’ diye kimse önemsemiyor. Derdimizi anlatamıyoruz. Bir şikayetimiz olsa polise gidemiyoruz çünkü ciddiye almıyorlar, dil bilmiyorlar. Bazen çevredeki insanlar ses yapıyoruz şikayeti ile polisi arıyor, polis bizi ciddi ciddi alıp karakola götürüyor. Evet, belki bir parti vardı veya toplandık ve ses yapıldı. Yerliler de ses yapıyor. Pazar günleri kalabalık olup toplanıyorlar, sabahtan akşama gürültü yapıyorlar, nişan veya evlilik gibi kutlamalarını evde yapıyorlar. Bizim kültürümüzde de bu yok mesela. Biz kimseyi arayıp şikayet etmiyoruz. Zaten gerçekten sesten değil, bizden rahatsız oldukları için yapıyorlar bunu.”
Nathaniel Sholas:
“Yerli halk, ölen bizden olunca, cinayete bile ses çıkarmıyor”
“Bu dehşet verici cinayeti duyduğumda kanım dondu. Çok üzüldüm ve moralim çok bozuldu, kendime gelemedim. Kişiyi tanıdığımdan değil, bir insanın bu şekilde hayatını yitirmesine üzülmek için illa arkadaş olmama gerek yok, insan olmak yeterli. Bunu herkesin böyle düşündüğünü ise söyleyemeyeceğim. Yerli halk, ölen bizden olunca, cinayete bile ses çıkarmıyor. Ben mi kaçırdım bilmiyorum, ama günlerdir arkadaşlarımla tek konuştuğumuz konu bu ve kimsenin konu hakkında bir şey yaptığına veya en azından sadece üzüldüğünü dile getirdiğini bile görmedik. Düzenli olarak sosyal medyayı takip ediyorum, oradaki ilgili haberlere bakıyorum. Yer yerinden oynayacak bir olayken, ‘para meselesi cinayeti’ dendi kapandı konu”
Minenhle Teba:
“Cüzdanım çalınsa ve polise gidecek olsam, polis ne dediğimi anlamayacak”
“Polisin, cinayet soruşturmasını gereken şekilde idare ettiğine inanmıyorum. Bunun yanı sıra, insanların bu kadar sessiz olmasını da sağlıklı bulmuyorum. Özellikle bu gibi olaylarda, çok hassas yaklaşılması gerekirken, ‘potansiyel suçlu’ düşünceleri artıyor ne yazık ki. Bir kimlik tespiti bile üç günden fazla sürdü. Kimse çıkıp bir açıklama yapmadı. Kimse olayı kınamadı. Bu gibi şeyler çoğalmasın diye protesto yapılmadı, bunların hepsi, eğer öldürülen yerli olsa yapılırdı. Etnik ayrımcılığa her gün uğruyoruz. Bunun yanı sıra, dil bilmemenin getirdiği daha büyük bir sorun var. Kimse ile iletişim kuramıyoruz. Cüzdanım çalınsa ve polise gidecek olsam, polis ne dediğimi anlamayacak. Karnım ağrısa hastaneye gitsem, hemşire beni anlamayacak. Bizi rahatsız eden birini şikayet etsek, gereken önlem alınmayacak. ‘Başka ülkelerden bu öğrencileri para için getirelim, ama onlara bir ülkenin sunması gereken hizmeti vermeyelim’ öyle mi?”
Nyasha Zvidzai:
“Kaçımız kendisini güvende hissetmediğinde polise sığınabiliyor?”
“Cinayeti duyduğumda inanılmaz derecede üzüldüm. Çünkü bu dehşet verici bir ölüm şekli ve çok korkutucu. Düşünüyorum, herhangi bir ülkede, on iki kişi toplanıp bir kişiyi döverek öldürse, böyle bir sessizlik olur mu? Herkes susar mı? Kimsenin bir şey dediği, önlem almaya çalıştığı yok. Bizleri buraya güzel resimler ve vaatlerle gelmeye ikna ediyorlar ama geldiğimizde ırkçılık, ayrımcılık gibi birçok muameleyle karşılaşıyoruz. Kaçımız kendisini güvende hissetmediğinde polise sığınabiliyor? Kimse… Denemeye çalışsak bile etkili olacak mı, ciddiye alacaklar mı, ciddiye almayı bırakın, dilimizi anlayacaklar mı meçhul. Burada elçiliğimiz yok, devlet dairelerinde dil bilen birisi yok. Bir şikayetimizi derdimizi anlatamıyoruz. Anlatamadığımız için de ayrımcılığa uğruyoruz. Kimsenin umursamadığı bir durumdayız.”
Stanley Ehiremen Omoikeghan:
“Cinayet olayı ile ülkedeki birçok zaaf ortaya çıkmış oldu”
“Geçtiğimiz günlerde yaşanan cinayet olayı ile ülkedeki birçok zaaf ortaya çıkmış oldu. Olaya gereken ilgi gösterilmedi, bir temsilci çıkıp açıklama yapmadı, olayı kınamadı, ‘bunun nasıl önüne geçeriz’ tartışmaları yapılmadı. Ölen bizden olduğu sürece kimse detaylarını umursamıyor. Bizler burada, sığınacağımız, konuşabileceğimiz bir makam olmadan, bizi temsil eden bir kurum olmadan yaşıyoruz ve bu aslında yerliler için değil bizler için tehlike yaratıyor. Hiçbir devlet kurumu, bizlere gereken önemi vermiyor.”