1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Neden oy kullandım?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Neden oy kullandım?

A+A-

 

Dün öğle saatlerinde birkaç arkadaşla birlikte Lokmacı’dan yürüyerek Faneromeni Kilisesi’nin arkasındaki okula doğru yola çıktık.
Sınırda kimlik kontrolü yaparken ve yolda yürürken okulun yolunu bilmeyen birkaç kişi daha bize katıldı. Orada bekleyen başka Kıbrıslı Türkler de vardı.
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için oy vermeye doğru yürürken hepimiz bir çeşit ‘toto’ oynuyorduk.
O saate kadar gidip oy veremeyen çok sayıda Kıbrıslı Türk olduğunu biliyorduk.
Acaba biz oy kullanabilecek miydik?
Hangimiz oy verebilecek, hangimiz veremeyecekti?
Oy veremeyecek olanlara hangi gerekçeler söylenecekti?
**
Okulun kapısında ve içinde bekleyen Kıbrıslı Türklerin bir kısmı oy verebilmiş, bir kısmı verememişti.
Aynı aileden olup, aynı adreste ikamet ettiği halde eşi oy kullanırken kendisine “siz listede yoksunuz” denilenler vardı.
Oy verme işleminin yapıldığı sınıfa beraber girdiğimiz ekipten de yarısı oy verebildi, diğer yarısı veremedi.
Mesela önümdeki ve arkamdaki Kıbrıslı Türklere “Sizin adres Limasol ya da Baf” denilerek oy kullanıdırılmadı. Baf ya da Limasol’a gitseler oy verebilecekler miydi?
Buna yanıt veren olmadı.
Sandık görevlisi genç kız, kendi aksanında Türkçe olarak itirazlara yanıt vermeye çalışıyordu:
“Bu benim kabahat değil!..”
Kız haklıydı. Kabahat onun değildi. Aynı aksanda,
“Üzülme” dedim, “Senin kabahat değil, devletin kabahat!..”
Sıra bana geldi, bilgisayarda ismim çıktı. Önüme bir kağıt koydular, “İmzala” dediler. Baktım.
“Cumhuriyetin kontrol edemediği bölgede yaşadığım için burada oy kullanıyorum” gibi bir şeyler yazıyordu.
Fazla düşünmeden imzaladım. Sonra oy pusulasını alıp sandığa girdim. Oyumu verip çıktım.
Oy veremeyenler ne yapacağını bilemiyor, sandık görevlileri yol göstermiyor, bazı aday yakınları ya da duyarlı kişiler ‘itiraz’ yapmaları için oy veremeyenlere yardımcı olmaya çalışıyordu.
Benzeri manzaralar birçok sandıkta yaşanmıştı.
**
İşin özeti, Kıbrıslılar olarak AP seçimlerini de yüzümüze gözümüze bulaştırdık!
Ortaya çıkan manzaraya bakın: Koskoca Kıbrıs Cumhuriyeti bir seçimi bile doğru dürüst organize edemedi.
Kimin oy verme hakkına sahip olduğunu, kimin olmadığını belirleyemedi, bunu duyur(a)madı.
Sonuç itibarıyla ‘seçme’ hakkını kullanmak isteyen Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘statüko’su ile yüzleşmiş oldu!
Umalım ki tersi de olsun ve Kıbrıslı Rumlar da ortaya çıkan ‘Kıbrıs Cumhuriyeti statükosu’nun farkına varsınlar.
Çünkü dün yaşananlar Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumları bir kez daha karşı karşıya getirdi.
Bunun bir hesabı vardır ve bu hesap birilerinden sorulmalıdır.
**
Çarşambanın gelişi perşembeden belliydi. Dün bu sorunların yaşanması sürpriz olmadı.
Oy kullanabilen Kıbrıslı Türklerin oranı yüzde 5’i biel bulmadı. Belki gidenlerin tümü kullanabilse bu ortan yüzde 10’un biraz üzerine çıkabilecekti. Yani Kıbrıslı Türklerin AP seçimlerine ilgisi düşüktü.
Zira Kıbrıslı Türkler her ne kadar Kıbrıslı Türk adaylara destek olmak isteseler de, sonuçta AP’de temsiliyetin bir ‘başka bahar’a kalacağını biliyor, görüyordu.
‘Kıbrıslı Türkleri de idare etmek’ iddiasındaki Kıbrıs Cumhuriyeti makamları, benim de imza attığım o kağıtta “Her yeri kontrol edemiyorum” diyerek aslında önemli bir itirafta bulunuyordu.
“Kontrol edemediğin bölgedeki ikamet adresinin doğru olup olmadığını nereden bileceksin ki?” sorusu bile, Kıbrıslı Türklerin AP’de veya başka bir yerde temsiliyetinin yolunun bu olmadığını göstermeye yetiyor.
**
Uluslararası bir dergi için geçen aylarda kaleme aldığım bir yazının başlığını “Kıbrıs: Dünyanın en komik sorunu” diye koymuştum.
Dün yaşanan seçimlerde ortaya çıkan komik haller başlığı doğruluyor.
Absürd ötesi bir durum var bu adada ve taraflar ‘mış gibi’ yapmaya devam ettikleri sürece dünya alem karşısında rezil olmaya devam edeceğiz.
Seçime gittim, oyumu verdim, komediyi kendi gözlerimle gördüm, kulaklarımla işittim. Söyleyecek sözüm olsun diye...

Bu yazı toplam 2700 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar