Neden? Ve layık mıyız?
Güç zehirlenmesinin bu kadar yaşandığı başka bir yer var mı bilmiyorum.
Öyle bir güç zehirlenmesi ki makamda oturdukları geçici sürede uhdelerinde bulundurdukları olanakları gözleri dönmüşçesine kullanmaya ve başkalarına da rant kazandırma telaşına girmişler.
Ancak başkalarına rant kazandırma uğraşı içinde elbette ki kendileri de bir şeyler kazanıyordur diye düşünüyorum.
Yoksa devletin malını, arazisini, olanaklarını yani halkın malını başkalarına satmak, kiralamak, kullandırmak için bu kadar neden uğraşılsın ki!
***
Bakın Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’nde bir arazi Ekonomi Bakanlığı tarafından bir şirkete verilmiş, Tarım Bakanlığı arazi benim demiş, polis göndermiş, iki bakan Meclis kürsüsü de dahil birbirlerine girmişler.
Düşünün, Bakanlar Kurulu’nun iki üyesi polislik olmuşlar.
Başbakan’dan bir ses yok.
Bu konuda da atayanların bir şey yapmasını beklemiyorsa neden sessiz kalsın ki!
***
Öte yandan Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli bölge imar planının gecikmesi üzerine Bakanlık bahçesinde yaptığı çadır eyleminden sonra planın Birleşik Kurula götürülmesi kararı aldırıp eylemi sonlandırırken Başbakan Saner’in planla ilgili değişiklik yaptırıp Kurul’a götüreceği bilgisi veriliyor.
Yani bölgede peşkeşi artırmak için Plan’da değişiklikler yapıldığı iddiası var.
Burada da birilerine para kazandırmak, rant elde ettirmek için çalışmalar yapılıyor ama dediğimiz gibi birileri kazanırken bunun için çalışanlar da bir şeyler kazanıyordur herhalde… Yoksa boşuna niye yapılsın ki!
***
Atanmışlığın dayanılmaz hafifliğinde! işlerini yürüten azınlık hükümeti fotoğraf ödüllerinde boş zarf verirken Türkiye’deki yangınlardan sonra 17 milyon TL yardım diye TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a verdikleri zarfın da boş olduğu ortaya çıktı. Saner hükümeti şimdi sivil toplum örgütlerinden, odalardan, kurumlardan parayı tamamlamaya çalışıyor. Bunun sonunda ne kazandılar bilmiyorum ama bir şeyler vardır herhalde, yoksa neden boş zarf verilsin ki!
***
Dibelik Azınlık Atama Hükümet, atanmalarının gereği olan işlerin bir bölümü olan birilerini zengin etmek, kamunun malını peşkeş çekmekle uğraşırken öte yandan Türkiye sınırlarında ülkemiz insanı gözaltına alınmaya, sınır dışı edilmeye, sorgulanmaya devam ediyor.
Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir de İstanbul Havaalanı’nda gözaltına alındı. Kişmir, sınır dışı edilip Ada’ya döndüğünde; “Fotoğraflarım çekildi, parmak izim alındı. Terörist muamelesi gördüm” dedi.
Ali Bizden, Ahmet An’dan sonra üçüncü olarak Ali Kişmir de aynı muameleye maruz kaldı ama bizim efendilerden bir ses yok.
Atanmışların başı Ersin Tatar, Türkiye köylerini gezip, muhtarlarını kabul etme, KKTC’yi muhtarlar nezdinde kabul ettirme işlerine bakarken, atanmışların ikincisi Saner de peşkeş işlerini sürdürüyor, iki bakanı arasındaki polislik olma işiyle bile ilgilenemiyor.
Bir sorsanız hiç olmazsa;
Eyyyyy…
Pardon, siz eyyy çekemezsiniz ama hiç olmazsa ellerinizi önünüzde toplayıp “Efendim, acaba insanlarımızdan kimlerin isimleri var, neden Türkiye’ye sokulmuyorlar?” diye ya Süleyman abinize, ya da Fuat abinize sorsaydınız…
Vatandaş da bilirdi ona göre ya giderdi, ya gitmezdi.
Ama “deneme yanılma iyi bir şeydir” derseniz o başka!..
Bundan da ne kazancınız var bilmiyorum ama soru sormamakla, sessiz kalmakla da herhalde bir şey kazanıyorsunuzdur, yoksa neden böyle yapılsın ki!
***
Bu atanmışların idaresine layık değiliz gerçekten de… “Makamları alın, koltuğa oturun, istediklerimizi yapın, bizim yaptıklarımıza da sakın sesinizi çıkarmayın” denen bir ülkede artık ‘düzenli ziyaretten bile vatandaşlık’ dağıtılırken bu kadar zamandır neyin cezasını çekiyoruz ki!