1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Nedir devletin esprisi sahi?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Nedir devletin esprisi sahi?

A+A-

Bu uyduruk devlete hiç inanmadım ben; göstermelik çoğu, yalan, eğreti” demiştim ya!
Kimileri yine eski bir plağı döndürdü, “Hem inanmıyor hem de parasını istiyor.”
Devleti “şirket” sanıyorlar sanırım.
Kendilerini de “büyük hissedar.”
Tapınmacılara mahsus bir “kasa” mı devlet?
Kendi paramızı istiyoruz, başkasının değil...

*  *  *

Vergiydi, harçtı, puldu, fondu, primdi diye alırken sormuyorlar, “sahi siz bize inanıyor muydunuz acaba?
İki sene zorla askerlik yaptırırken umursamıyorlar.
İş “almaya” geldi mi fark etmiyor nedense.... Paylaşmaya geldiği zaman fal bakıyorlar: Sever, sevmez.

*  *  *

Nedir yani devlet dediğin?
Bir toprak parçası üzerinde, adaletle ve eşitlikle insanına hizmet etsin diye organize olmuş bir aygıt...
Toprak parçası” meselesini ayrıca konuşuruz.
O ayrı bir muamma çünkü...
Devlet” kendi inanmıyor, kurulduğu toprağa. Hem yurttaşına “al tepe tepe kullan” diyor, hem “komisyon” kuruyor, asıl sahibi gelsin de başvursun diye.

*  *  *

Tek kuruş vergi ödemeden, gece gündüz hınçla, nefretle, düşmanlıkla saldırdıkları Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarını hazmediyorlar tabii...
O helal, hoş (!)
İnanmak inanmamak sorgulanmıyor o zaman...

*  *  *

Nedir devletin esprisi sahi?
İnsana hürmettir, saygıdır, hizmettir.
Ürettiğiniz kaynakları, adil paylaşmaktır.
Sizin geleceğinize yatırım yapmaktır.
Ölçülebilir kriterlerdir, kurumsal bir ağdır, nesnel standartlardır.
Siz bunların olduğuna inanıyor musunuz?

*  *  *

Öyle “inanmak inanmamak” kısmını da abartmanın alemi yok.
Siz devleti yönetenlerin tavrına bakarsınız, herkese eşit mesafede mi? Sınıfsal ya da etnik, partili ya da akraba ayırımı var mı?
Size dünyada güzel bir “hayat” mı sunuyor, “azap” mı?
İnanmazsanız da inanmazsınız!
Devleti “patron” yerine koyarak, insanı onun “uşağı” sanan anlayışa göre ne yaman bir ayıptır bu!
Halbuki “devlet”in insan için olduğu gerçeğinden yola çıkarsanız, inanmak gibi sıradan bir eylemdir, inanmamak da...

*  *  *

Üç beş ay bir koltukta oturdu diye onlarca sene taş taş üzerine koymadan dünya parası maaş, kıyamet ikramiye alan bir “müşavir” mi devlet? Yoksa duvarındaki diplomalarına bakakalan bir işsizin hüznü mü? Evdeki bebeğe süt mü devlet, ganimet arsa üzerine havuzlu villa mı?
İnsan değil mi inşa eden devleti?
O zaman eleştiren de sorgulayan da niye insan olmasın ki?

*  *  *

“Özgürlük olduğunda devlet olmayacaktır” derken Lenin, belki de haklıydı...
Devletin aklı” yok çünkü...
Akıl insanın aklı!
Keşke insana inansalar devletten önce!
Hele biraz da adalete, eşitliğe, özgürlüğe inansalar...
Başka olacak...

 

 

Bu yazı toplam 2201 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar