Nereden nereye
Gençler vardı dün ofisimde, pırıl pırıl, heyecanlı, öğrenmeye, tartışmaya, sorgulamaya meraklı gençler. Alman barış çalışmaları bölümü Master öğrencileri. Kıbrıs ile ilgileniyorlar, Kıbrıs siyasetini biliyorlar, takip ediyorlar, yerinde incelemek için Kıbrıs’a geliyorlar. Geçmişi konuşuyoruz, geleceği konuşuyoruz. Federal Kıbrıs’ı konuşuyoruz, nedenini nasılını dinliyorlar.
Merak ediyor gençler, kim bu ilk Kıbrıslı Türk Avrupa Parlamentosu Üyesi, neler yapıyor, nasıl yapıyor. Kıbrıslı Türklerin Avrupa yurttaşı olduğunu anlatıyorum. Avrupa yurttaşı olarak sahip olduğumuz hakların aynı olduğunu, Almanya’da yaşasam onlarla eşit haklara sahip olacağımı ancak Kıbrıs’ta AB üyesi kendi ülkemde bu haklarımı ne adanın güneyinde ne de kuzeyinde kullanamadığımızı anlatıyorum, şaşkınlıkla dinliyorlar. Niyazi Kızılyürek’in tüm çabası diyorum bu haklar uğrunda.
Ana dilim Türkçe diyorum örneğin, anadilimde hizmet alamıyorum Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarından. Avrupa Birliği kurumlarında dostum Kostas sadece Yunanca ve İngilizce konuşarak çalışırken benim Fransızca da öğrenmem gerekti. Dil bazında ayrımcılık bu, AB’nin kendi yasalarına göre yasak üstelik!
Avrupa Birliği’nin hiçbir yasası Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulamada değil, Avrupa Yurttaşı olsam da, kuzeyde yaşadığım için Avrupa benim haklarımı diğer yurttaşlarının hakları gibi, korumuyor, savunmuyor, umursamıyor. Kıbrıs sorunu çözülene kadar AB müktesebatı askıda çünkü. Bin bir çeşit sorun, pürüz, engel yaratıyor bu durum. Herkesin ayrı bir sorunu var, tanınmayan diplomalar mı istersiniz, alınamayan sağlık hizmetleri, çiğnenen temek haklar mı?
Defa defa anlatıyoruz, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Yurttaşlığından doğan haklarını savunuyoruz, savunmaya davet ediyoruz, her ortamda, her fırsatta. İşimiz gücümüz bu bizim. Dinlemek anlamak isteyenler çıkıyor, sadece anlatmakla kalmıyoruz, toplumun çeşitli kesimlerini de dinleyin, onlar da anlatsın diyoruz, destek oluyoruz.
Yeni bir yol demiştim Kıbrıs’ı birleştirmek için, Kıbrıslı Türkleri Avrupa’ya, Avrupa’yı Kıbrıslı Türklere taşımak için, Niyazi Kızılyürek Avrupa Parlamentosu’na seçildiği zaman. Kıbrıs’taki çeşitli kurumlar, siyasiler, yapılar anlamasa da bunun değerini, hiç yokmuşuz gibi davransalar hatta engellemeye çalışsalar da sürekli, Avrupa Birliği anlamış. Tek kuzeyde ofisi olan Avrupa Parlamenterinden rica ediyor Avrupa Ekonomik ve Sosyal İşler Komitesi. Başkanımız toplantısını yapmak için ofisinizi kullanabilir mi?
Avrupa Ekonomik ve Sosyal İşler Komitesi Avrupa Birliği’nin bir kurumu. İşverenler, sendikalar, mesleki, ekonomik ve kültürel organizasyonlardan oluşuyor ve Avrupa Komisyonu’na, Avrupa Parlamentosu’na, Avrupa Birliği Konseyine danışmanlık yapıyor. Avrupa Birliği kurumlarının ‘sosyal ortakları’ ile diyalog kurmasının önemli bir parçası. Bu komitenin Başkanı Kıbrıs’a bir ziyaret düzenliyor ve Kıbrıslı Türk sosyal ortaklar ile bir araya gelmek istiyor. Bir adım daha atıyor, ben kuzeye geçeceğim orada görüşeceğim ortaklarım ile diyor. Hani derdimizi anlatmak istiyoruz ya, Avrupa’ya, sesimizi duysun istiyoruz, biçilmiş kaftan.
Tabii ki diyoruz, seve seve.
Ticaret Odası reddediyor Niyazi Kızılyürek’in ofisine gitmeyi. Yirmili yaşlarda gençlerin anladığı, alkış tuttuğu çabalarımızı yalan yanlış karalama kampanyasına başlıyor…
Güler misin, ağlar mısın?
Avrupa Komisyonu’nun tek ortağının Ticaret Odası olduğu Ali Erel günlerini hatırlayıp saçını, başını mı yolarsın?
İlk Avrupa Bilgi Merkezi’ni açan kurum Kıbrıs Türk Ticaret Odası. Brüksel’de halen tek olan Kıbrıslı Türk Sivil Toplum temsilciliği de Ticaret Odası’na ait. Şimdiki yöneticileri Avrupa Ekonomik ve Sosyal İşler Komitesi’nin ne olduğunu bilmiyor olsalar gerek, yoksa böyle önemli bir kurumun başkanı ile görüşmeyi ret etmezlerdi. Hatta, Ali Erel’in çabalarını ileriye götürmeye, kurumun üyesi olmaya çalışırlardı. Nerede? Okuduklarını da pek anlamıyor olacaklar ki, davetin Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek’ten gelmediğini dahi fark edememişler. Ne yazık!
Ticaret Odası nereden nereye gelmiş, güler misin, ağlar mısın, başını duvarlara mı toslarsın?