1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. NEREYE KADAR
Ünal Fındık

Ünal Fındık

NEREYE KADAR

A+A-

Kıbrıs’ın kuzeyinde her şey tıkandı. Siyaset tıkandı, ekonomi tıkandı, eğitim tıkandı, turizm öyle, sanayi zaten hep tıkalıydı, son olarak inşaat sektörü de tıkandı.

Peki bu ülke insanı ne yapacak?

Bu sorunun yanıtını kim verecek?

Hükümet mi, Cumhurbaşkanı mı, TC Elçiliği mi, Türkiye hükümeti mi, kim?

Çünkü bu ülkede hükümet var ama bu hükümet ülkeyi yalnız başına yönetmiyor. Ortakları çok. En başta da TC Elçiliği, TC Yardım Heyeti ve bunların bağlı olduğu TC hükümeti.

Türkiye, KKTC Bütçesi’ne her yıl bir miktar katkı yapıyor. Bu katkı savunma harcamaları, altyapı yatırımları ve az miktarda da doğrudan harcamalara yapılıyor.

Bunun garantisi de yoktur. TC, KKTC’de kurulan hükümeti beğenmediği ya da artık değiştirmek istediği, ya da herhangi bir kararı dayatmak istediği dönemde para akışı durur.

Bu kabul edilebilir bir anlayış değil elbette. Ama maalesef gerçektir. Kıbrıs Türkü bu gerçekle çok kez yüzleşti. Bugünlerde de durum farklı değil.

4’lü koalisyon hükümetinin kurulduğu 2018 yılı başından bu yana para akışı neredeyse durma noktasındadır.

Bunun temel nedeninin TC hükümetinin kurulan 4’lü koalisyonu beğenmediğinden değil elbette. Ama bu kaynak aktarımının önü açılmaz ve çeşitli gerekçelerle oyalanmaya devam ederse bu anlama gelecek diye düşünüyorum.

KKTC’de bütün ekonomik sektörlerde süren tıkanıklığın aşılması için bu kaynağın bir an önce ülkeye aktarılmasıdır. KKTC kendi kendine yeterli bir ülke olmadığı için Türkiye’den gelecek bu kaynağa şiddetle ihtiyaç vardır. Çünkü 1980’li yılların ortalarında başlayan bu bağımlılık ilişkisi KKTC’yi kendi kendine yetemeyecek duruma getirdi.

2000’li yılların başına kadar bu ülkeyi yöneten UBP aynı zamanda bu yapıyı yaratandır. Bugün ana muhalefet görevi yapan UBP’nin hükümete gelmek için söylediği tek şey “biz gelirsek Türkiye hemen parayı gönderecek”dir.

Ana muhalefet bir de ekonomik paketlere yaklaşımı öne çıkararak “içinde ne yazıldığına bakmayın, atın imzayı kapalım parayı da dağıtalım” demektedir.

Siyaset kurumu da bu nedenle tıkanmıştır. Fikir üreten, proje üreten, ürettiği projeleri halka anlatabilen ve KKTC’yi AB normlarına hazırlamaya çalışan kimse kalmadı.

Hükümet partileri günlük rutin işlerin peşinde sürüklenip gidiyor. Maaşları gününde ödemek hükümet için başarı sayılıyor. Maaşlar ödendikten sonra da süt paraları, kuraklık paraları, doğrudan gelir desteği, narenciye paraları vb. “Teşvikler” ödenmeye çalışılıyor.

Böylece ay sonu geliyor ve yine maaşlar gündeme geliyor. Her yıl Aralık ayında da 13.üncü maaşlar ödenecek mi, ödenemeyecek mi tartışmaları günler, hatta aylar öncesinden başlıyor.

Peki bu haliyle bu ülke nereye gidebilecek?

Sonuçta tıkanıklık bütün ülkeyi sardı. Bu cendereden nasıl çıkılabileceğini düşünen, üreten, tartışan yok. Varsa yoksa dedikodu. Varsa yoksa kim kiminle ne yaptı, kim kiminle ne görüştü, kim aday olacak, kim olmayacak.

Kısır bir döngüde dön babam dön.

Nereye kadar.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu olsun. Din, dil, ırk, renk ve cinsiyet ayrımının olmadığı bir dünya dileğiyle...

Bu yazı toplam 3033 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar