Nereye sürükleniyoruz?
Tam olarak kesin budur diyemiyorum ama “politikada sürükleniyoruz”…
Ya da popüler deyimi ile “siyaset kurumu tıkalı”…
Veya politikada en azından gündemi biz belirleyemiyoruz!
Sanırım en doğrusu bu!
Gündemi kaybettik!
En azından 2 yıldır.
***
Cumhurbaşkanlığı seçiminin açtığı yaralar ve eğreti kurulan bir hükümetle ilerliyor bu toplum…
Sosyal medya dırdırları dışında pek de bir tepki yok açıkçası.
Seçimin açtığı derin yaralar hâlâ kanarken önümüzde bir genel bir de yerel seçim beliriyor yavaş yavaş…
Tam olarak nerede miyiz şimdi?
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertesi günündeyiz.
Demokratik olarak tam da oradayız hâlâ.
Bir adım ileriye gidemedik, demokrasi kavgasında yerimizde sayıyoruz.
***
Şimdi hangi konuları tartışarak seçime yol alıyoruz farkında mısınız?
Elektrik Kurumu’nun yakıtları…
UBP’nin iktidar kavgaları…
“YDP” denen yapıyı yönetenlerin toplumu bölme gündemleri…
Bunlardan daha kötülerini seçimden önce de konuştuk?
Sonuç ne oldu?
Fiyasko!
“Seçime Türkiye müdahale etti” diyeceksiniz.
Evet etti!
Sadece müdahale ile mi oldu?
Bizim millet de gidip tıpış tıpış UBP’ye oy vermedi mi?
Her seçimde yaptığı gibi verdi!
Peki bunca çirkinliğe rağmen yine mi UBP kazanacak?
Üzerine yolsuzluk gündemleri oluşturulan, hatta rüşvet iddiaları ile muhalefetin bizzat gündem yaptığı dokunulmazlığı kaldırılan UBP lideri Özgürgün son seçimin de galibi değil mi?
***
Yine seçimde ‘yaratma gündemler’ ile süreci yönetecekler.
Birileri Türkiye’yi sevip sevmeme tartışmasını açacak, yine acıtıcı bir olay yaratıp gündemi tırmandıracaklar.
Ülkenin gerçek gündemlerinin konuşulmasını yine engelleyecekler.
Neden böyle oldu / ya da olacak?
En başında dediğim gibi, çünkü gündemi biz belirleyemiyoruz.
Birilerinin belirlediği gündemde sürüklenip gidiyoruz.
***
Elektik Kurumu’nun yakıtları, Külliye’nin mimarı, Adapass’taki yolsuzluk…
O gizli el kendi gündemini yaratmakla kalmıyor, sürdürmeyi de başarıyor ne yazık.
Bu yolla gündem de toplum da kontrol altında tutuluyor.
En fazla da toplumsal muhalefet.
Koca koca örgütlerin oluşturduğu sivil toplum ağı neden sessiz mesela?
Bir ara “sigorta prim destekleri” konusunda iş dünyasından gelen diklenme dışında örgütlü bir hareket neden yok?
Memnun muyuz tüm bu olanlardan?
Tam da sözünü ettiğim sorun bizi bu kilit noktaya getirdi ve durdurdu.
Gündem!
***
Kimi internet siteleri, çıkar ilişkileri ve ortada dolaşan gizli el her yanı kontrol altına aldı.
Öyle bir kontrol altına alınış ki bu farkında bile değiliz!
Medyadaki kirlenme de bu kötü gidişatın sonucudur.
Mesela çok sert muhalefet ettiğini sandığınız kimi “sosyal medya popüler gazetecilerinin” UBP kurultayına ilişkin ilişkiler ağını sorgulamanızı öneririm.
Kim kimden yana?
Kim neden bu kadar “kızgın” neden bu kadar “muhalif”?
Gündemi elinde tutan, kurultay oyunlarında cep dolduran bu tipçiklerin sosyal medya tantanaları, gizli ellerin gizli gündemleri derken günler de geçiyor.
***
Peki toplumsal muhalefetin tam anlamıyla gündem belirlediği krizleri ele aldığı günler ne zaman yakında mıdır?
Bilmiyorum!
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile katmerlenen süreçte bir tıkanma yaşıyoruz şimdi.
Harekete geçme, sokağı örgütleme, gündemi belirleme erkini geri almalıyız.
Son iki yılda yaşadıklarımızı tersine çevirmek için bir şeyler yapmayı yeniden tartışmalıyız.
Bir hareket, bir adım, bir hissa!
Ama ne?