1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Neruda’nın mezarı açılıyor...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Neruda’nın mezarı açılıyor...

A+A-

 

Şili'de 11 Eylül 1973'teki askeri darbeye karşı çıkan ve dünyanın en büyük şairlerinden sayılan Pablo Neruda'nın mezarı açılıyor.
Şili'deki solcular Neruda'nın öldürüldüğünü düşünüyor.
Mezar açıldığında elde edilebilecek sonuçlar 40 yıllık bir esrar perdesinin aralanmasına yol açabilir.
Neruda'nın naaşı üzerinde otopsi çalışması yapıldığında, bir ihtimal karından giren bir iğnenin izi ve dokularda kalmış olabilecek zehirli kimyasallara bakılacak.
Neruda, Türkiye'den Nazım Hikmet ile de tanışan, Moskova'da karşılaştıkları günlerdeki izlenimlerinden de hareketle şair için övgü dolu sözler sarf eden, ilerleyen yaşlardaki günleri Postacı adlı filme konu olan bir yazar, şair; filmde Neruda'ya canlandıran Philippe Noiret de 2006 yılında ölmüştü.

"Neruda'ya zehirli iğne yapıldı."
Neruda, 23 Eylül 1973'te öldüğünde Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olmasının üzerinden 2 yıl geçmişti.
Resmi açıklamalarda Neruda'nın prostat kanseri nedeniyle öldüğü söyleniyordu.
Ancak Nobel Ödüllü, dünya gezgini şairin son son asistanı Manuel Araya'nın söyledikleri bir başka iddiayı, büyük bir suçlamayı içeriyor: "Neruda'ya hastanede zehir içeren bir iğne yapıldı."
BBC'ye açıklama yapan Araya şöyle diyor: "23 Eylül'de... öğleden sonra... Neruda bizi hastaneden aradı ve hemen gelmemizi istedi. Hastaneye vardığımızda Neruda 'uyurken bir doktor mideme iğne yaptı' dedi."
Neruda o akşam Santa Maria Hastanesi'nde öldü.

"Pinochet istemiyordu"
Araya, 11 Eylül askeri darbesinin lideri Agusto Pinochet'inin "Neruda'nın ülkeden ayrılmasını istemediği için öldürüldüğünü" iddia ediyor.
Araya'ya göre, Neruda Meksika'ya kaçıp darbe yönetimine muhalefet oluşturmayı planlıyordu.
Adli tıp uzmanları şairin kemiklerinde prostat kanseri ve zehirlenme izleri olup olmadığını tespit etmeye çalışacak.
Yardımcı olmaları için Amerikalı, İspanyol ve Arjantinli uzmanlar da soruşturmaya dahil edildi.
(BBC – 8.4.2013)

***


Kıyımlar

Ne ki saklandı kan o zaman
altında köklerin, suyla yıkanıp yok ettiler
ve inkar ettiler kanı
(çok uzun zaman önceydi bu) ,
Güney'in yağmuru yıkayıp yok etti kanı topraktan
(çok çok uzağa götürdü kanı) ,
güherçile yedi bitirdi kanı bozkırda
ve halkın ölümü her zaman nasıl ise öyleydi:
sanki kimse ölmedi, hiçkimse,
sanki kayaydı düşen toprağa
ya da suydu düşen suya.

Taşla ezildikleri ya da yakıldıkları
Kuzey'den Güney'e dek
gömüldü ölüler karanlıkta
ya da yakıldı geceleyin göze çarpmadan,
bir çukurda yığıldı külleri
ya da atıldı dalgalara:
kimse bilmiyor nerede olduklarını şimdi,
yok onların mezarları, işkence edilmiş parmakları
ve kurşunlardan parçalanmış yürekleri
dağılmış dört bir yana
memleketin kökleri arasında:
Şilililerin gülüşü
bozkırın yiğit erkekleri,
sessizliğin kaptanları.
Kimse bilmiyor bu bedenleri
katillerin nereye gömdüğünü,
ama topraktan doğrulacaklar yeniden
ve dökülen kanın hesabını soracaklar
halkın diriliş gününde.

Bu cürüm bulvarın tam ortasında işlendi.

Ne bir çalı gizleyebildi ne de bozkırın kumu içebildi
halkın temiz kanını.

Kimse ört bas edemedi bu cürmü.

Bu cürüm bulvarın tam ortasında işlenmişti.

Pablo Neruda
Türkçeye çeviren: İsmail Aksoy
('La arena traicionada' / 'Canto General'den)
http://www.antoloji.com/kiyimlar-siiri/

Bu yazı toplam 1898 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar