Nesilden nesile emek
50 yaşındaki Şazi Demet Paşaoğlu, kendisine anneannesinden kalan mesleği, büyük bir mutlulukla yapıyor.
50 yaşındaki Şazi Demet Paşaoğlu, kendisine anneannesinden kalan mesleği, büyük bir mutlulukla yapıyor. “Zehra Aba’nın Yeri” restoranını, annesi ile birlikte işleten, tüm yemekleri kendisi yapan Paşaoğlu, anneannesinin bu mesleği 1960’lardan beri yaptığını anlatıyor…
Dila ŞİMŞEK
Elli yaşındaki Şazi Demet Paşaoğlu, annesi ile birlikte, kendilerine anneannesinden kalan meslek olan aşçılık ve restorancılığı yapıyor. Yirmi seneden fazladır bu işi yapan Paşaoğlu, ‘Zehra Aba’ ismi ile, kendisine annesinden, ona da kendi annesinden geçmiş olan aşçılığı sürdürüyor.
1960’dan beri…
Anneannesinin, 1960’lardan beri, çok iyi yaptığı yemekleri, çevresindeki insanlara satışa sunmasından, talep yoğun olunca bunu işletmeye dönüştürmesi ile nesilden nesle geçmiş… Lezzetli ev yemeklerine yoğun ilgiyle bu küçük işletme daha çok talep görünce, Paşaoğlu ve annesi de anneannesine yardım etmeye, mesleği erkenden öğrenmeye başlamış.
Şimdi ise, Zehra Aba’nın yerini Şazi Demet Paşaoğlu ve annesi işletiyor. Yemeklerini sevgi ve emekle yaptıklarını dile getiren Paşaoğlu, “Çocuklarıma yedirmeyeceğim bir yemeği kimseye servis etmem. İçim rahat etmez” diyor.
“Ben sadece lahmacun yapardım, diğer yemekleri müşteri talep etti”
Paşaoğlu, ilk başlarda belli başlı birkaç yemeği ve lahmacun yaptıklarını söyleyerek, “Çocuklarıma burada yemek pişiriyordum. Müşteriler görünce, onlar da rica etti. Ben de ikram ettim. Böyle böyle, insanlar beğendikçe o yemekleri de yapmaya başladık. Şimdi ise her şeyi yapıyoruz” diyor.
“Ev yemeği çok emek istiyor”
Güne sabah 5’te başlayan Paşaoğlu, 6’da dükkanına gelerek, işlere koyuluyor. “Yemekleri annem ve ben yapıyoruz. Çalışanımız yok. Alışveriş, bulaşık, temizlik… Her şeyi yapıyoruz. Öğlen saat 12’de yemeklerin hazır olması gerekiyor. Bu sebeple güne çok erken başlıyorum” diye anlatıyor.
Ev yemeklerinin düşünüldüğünden çok emek istediğini belirten Paşaoğlu, “Ev yemeği yapmak hiç de kolay değil. Örneğin kebap olsa, buzluktan eti çıkarıp servis edeceğimizde hazırlarız. Ama dolma, patlıcan gibi yemekler çok emek istiyor… Saatlerimizi buna harcıyoruz ve bundan keyif duyuyoruz” şeklinde konuşuyor.
“Sevdiğim mesleği yaptığım için çok mutlu ve şanslıyım”
Paşaoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ben işimi çok severek yapıyorum. Bazen insanlar geliyor, hayatında patlıcan, kabak yemeyen çocuklar burada yiyip beğenince aileleri şok oluyor. İnsanlara yemek ile sevgiyi aşılamak çok güzel bir duygu. Sevdiğim mesleği yaptığım için çok mutlu ve şanslıyım”