1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. “Nessun Dorma”
“Nessun Dorma”

“Nessun Dorma”

İnsan denilen varlık olarak kim olduğumuzu, ne olduğumuzu, nereden nerelere geldiğimizi sorgulamaya hiç durmaksızın devam etmemiz gerektiğini hatırlamamız gereken zamanlardan geçiyoruz yine.

A+A-

Hakan Karahasan
[email protected]

İnsan denilen varlık olarak kim olduğumuzu, ne olduğumuzu, nereden nerelere geldiğimizi sorgulamaya hiç durmaksızın devam etmemiz gerektiğini hatırlamamız gereken zamanlardan geçiyoruz yine.

Gecenin karanlığı, gündüzün aydınlığı, pek fark etmiyor. Uzun bir süredir, hayatlarımızın nasıl olduğunun dahi anlayamadan (sanki öncesinde çok anlamışız, bunun da hayatlarımıza olumlu dokunuşları olmuş!) metafor olarak karanlık hakimiyetini gün geçtikçe artırıyor. J. R. R. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi serisinde Sauron’un, Saruman önderliğinde karanlığın adım adım Orta Dünya’yı ele geçirmek için yaptıplarına benzer bir durumu yaşadığımızı iddia etmek ne kadar fantastik kalıyor, tartışılır. 20. yüzyıl, Eric Hobsbawm’ın belirttiği gibi aşırılıklar, tuhaflıklar çağı oldu olmasına da, 21. yüzyılın geri kalır bir tarafı olmadığını yüzyılın ilk çeyreğinde fazlasıyla tecrübe etmekteyiz. “Zor zamanlar,” “dar zamanlar” derken insanlığın, aydınlanma döneminden bu yana tartışmakta olduğumuz ideallerin (özgürlük, bireysellik, ilerleme vs.) ne kadarını başarmak için uğraştık, nerelerden nerelere geldik?

Belli bir dönem iyiyle kötünün, doğruyla yanlışın nasıl içi içe olduğunu, keskin ayırımlar yapmanın yapılan analizler açısından yetersiz kalabileceğini tartıştık, tartışmaya devam ediyoruz, etmek de gerekiyor. Öte yandan, mantığın en önemli ilkelerinden “üçüncü halin imkânsızlığı” gibi hayatta bazen öyle anlar yaşıyoruz ki, bir taraf olmak dışında seçeneğimiz kalmıyor.

İşte o anlardan geçiyoruz. İnsan denilen varlık olarak kim olduğumuzu, ne olduğumuzu, nereden nerelere geldiğimizi sorgulamaya hiç durmaksızın devam etmemiz gerektiğini hatırlamamız gereken zamanlardan. Hatırlamakla da kalmayıp, ‘bir kabûs olan geçmişin ağırlığı altında ezilmek’ yerine, ‘daha iyiyi herkes için nasıl yapabiliriz’e yönelmek konusunda hepimizin ahlâki sorumluluğu olduğunu anlayarak, harekete geçmemiz gerekiyor.

3 Tenor (özellikle Luciano Pavorotti) sayesinde popüler kültürün de bir parçası olan Puccini’nin “Nessun Dorma” adlı aryasının sonundaki sözler, sanki de karanlığın gün geçtikçe ağırlaştığı dünyada bize umut etmemiz gerektiğini, çabalamanın devamının önemini vurguluyor:

“Kaybol ey gece!

Batın yıldızlar!

Batın yıldızlar!

Gün doğarken kazanacağım!

Kazanacağım!

Kazanacağım!”


Not

Pavarotti’den “Nessun Dorma” yorumu dinlemek için, https://www.youtube.com/watch?v=cWc7vYjgnTs.

Bu haber toplam 2846 defa okunmuştur
Gaile 505. Sayısı

Gaile 505. Sayısı