Netanyahu Türkiye’ye dört atom bombası atsa bu kadar zarar veremezdi!
Che Guevara’ya, devrimden sonra Küba Merkez Bankası Başkanı yapılması nedeniyle Amerikalı bir gazeteci sormuş: “Ekonomist misiniz?”
Comandante Guevara ani ve seri bir şekilde yanıtlamış, “Komünistim”…
-*-*-
Ekonomide çok hava kesmek gibi olmasın, kabak doğramaya da gerek yok ama “ideolojik tutarlılık” çok önemlidir…
-*-*-
Amerikalı gazeteci, aklı sıra Che Guevara’yı ekonomist olmadığı için aşağılayacaktı ama çok zeki olduğu bilinen Arjantinli efsane devrimcinin cevabı açıktı; “komünistim…”
-*-*-
Komünist ideolojinin elbette “ekonomik anlamda net bir duruşu” söz konusudur…
Ve Che Guevara da bu duruştan emindir…
-*-*-
Günümüz vahşi kapitalist para ilişkileri çerçevesinde, Türkiye’nin özellikle geçtiğimiz hafta gündeme gelen siyasi göz altılarla birlikte çok ciddi güven yitirdiği açıktır…
-*-*-
Bir çok uzmana göre, uluslararası piyasalarda sorun yaşayan ulusal ekonomilerin “güvenilir” olması çok önemlidir…
-*-*-
Güven, çok ağır kazanılan ama çok çabuk yitirilebilen bir “pozisyon”dur!
Ve Türkiye ekonomisi ya da finans yönetimi açısından ideolojik anlamı başta olmak üzere, ciddi anlamda sıkıntı yaşamaktadır!
-*-*-
Alın size uluslararası finans uzmanlarının bazı görüşlerinden derlediğim tek cümlelik bir saptama: “… İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve O’nunla birlikte tutuklananlara getirilen suçlamalar yüzde yüz “haklı” dahi olsa, Türkiye’ye çok ama çok ciddi zarar verecek…”
-*-*-
Efendim, “ülke ekonomisi zarar görse de çok haklı bir davadan vazgeçmeyiz” mi diyorsunuz?
Siz bilirsiniz!
Belli ki vazgeçmiyorsunuz ve vazgeçmediğiniz için ülkenizin başına gelecek olanlardan da korkmuyorsunuz, çekinmiyorsunuz!
-*-*-
Uluslararası ekonomik değerlendirme kurum ya da kuruluşlarına ve tabii ki ekonomi yazarlarının bir çoğuna göre, Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi politikaları “alışılmışın dışında” veya “kapitalizmin temel kuralları çerçevesinde” kabul edilemez – desteklenemez – güvenilemez durumdadır…
-*-*-
Ve şu açık bir gerçektir ki, TC Cumhurbaşkanı’nın bir numaralı siyasi rakibinin polis baskını ile göz altına alınmış olması, Türkiye’nin son iki – üç yılda kazanmak için büyük çaba harcadığı “güveni”, bir iki saatte yerle bir etmiştir…
-*-*-
Türk Lirası, 2023 seçimlerinden sonra para politikalarında ana akım (kapitalist) görüşlere geri döndüğünden beri iyileşiyordu.
Örneğin ünlü İngiliz gazetesi Financial Times’daki bir yoruma göre, “Son iki yılda GSYİH genişliyordu ve resmi enflasyon oranı yüzde 85'in üzerindeki zirvesinden geriye dönmeye başlamıştı…”
-*-*-
Yine FT kısa adlı bu gazeteye göre, “… Göreceli istikrar, Türkiye’nin uzun vadeli potansiyeli hakkında düşünmeyi de kolaylaştırıyordu…”
-*-*-
Piyasaya yabancı yatırımcının güveni artmaktaydı… Kürt sorununda atılan adım, Kıbrıs’ta atılması muhtemel çözüm adımları gündemdeydi…
-*-*-
Türkiye’nin Ukrayna ve Suriye’deki çatışmaları çözme arayışındaki etkili rolleri de güven artırıcıydı…
-*-*-
Avrupa’nın savunması ya da güvenliği konusundaki gelişmelerde Türkiye için biçilen önemli rol da güven artırıcı gelişmelerin başındaydı ki; İmamoğlu olayı ile sanki birileri, bu olumlu gidişi bir anda ters çevirdi!
-*-*-
Türk Lirası ani bir şekilde ve normalin üzerinde değer yitirdi… Değer yitiren Türk Lirası’nın enflasyonu kontrol altına alma çabalarını engelleyeceği de apaçıktı…
-*-*-
Yani, ne kadar hukuki haklılık gerekçesi sıralasanız da, uluslararası piyasalardaki algı İmamoğlu’na karşı yapılanın “hukukla” değil “siyasi ihtirasla” yapıldığı yönündeydi… Ve bu algıyı propaganda ile içte değiştirebilirdiniz ama dışta değiştirmek imkansızdı…
-*-*-
İmamoğlu’na karşı yapılanlar, Türkiye’ye aynı anda dört nükleer bomba atmaktan daha etkilidir…
“En azılı Türkiye düşmanı bile bunu yapamazdı” dersem, abartmış olmam! (Burada paranoyamı da affedin ama sanki birileri bu büyük yanlışı, bilerek ve isteyerek yapmıştır diye düşünmeden edemiyorum… Dış mihraklar canım…)
-*-*-
Türkiye’nin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, yabancı yatırımcılara hükümetleri ile ilgili güven vermek için yoğun çaba harcadığı anda, tüm çabalar boşa gitmiş olacaktı… Ve oldu!
-*-*-
Çeşitli uluslararası haber ajansları, “Türkiye iflas etti” şeklinde anlayabileceğimiz yorumlar yapmaya başladı…
-*-*-
Bu saatten sonra İmamoğlu serbest de kalsa, erken başkanlık seçimi de yapılsa, Erdoğan bu seçimi kaybetse de; Türkiye ekonomisinin güven açısından toparlaması çok uzun zaman alacak…
-*-*-
Yine “bu saatten sonra”, Erdoğan’ın, dün de yazdığımız gibi, “tamam, ben yokum, buyurun” demesi kısa dönemde asla işe yaramayacak…
-*-*-
Haaa anladığım şudur, Erdoğan kesinlikle devam edecek…
Dünya’ya meydan okumaları artıracak…
Haliyle sokaklardaki protestolar da artacak!
Erdoğan rejimi şiddetle protestoları bastırmanın dozajını yükseltecek!
Kürt sorunu, Kıbrıs meselesi gibi Türkiye’nin daha parlak geleceği için ciddi değeri olan ve “olumlu sonuçlar yaratması mutlak” adımlar da geriye çekilecek!
-*-*-
Şöyle de diyebiliriz: İsrail Başbakanı ve Türkiye düşmanı Benyamin Netanyahu, bu ülkeye dört atom bombası atsa, bu büyüklükte zarar veremezdi…
-*-*-
Veya şu şekilde açıklayalım; Allah göstermesin ama İstanbul’da deprem oldu; tek bir insan ölmedi ancak tarihi saraylar, camiler ve tüm konutlar, köprüler yıkıldı!
Para yok, yemek yok, iş yok, okul yok…
Hiçbir şey yok!
Dua var bir tek!
-*-*-
Abarttım mı?
-*-*-
Hayırlı pazarlar dilerim…