New York, Long Island, Kıbrıs adasının uzun sorununu çözer mi?
Kıbrıs’ın Türk ve Rum liderleri, ekipleri ile New York’a, oradan da Long Island’a taşınıyor; BM Genel Sekreteri ve ekibi ile Kıbrıs sorununu çözmek için yürüttükleri görüşmelerde vardıkları aşamayı birlikte değerlendirecekler ve bundan s
Kıbrıs’ın Türk ve Rum liderleri, ekipleri ile New York’a, oradan da Long Island’a taşınıyor; BM Genel Sekreteri ve ekibi ile Kıbrıs sorununu çözmek için yürüttükleri görüşmelerde vardıkları aşamayı birlikte değerlendirecekler ve bundan sonrasına dair senaryoları konuşacaklar. Long Island, Kıbrıs adasının uzun süren sorununu çözüleceği bir ada olur mu?
Liderler, oraya, bunca zaman yaptıkları görüşmelerde kayda değer ve övünecekleri bir ilerleme sağlayarak gitmiyor. Liderler, tabir caizse havanda su dövmekten yoruldu; o kadar kaptırdılar ki kendilerini bu duruma, halklarının bunun farkında olduğunu da fark etmediler…
Ancak bunda garipsenecek bir durum yok, ikisi de 2004 referandumunun “Hayır”cısı, barışın hayrına görüşme yapmaları olası değildi… Mecburiyetten masada oturup, birbirlerini meşgul ettiler, “yapayım da olmasın” tavrı ile zamanı geçirdiler…
Şimdi ne olacak?!. New York, Long Island görüşmelerinden iyimser bir beklenti için hiçbir veri tabanı yok, kötü senaryolar için ise oldukça fazlası var…
Hristofiyas cephesinden bakıldığında, Talat’la başladığı görüşme sürecini korkularıyla sürdürdü, kaçak güreşti ve “beni taşlarlar” evhamına yenik düşerek birçok açılımı boğdu. Bunu yaparken de “zarar” diye bir endişesi yoktu, nasıl olsa “Kıbrıs Cumhuriyeti” bir şekilde devam ediyor, kendisi de Cumhurbaşkanı, hem AB’ye dönem başkanı bile olabilecek… O’nun için aslında çözüm, ya muhaliflerinin, yani kilise, DİKO, EDEK gibi partilerin istediği gibi olacak ya da olmayacaktı; kendisi ve AKEL, bu süreçte, 2004 referandum sürecinde olduğu gibi, bu unsurların peşinde ve edilgen kalmış… Şimdi bir de Mari felaketi var, adanın etrafında zengin hidrokarbon yatakları bile Mari felaketini bastıramadı, hâlâ daha istifa etsin ve hesap versin diye bastırıyorlar… Dolayısıyla görüşme masasında liderlik niteliği ve yeteneği zayıf bir Kıbrıslı Rum lider, görüşme masasından kalkınca, bir daha seçilemeyecek, istifası istenen bir “Cumhurbaşkanı” bileşkesi, Kıbrıs sorununa çözümü tetiklemez…
Eroğlu cephesinden bakıldığında, ilk tercihi Kıbrıs adasında statükonun devamı, ikinci tercihi de iki devletli çözüm olan bir politikacı olarak, federal ve birleşik Kıbrıs’ı yaratacak bir çözüm ve barış yapmak onun için kabus, süreç de işkence… Ama Kıbrıslı Türklerin çoğunluğu çözüm ve barış istiyormuş?!. O, Kıbrıslı Türkleri hiç umursamadı ve statükonun devamı için gün geldi, KKTC Meclis binası üzerine Yunan bayrağı diken resimler üretti… Dolayısıyla, görüşme masasında farklı bir vizyon ve misyon sahibi olan Kıbrıslı Türk lider, görüşme masasından kalkınca, banka hesaplarında şeffaflığı istenen, ekonomik yıkımdan da sorumlu bilinen bir “Cumhurbaşkanı” bileşkesi, Kıbrıs sorununa çözümü tetiklemez…
Yunanistan tarafından bakılacak olursa derdi başından aşkın; mali borcu Kıbrıs adasını defalarca satın alır… Türkiye ise mevcut durumdan şikayetçi değil, istediği gibi bir çözümden de şikayetçi olmayacak!... Çözülse de hoş, çözülmese de… Hele şimdi bir de emir eri gibi Kıbrıs Türk hükümeti var, yanacak başka dertleri, uğraşacak başka büyük işleri var…
Bu konjonktürde iki lider de New York’ta BM Genel Sekreteri’nin önüne çıkacak… İkisi de bir sürü rapor, çalışma, doküman ve göstermelik öneri koyacak, bin bir dereden su getirip başarısızlık için mazeret üretecek ve birbirini suçlayacak… Hristofiyas, gaz bulmuş mağrubi gibi bir de yeridir değildir Türkiye’yi suçlayacak, AB ile tehdit edecek, Güvenlik Konseyi’ndeki Truva atları ile baskın çıkmaya çalışacak, süreci kilitleyecek… Eroğlu da bunları kendi vizyonu için fırsat, misyonu için kolaylaştırıcı olarak görecek, içinden “devam et Hristofiyas’ım, devam et de statüko betonlaşsın” diyerek beylik beyanatlarla durumu idare edecek. Long Island, Kıbrıs adasının liderlerinin uzatmalarına sahne olacak…
Kör düğümü kim çözer?... BM… Eğer Genel Sekreter New York’ta tam bir ev sahipliği yaparsa, iki misafirini Kıbrıs’a elleri boş göndermez… İkisine de paketlerini verir, “halkınızla paylaşın” der. Yok eğer Genel Sekreter de “bu iki misafirden usandım artık, gitsinler…” derse, çözüm için ciddi görüşmeler ötelenir. 2013’te Güney’de seçim, 2015’de Kuzey’de seçim, iki yeni lider ve 2016’da yeni ve ciddi bir süreç…
Ne yapmalı?... Kıbrıslı Rumlar, yaklaşan seçim heyecanında, gazdan da ser-hoş vaziyette… İş gene Kıbrıs sorununun çilelisi Kıbrıslı Türklere kalmış… Eylem zamanı aslında ama eylemi organize edecek unsurlar da ‘erken seçim olasılığı’ heyecanında, ekonomik sorunlar için de ser-boş vaziyette…
Çözüm?... Çalışanın ve çalıştıranın ve her türlüsünden mesleklerin ve sosyal grupların Sivil Toplum Örgütleri, bu aşamada çözüm ve barış hedefine kilitlenerek ve bu hedefin siyasi partileri ile bir çatı altına birlikte kilitlenerek BM’ye enerji vermeli, misyon yüklemeli… Çözüm, Kıbrıslı Türklerin eylemlerinden destek alacak BM’nin marifetiyle olabilecek…