1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. New York New York
Sami Özuslu

Sami Özuslu

New York New York

A+A-

‘Köyden indim şehere’ lafına uygun bir durumdu benimkisi…
(Tedavi amaçlı kısa bir Londra ziyareti hariç) 32 yaşına kadar Türkiye dışında dünyayı görmemiş
Yıl 2000… Aylardan Ağustos… Yaz yavaş yavaş yerini hazana bırakmaya hazırlanırken ıslanmıştım New York yağmurlarıyla…
Gökdelenler arasında yürürken bastıran sağanak, kurak bir iklimden gelen bir Kıbrıslı için beklenilir, tahmin edilebilir bir vaziyet değildi.
Bir haftası farklı kentlerde olmak üzere toplam altı hafta süren New York ağırlıklı birinci ABD ziyaretimde kulağımda en çok Frank Sinatra’nın o meşhur şarkısının sözleri kalmıştı.
“New York New York…”
Malta’dan Pierre ve Peru’dan Alvaro ile beraber upuzun caddelerde yürürken bazen kısık sesle, bazen bağırarak söyler dururduk bu şarkıyı…
Pierre ile hiç kopmadık sonra… Hala haberleşiyor, zaman zaman buluşuyoruz da…
Ama Alvaro bizden koptu ne yazık ki… Ülkesi Peru’da bir kazada öldüğünü uzun süre sonra Pierre’den öğrendiğimde yıkılmıştım.
Kısa sürede çok yakın dost olmuştuk, iki gazeteciden çok öteye…
New York adı içime bir damla gözyaşıdır artık hep…

*  *  *

Tam 17 sene önce, bizim uluslararası gazeteci ekibi New York’tayken Kıbrıslı liderler de oradaydı. Eylül 2000’de BM Genel Kurulu ‘milenyum’ toplantısı için toplanmış, dönemin liderleri Denktaş ile Klerides de genel Sekreter Annan tarafından New York’a davet edilmişti. Grup içindeki tek Kıbrıslı gazeteci bendim ve o günlerde grubun birçok çalışmasına, etkinliğine, eğlencesine gitmek yerine haber ve röportaj peşinde koşmayı tercih ediyordum.

Denktaş’la beraber parti başkanları da davetliydi ama sanırım sadece CTP lideri Talat gelmişti. Ayrıca Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu da oradaydı.

Denktaş’la kaldığı UN Plaza Otel’in ‘kral dairesi’nde röportaj yapmıştım. Müzakereler krizdeydi ve ‘doğrudan’ görüşmeleri geçtim, ‘dolaylı’ müzakere dahi yapmıyorlardı. Röportajın bir kısmı bu konudaydı. Diğer kısmı ise, o dönemde tavan yapan Denktaş-Eroğlu sürtüşmesine ilişkindi.

Gerek Denktaş’la yaptığım röportaj, gerekse yaşanan gelişmelere ilişkin New York’tan SİM FM’e geçtiğim haberler yazılı basın tarafından da geniş biçimde kullanılıyordu.

‘Köyden şehere inmiş’ genç bir gazeteci olarak New York’ta mesleki bakımdan da dört ayak üzerine düşmüştüm!
Dahası, ‘Milenyum Zirvesi’ için kentte bulunan Fidel Castro, Saddam Hüseyin, Bill Clinton’ı BM Merkezi’ne girerken birkaç metre mesafeden görebilmiş, fotoğraflarını çekebilmiş, dünyanın 20 ‘az gelişmiş’ ülkesinden BM tarafından davet edilen bizim ekibi bir resepsiyonda ağırlayan Genel Sekreter Kofi Annan ile aynı fotoğraf karesine girebilmiştim.
Bundan iyisi New York’ta kayısıydı artık!..

* * *

BM’nin şimdiki Genel Sekreteri Guterres Kıbrıslı liderleri New York’a davet edince anılarım depreşti.
Pierre, Alvaro ve diğer ‘az gelişmiş ülkelerden gelmiş’ arkadaşlarımla Broadway Caddesi’nde yürürken hayal ettim.
Bir damla yaş daha döküldü yüreğime, Alvaro’nun muzipliklerini hatırlarken…
Ve bir daha acı acı tebessüm ettim, New York’un bilmem kaçıncı kez Kıbrıslı liderlere ev sahipliği yapacak olmasına…
Dilimde Frank Sinatra şarkısı…
Ah, New York New York!..

Bu yazı toplam 2413 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar