New York New York
Bu kaçıncısıydı bilmem. Bir New York ziyareti daha sona erdi. Kapı önünde olup bitenleri oradan buradan öğrendik de kapı arkasında kim kiminle görüştü, kim kime ne dedi bilmiyoruz. Bu da yeni birşey değil. Daha önceki New York seyahatlerinde de aynı şeyleri yaşamıştık. Kapı ardında olup bitenlerin bazılarını, çoook sonraları parçacık parçacık öğrenebilmiştik. Herhalde bu sefer da öyle olacak.
Başkan Eroğlu, Türk Evi’nde düzenlediği basın toplantısında bazı değerlendirmelerde bulundu. Açıklamalarında dikkat çeken birkaç başlık vardı. Mesela, Yunan Dışleri Bakanı ve Anastasiyadis’in konuşmalarından söküp çıkardıkları...Mesela, Maraş konusu...Mesela bu görüşmelerin ‘son safha’ olduğu vurgusu.
Hem Yunan Dışişleri Bakanı hem de Anastasiadis, Güvenlik Konseyi’ndeki konuşmalarında “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı...”ndan söz etmişler. Sayın Eroğlu bu ifadenin son derece rahatsız edici olduğunu söyledi basın toplantısında. Ve dedi ki: “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı ifadesini kullanmaları ‘işgal’ manasındadır.” Cumhurbaşkanı böylece, Türkler’in, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlanmış olduklarını, o tarihten bu yana da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumların işgali altında olduğunu yeniden hatırlatmış oldu.
Her ne kadar, ‘1963 yılında Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nden Rumlar tarafından dışlandılar mı yoksa kendileri mi bıraktılar ? ‘ sorusuna hala açık, doğru ve net bir cevap veremiyorsak da , zamanın TC Başbakanı İnönü’nün, ‘İşlerinizi, işyerlerinizi terketmeyin, görevlerinizin başına dönün’ mektubunu da hatırlamadan ve hatırlatmadan edemiyoruz.
“İşgal altında...” derken Cumhurbaşkanı ‘Adanın her iki tarafı da işgal altında...Ne sakıncasını gördük ki şimdiye kadar ’ mı demek istedi acaba ? Bu da ayrı bir soru.
Maraş’ın açılmasının ‘Güven Artırıcı Önlemler’ olarak görülemeyeceğini de üzerine basa basa vurguladı Cumhurbaşkanı Eroğlu. Yani, ‘Maraş açılınca, oraya 40 bin kadar Rum’un dönecek olması; viraneye dönen bir zamanların güzelim Maraş’ının tekrar mamur bir hale getirilmesi; bu adımın belki de Rum kamuoyunda taşları yerinden oynatacak olması beni hiç mi hiç ilgilendirmez’ mi demek istedi ?
Cumhurbaşkanı’nın basın toplantısındaki en önemli uyarılarından (uyarı mı tehdit mi şantaj mı belli değil) biri de, şimdiki görüşmelerin ‘son safha’ olduğuydu.
Cumhubaşkanı, ‘Ya bizim istediğimiz gibi bir çözümü kabul edersiniz yahut da çözüm olmaz’ mı demek istedi ‘son safha’ derken ?... “Siz Güneyde Cumhuriyetinizle, biz de Kuzey’de Cumhuriyetimizle (!) yaşamaya devam edeceğiz” mi demek istedi ?... “Artık dünyanın bizi resmen tanımasını mı , yani Taksim’i kabul etmelerini mi isteyeceğiz demek istedi ?... “Ya Taksim Ya Ölüm’ mü, yoksa “Çözümsüzlük çözümdür” mü demek ,istedi ?