New York Seferi Başlıyor…
BM’nin yeni çalışma döneminin törenleri sırasında New York’ta bulunmak ve törenlere katılacak yabancı devlet adamları ile olabildiğince görüşmeler yapmak üzere KKTC Cumhurbaşkanı (CB) ve ekibinin Eylül’de New York’a gitmesi mutat bir ziyarettir. Bu bağlamda, CB Tatar ve ekibi bugün New York’a gitmek üzere olağan sefere çıkmıştır.
Bu seferden ne murat edilir, neler yapılabilir, neler olabilir? Yakın geçmişte Cenevre’de yapılan 5+BM Gayri Resmi Konferans’ta Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs sorununa iki devletli çözüm tezini gündeme taşıyan CB Tatar, New York seferinde tezini resmi olarak BM Genel Sekreteri’ne (BMGS) sunacak ve BM Güvenlik Konseyi’nin buna itibar ederek Kıbrıs sorununa çözüm modeli olarak halen geçerli olan BM Parametrelerini Türk tarafının tezleri doğrultusunda değiştirilmesini talep edecektir. Tatar talep etti diye BM Ölçütleri değişmez; Kıbrıs sorununun iki tarafının da mutabık kaldığı yeni bir çözüm modeli BM’ye sunulmadıkça da mevcut BM Parametreleri yürürlükte kalır, BMGS de bunun yönergesinde bir süreci işletebilir, işletebilecek ortak zemin var ise, işletmek isteyecekse…
Dolayısıyla murat edilen çözüm modelini CB Tatar BM’ye resmen verecek ama mevcut durumda bir değişiklik olmayacak; bunu kendisi de biliyor. Ve aslında gerçek muradı da bir şeylerin değişmesi değil, statükonun devam etmesi için görüşme sürecini tıkamaktır. CB Tatar niye bunu murat ediyor? Türkiye bu sıralarda Kıbrıs sorununu çözmek arzusunda değildir; Türkiye’nin önceliği Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının kıyıdaş ülkelerle üleşiminin kendi arzusu doğrultusunda olmasıdır. Bu muradına ulaşabilmesi için de Türkiye Kıbrıs sorununun çözümünü şantaj olarak kullanacak, Doğu Akdeniz’de özellikle Kıbrıs Rum tarafının ihale ile yetkilendirdiği şirketlerin hidrokarbon araştırma, bulma, sondaj yapıp çıkarma çalışmalarını da askeri gerginlikler yaratarak engelleyecektir. Bunu yapabilmesi için de Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki mevcut durumun devamına ihtiyacı vardır.
New York’ta neler yapılabilir? Türkiye kendi konularında ve dahi Doğu Akdeniz hidrokarbonları sorunu konusunda uluslararası görüşmeler ve lobi faaliyetleri yaparken, KKTC heyeti için de ayarlamış olduğu temaslarla kendi konularında yan destekler, tutmazsa şantajlar sağlamaya çalışacak. BM’nin açılış törenleri öncesi İslam Birliği Örgütünün de New York’ta genel toplantı yapması geleneği vardır. Bu toplantıya katılacak ülkelerden kabul edecek olan devlet adamları ile de CB Tatar ve ekibinin görüşmeler yapması ve Kıbrıs sorunu çözümündeki yeni tezleri takdim ederken aslında Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hak ve çıkarlarının temini için de çevre desteği yaratmaya çalışması istenecektir. CB Tatar istedi diye olabilecek konular değil bunlar ama Türkiye’nin zaman kazanmak amaçlı oyalama taktikleri için yararı vardır. Bir de CB olarak seçtirilen Tatar’ın yabancı devlet adamları ile görüşmeler yaptığına dair reklamlara ihtiyaç var KKTC iç siyasetine dönük olarak… Bu arada da New York’ta Türkiye’nin “Türkevi” binasının açılışı olacak, bu törene katılacak olan yabancı davetliler ile de CB Tatar, ayaküstü de olsa, görüşmeler yapacak… Bunlar da KKTC’deki reklamlarda kullanılabilecek önemli malzemeler olacak CB Tatar için…
Ne diyor CB Tatar?! “Benim siyasetim Türkiye ile tamamıyla uyum içerisinde bu görüşmeleri yapmaya bağlıdır, benim farkım budur”. Yunan tarafının benzer durumda söylediği tekerleme “Kıbrıslı Rumlar söyler, biz kabul ederiz” şeklindedir; Tatar’ın sözlerinden anlaşıldığına göre ise “Türkiye söyler, biz kabul ederiz” ve kendisinin siyaseti de bu imiş… Doğruyu söylüyor, bilinen sırrı açıklıyor aslında; söyleyemediği tarafı da gene bilinen bir sırdır ki bunu yapması için Türkiye’nin radikal İslamcı AKP Hükümeti tarafından seçtirilmiştir; diyet ödenmelidir…
New York’ta neler olabilir?! Kıbrıs sorunu çözümü yönünde milim ilerleme olmaz, zaten gerileme yaşanmaktadır çünkü CB Tatar’ın sunduğu tez Denktaş’tan miras kalmıştır. CB Tatar çözüm yönünde hayişkar mı olacak?! Haşa, sümme haşa… AKP’nin isteği dışında hareket edemez ve konuşamaz ki… Ne diyor CB Tatar?! “Ben diyalogdan hiçbir zaman kaçmadım. Sadece resmi bir görüşme sürecinin başlangıcı olacak intibaını vermekten kaçınıyoruz” diyor… Yani boş konuşmaya, geyik sohbeti yapmaya hazır, iş yapmaya henüz AKP’den yetki almadığı için hazır değil. İş yapmamak için de mazeret hazır: “Türk tarafının iki devletli çözüm tezi ve önerisi BM Güvenlik Konseyi tarafından henüz karar altına alınmadı, dolayısıyla iş yapacak ortak zemin yok…”
Kısacası, New York’ta bir şey olacağı yok. CB Tatar BM Genel Sekreteri ile görüşecek ama Genel Sekreter çözüm sürecini ileriye taşıyacak bir elektrik alamayacaktır; AKP Hükümeti CB Tatar’a öyle bir elektrik yüklemedi ki BM Genel Sekreteri de elektrik alsın. CB Tatar ve ekibi New York’tan hiçbir fark yaratmadan dönecek ama Kuzey Kıbrıs kamuoyuna yaptığı görüşmeleri, tezini ileri götürmek için söylediklerini kendine özgü tarzı ile anlatacak; kendi söyledikçe kendi heyecanlanacak, heyecanlandıkça daha yüksek perdeden daha anlatacak; sustuğunda da Kıbrıslı Türkler “Elde var sıfır” diyecek…
“Sıfır” için yapılan masrafın mali tutarı Kıbrıslı Türklerin bir derdine merhem olabilirdi aslında…