NEW YORK'U, YANİ BAŞARISIZLIĞI, SATIR SATIR OKUMAK...
Kıbrıslı liderlerin geçen hafta New York’ta, BM Genel Sekreteri (BMGS) himayesi ve katılımcılığında yaptığı görüşmelerden, Kıbrıs sorununa çözüm bulma yönünde bir ilerleme olmadığı kesindir. Ancak, görüşmeler tamamlanır tamamlanmaz, başta Cumhurbaşk
Kıbrıslı liderlerin geçen hafta New York’ta, BM Genel Sekreteri (BMGS) himayesi ve katılımcılığında yaptığı görüşmelerden, Kıbrıs sorununa çözüm bulma yönünde bir ilerleme olmadığı kesindir. Ancak, görüşmeler tamamlanır tamamlanmaz, başta Cumhurbaşkanı Eroğlu olmak üzere, Kıbrıs Türk ekibinin sanki olumlu bir gelişme olmuş gibi “medya bülbülü” kesilmesi, olmusuz durumu saklamak çabasıdır.
BMGS’nin açıklamasını satır satır ve satır aralarındaki mesajları da saptayarak okumakta yarar var. BMGS açıklamasında, Cenevre zirvesinden sonra, yoğunlaşmış görüşmelerle, tarafların, çözümlenmemiş önemli konularda yakınlaşma sağlaması beklendiği belirtiliyor. Peki ne olmuş?!. Sadece, ‘Ekonomi, AB Konuları ve İç Güvenlik’ gibi kilit konularda önemli ilerlemeler olmuş; bu başlıklarında Talat – Hristofiyas döneminde ilerlemeler olduğu defalarca paylaşılmıştı, demek ki hala daha aynı durum devam ediyor…
BMGS, açıklamasında, ‘Yönetişim, Mülkiyet, Toprak, Yurttaşlık’ konularında “çok az ilerleme oldu” diyor, bu diplomatik söylem gerçekte hiçbir ilerleme olmadığı anlamındadır. BMGS’nin aleni olarak, bu konularda liderlerin hiçbir ilerleme sağlamadığını söylemesi diplomatik olarak olası değil, hiçbir şey söylemesi de doğru olmayacaktı; dolayısıyla “çok az ilerleme oldu” diyerek hoşnutsuzluğunu diplomatik tarzla ifade etmiştir.
Ancak, sözü edilen bu konularda, Kıbrıs Türk tarafı pozisyonu açısından kaybedilen zemin var. Şimdiye kadar, ‘Yönetişim ve Güç Paylaşımı’ başlığı vardı ve Kıbrıslı Türkler için Kıbrıs sorununun başlangıcı da, esası da budur ve çözüm bu başlıkta saklıdır ve onun için Talat, Hristofiyas ile görüşmesini bu başlıktan başlatmıştı. Şimdi BMGS, sadece ‘Yönetişim’ diyor, ‘Güç Paylaşımı’ gündemde yok… Bu durumu, Kıbrıslı Rumların, dönüşümlü başkanlık üzerinden kopardıkları Kıbrıslı Türklerle güç paylaşımındaki siyasi eşitliğe karşı çıkışları mı yarattı ve Kıbrıs Türk tarafı da, Kıbrıs sorununun esas nedeni olan ‘Güç Paylaşımı’nda geri adım mı attı?!. Bu gelişme, Kıbrıslı Türkler için önemli bir gerilemedir.
Bunun yanında, görüşmelerin başlangıcından beri ve hatta Talat - Papadopulos döneminde oluşturulan Teknik Komiteler aşamasında dahi, Rum tarafı ‘Yurttaşlıklar’ konusunu Kıbrıs sorununda ana konulardan biri yapmak istemişti. Kıbrıs Türk tarafı ise bunun ikincil bir konu olduğunu ve ‘Yönetim ve Güç Paylaşımı’ başlığı altında konuşulabileceğini iddia etmiş ve kabul ettirmişti. O dönemde, Kıbrıs Türk yönetiminin yurttaşlık vermemesi ve Rumların tartıştırmak istedikleri KKTC yurttaşlarının da 2004 referandumunda oy kullanarak aslında meşruiyet kazandıkları gerçeği, bu konudaki Kıbrıs Türk tarafı duruşuna BM’nin de sempati ile yaklaşmasını sağlamıştı. Ancak, BMGS’nin son yaptığı açıklamadan öyle anlaşılıyor ki, ‘Yurttaşlık’ konusu da Toprak, Mülkiyet gibi bir ana başlık haline gelmiştir. Bunun da nedeni, büyük olasılıkla, UBP Hükümetinin yeni yurttaşlıklar dağıtması ve daha da dağıtacağıdır… Bu konuda Rum tarafının baskılarının, BM üzerinde de etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ve Eroğlu şimdi, Türkiye kökenli tüm KKTC yurttaşlarının durumunu sil baştan görüşecek.
Bu olumsuz gelişmeler nedeniyle, Kıbrıslı Türkler çok tehlikeli bir aşamadadır.. Yok eğer, bu durumlar da, geçen sefer BMGS’nin açıklamasında ‘Kıbrıs Halkı’ dediği gibi, Kıbrıs Türk ekibinin dikkatinden kaçmış ise, görüşme masasında, Kıbrıslı Türklerin, çok vahim hatalar yapan, yapmaya devam eden ve dahasını da yapabileceğine dair haklı endişeler yaratan bir ekibi vardır demektir…
BMGS, açıklamasında, liderleri New York’a önemli konularda daha fazla yakınlaşma umuduyla davet ettiğini söyledi… Umduğunu buldu mu?!. Hayır… ‘Yakınlaşma olmadı’ demek yerine, kibarca, bu görüşmelerde, iki tarafın bir çözüme ulaşmak için ne kadar yakın olduğunu değerlendirme fırsatı olduğunu söyledi. Lafı yuvarladı yuvarladı gitti yani…
Şimdi, bu noktada bir soluklanmak gerek. İki lider, görüşmeleri tamamladı, geri dönecekler; insanları çözüme dair olumlu gelişme beklentisi içinde ve bunu liderleri değil, BMGS söylerse ciddiye alacaklar… Ve Kıbrıslı Türk ve Rumların iyimser olmasına BM’nin de ihtiyacı var. Dolayısıyla, BMGS, kendi açıklamasında, hem bu yönde mesajlar vermek, hem de ilerlemeyi beceremeyen liderleri yeniden görüşmeye davet etmesinin gerekçesini de buna dayandırmak zorundadır.. Ve bunu yapmak için de BMGS, açıklamasında, tarafların, kalan önemli konularda bazı cesaretlendirici ilerleme kaydettiğini, bir anlaşmaya ulaşılabileceğine güven duyduğunu, liderlerin bir anlaşmayı sonuçlandırabileceklerine dair kendisine güvence verdiğini, liderlerin daha yapılacak işleri olduğunu, gelecek iki ayda, görüşmelerin son perdesine (end game) varmak için daha fazla gayretin gerektiğinde mutabık olduklarını ve özel temsilcisinin ve ekibinin yardıma hazır olduğunu söyleyerek, ve dolayısıyla bu gerekçeleri göstererek, gelecek Ocak ayına yeni bir toplantı için davetini yaptı. Böylece, liderlere, eve dönerken ihtiyaçları olan ‘başarılıyız, durum iyidir, endişeye gerek yok” diyecekleri malzemeyi de vermiş oldu.
Kıbrıs Türk tarafı da ‘başarısı’nı bu sözlere dayandırıyor. Ama BMGS, yeni buluşmaya yönelik de bir vurgu yaptı: “O zamana kadar, Kıbrıs sorununun iç konularının çözümleneceği ve böylece kısa süre sonra çok taraflı konferansa gidebileceğimiz beklentisi içindeyim.”. Bu sözün iki lidere de mesajı var; ‘Eroğlu, sen görüşmelerin sonlanmasına ve çok taraflı görüşme aşamasına gitmek istiyorsun, kendi halkına bu yönde sözler söyledin. Hristofiyas, sen de çok taraflı konferansı bu aşamada duymak bile istemiyorsun. Alın size iki tarafı da dengeleyici açıklama; iç konuları çözme şartına bağlanmış çok taraflı konferans”
Kıbrıs Türk tarafının çok reklam ettiği ve ‘yolun sonu göründü’ şeklinde lanse ettiği bu sözler, liderler görüşmelerde ortak çözümlemeler bulmazsa, buza yazılmıştır.
New York görüşmelerinin başarısız sonuçlarını, ne söylediklerine güvenilemeyeceği son genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan Eroğlu’nun söyledikleri, ne PR reklamları, ne de başkalarına karşı saldırgan ve karalayan açıklamalar yapılması gözden kaçıramayacaktır. Kıbrıslı Türkler adına görüşen şimdiki heyet, bazı önemli ve özlü konularda gerilemeler yapmış durumdadır, dahasına dair endişeler de yaratmıştır.
New York, sonun başlangıcı ise, Kıbrıslı Türkler emin ellerde değildir.
(Not: Tüm İslam aleminin Kurban Bayramı kutlu olsun. Cumhurbaşkanı Eroğlu ve UBP Hükümet üyeleri Kurban Bayramı için ayrıca kuzu kurban kesmesin, nasıl olsa Nisan 2009’dan beri KTHY çalışanlarından başlayarak bir çok kurban kestiler; kuzular olsun kurtulsun...)