1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Neyimiz eksik?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Neyimiz eksik?

A+A-

Larnaka ve Baf’a dün kaç uçak indi diye baktım.
Pazar günü...
Larnaka’ya 38 uçuş oldu.
Atina’dan, Dortmund’tan, Prag’dan, Riga’dan, Zürih’den, Londra’dan, Manchester’den, Dubai’den, Beyrut’tan, Amsterdam’dan...
Baf’a 19 uçak indi.
Çin’den, Berlin’den, Kiev’den, Krakov’dan...
Çok da uzatmayalım...
57 uçuş toplamda!
Peki ‘vaka’ sayıları nedir?
Gördüğünüz gibi 3, 5!
Hem okullar da açık...

***

Demek ki neymiş, mesele “uçuşlarla” ilgili değilmiş.
Öyle “kimse gelmesin, uçaklar dursun, her yer kapatılsın, vaka olmasın” diye yönetilmiyor hayat, anlayalım.
İnsanların hangi koşullarda seyahat ettiği önemli, test güvenliği, denetimi, takibi...
Sağlık altyapısı, organizasyonu...

***

Nedir bizim Türkiye’den gelen yolculara dair test standardımız?
Hangi kurumları akredite ediyoruz, hangilerini etmiyoruz?
Soramazsın ki, haddine mi?
Hele bu hükümet!
Sen soramazsın, sana dayatılır.
Emir alır, alkışlarsın...

***

Peki bizim kendi test standardımız ne düzeyde acaba?
Bir Avrupalı uzmana çağırsak ve desek ki, “gel, incele.”
Olmaz!
Dünyanın en “tartışmalı” ülkesinin boynuna asılıyız!
Dünyadan utanırız.

***

Tek sorun bu değil elbette!
Sağlık Bakanı ve ekibi böylesi ciddi bir krizi yönetecek kapasitede değil, niye birbirimizi kandırıyoruz, dünya iyisi bir insan olmak başkadır, kriz ya da ülke yönetmek bambaşka...
Hükümet artık güvenini yitirdi.
Bitti, olmuyor, zorlamanın alemi yok.
Tam bir kaos yaşanıyor, hem de salgının, korkunun, paniğin orta yerinde...
Denizin ötesinden de destek geliyor, buyruklarına “kayıtsız şartsız” uyuyorlar diye...
Yürütemiyorlar!
Öylesine bir başıboşluk var ki, her kafadan başka bir ses çıkıyor, kim yetkili, kim yetkisiz anlaşılmıyor.

***

Şunu da unutmuyoruz pek tabii...
Ada yarısında kuralsızlık, sorumsuzluk, bencillik zirvededir.
Umursamazlık vardır, uçsuz bucaksız...
Peki denetim?
Kim yapacak, öyle bir kamu düzenimiz yok bizim, öyle bir örgütlenmemiz hiç yok!
Her durumda arayacak bir “tanıdığı” var herkesin...

***

Hepimize “çürümeyi” dayatıyorlar.
Peki ne uğuruna?
İşte buna kafa yormalıyız!
Daha da kokmadan!

Bu yazı toplam 2667 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar