1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. NEYİMİZ SAHTE DEĞİL?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

NEYİMİZ SAHTE DEĞİL?

A+A-

‘Sahte Asapass’ çıkaran bir şebekeydi eksiğimiz. O da oldu!..
Şaşıran var mı?
Yok!
Birkaç hafta önce ‘sahte PCR’ veren bir ekip tespit edilmişti. Bülent Ersoy’un İstanbul’dan gelecek müzisyenlerine İskele’den ‘negatif sonuçlu’ test belgesi hazırlanmıştı.
Şaşırmış mıydık?
Hayır!
Polis sürekli uyarı yapıyor bu aralar, “Aman dikkat, sahte polis ve bankacılar arıyor, hesap numaralarınızı sakın vermeyin, dolandırılırsınız” diye...
Şaşırıyor muyuz?
Ne münasebet!
Hatta yarın PCR’ı ve Adapass’ı ‘gerçek’ ama kendisi ‘sahte’ şahıslar ortaya çıkarsa şaşıracak mıyız?
Yine hayır!

*  *  *
Kıbrıslı Rumların ‘sahte devlet’ demesine kızıyoruz.
Onlar ‘uluslararası hukuk anlamında yokluk hali’ni anlatmak için ve de elbette politik saiklerle kullanıyorlar ‘sahte’ sıfatını...
KKTC kurulduktan sonra çıktı bu söylem. KTFD döneminde yoktu. Zaten KTFD döneminde ciddi ambargo da yoktu. 
Neyse, bu başka bir mevzu...
Lakin Rumların propagandif ‘sahte’ yakıştırmasına karşı çıkan Kıbrıslı Türklerin çok büyük bir kısmı ‘iç kullanım’ anlamında ‘sahte’ sıfatıyla hemfikirdir.
Solcusundan sağcısına  bu böyledir.
Kimisi açık açık söyler...
Bazısı da zımni... Yani üstü örtülü...
En çok da ‘deve hikayesi’ ile ikame edilir ‘sahte’ kavramı...
‘Boynun neden eğri’ diye sormuşlar ya deveye... O da malum, ‘nerem eğri’ diye derin, felsefi bir soru sormuş.
Tabii ki devenin bundan haberi yok!
İnsanlar kendi ‘düzgün olmayan’ ya da ‘sahte’ hallerini betimlemek ve eleştirmek için bir figür olarak kullanmışlar deveyi sadece...

*  *  *
KKTC de o misal işte...
Yani ‘sahte Adapass’ düzenlenmesi, aşısız insanlara para karşılığı belge sağlanması da şaşırtmaz kimseyi, diğer sahte işler de...
Unutmamak gerekir ki her şey ‘neden-sonuç’ ilişkisine göre şekillenir. Doğanın kanunudur bu. 
‘Sahte Adapass’ da sadece bir sonuçtur. 
Elbette ‘sonuçlar’ da önemlidir, ancak aslolan ‘nedenleri’ bulmak, onları değiştirmek olsa gerek...
‘Bataklık-sivrisinek’ misali...
Bazı soruların sorulması ve yanıt aranması kaçınılmazdır.
Mesela...
Neden böyle olduk biz?
İnsanlar niçin böyle işlere yöneliyor?
Başlarının belaya gireceğini bile bile, böylesi bir kumarı nasıl oynayabiliyorlar?
Kendilerinin ve ailelerinin prestijini, geleceğini mahvedebilecek sonuçları neden göze alıyorlar?
Yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, uyuşturucu ticareti ve akla gelebilecek benzer suçlara eğilim neden bu kadar artıyor?
‘Kısa yoldan köşe dönmek’ düşüncesi ne kadar etkilidir bu eğilimde?
Ya da ‘çaresizlikler’?
Evet, her şeyimiz ‘sahte’ olabilir.
Ama neden?
Sahi, ne oldu böyle bize?

 

 


 

Bu yazı toplam 1587 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar