Neyin ‘garantör’ü
Kuzeyde "Türkiye'nin garantörlüğü” üzerine titreyen çoğunluk var.
Güneyde “korkudan” titreyen bir başka çoğunluk daha!
Akıncı'dan Talat'a CTP'den TDP'ye “Türkiye’nin garantörlüğü”ne kimseler toz kondurmuyorsa, sebebi bu çoğunluktur önce.
İç sesleri belki farklı, bilemiyorum.
UBP, DP gibi partilerin milliyetçi tavanlarını barış siyasetinde sahici görmüyorum zaten!
* * *
Çok farklı sebepleri var, “garantör”de ısrarlı kuzeydeki çoğunluğun...
Savaş travması var, eskilerin...
74 sonrası adaya gelen yeniler ise güvencelerini Türkiye'nin varlığında görüyor...
Anlaşılır endişeler bunlar, garipsemiyorum.
Bir başka çoğunluk ise "düzen"in garantisini Türkiye üzerinden meşrulaştırıyor.
Üleşme düzeni bu!
Parayı akıtan İngiltere olsa örneğin, "Kraliçem çok yaşa"cı olacak bunların çoğu!
Kimilerinin de "Kıbrıs"a dair bir aidiyeti yok, sosyal ya da kültürel belleği yok, ortak Kıbrıs yurduna inancı yok, Türkiye'nin bir vilayeti gibi buralarda yaşıyorlar...
* * *
Velhasıl adanın kuzeyinde "Türkiye'nin garantörlüğünü" isteyen önemli çoğunluk var.
Bir de bu satırların yazarı gibi “garantör”ler varsa eğer, çözümün geleceğini güvende hissetmeyen vasat bir azınlık!
Yunanistan’ı gördük, yine 15 Temmuz’da...
İngiltere derseniz, hep parçaladı, böldü.
Türkiye, yeni bir düzen tesis edecekti, kuzeyin adeta sahibi oldu, başka bir düzen yarattı, adaletsiz, geleceksiz.
Çünkü "garantör" rolü, Kıbrıs'ın üzerinde "etkin ve fiili bir kontrol”e dönüştü hep!
Bir 'darbeler' ülkesi Türkiye!
Adeta gün doğar, güneş batar gibi darbe üstüne darbe yaşıyor ülke...
Demokrasiye müdahale var...
Çok sesliliğe... İradeye... Seçilmiş yönetime...
Siyasetçiye... Sanatçıya... Aydına...
Her türlü farklılığa müdahale var...
Önce "seçilmiş" yönetimin üzerine çevrildi namlular; şimdi seçilmiş belediye başkanlarının yerine atanıyor kayyumlar!
Üstelik bugünün Türkiye'sinde, herhangi bir karar için tek bir ağızdan çıkıyor emirler.
Ayıpsa ayıp, Kıbrıs’ın geleceğine karar verecek, tek ‘dudak arası’ istemiyorum ben!
* * *
Neyse, dedim ya, kuzeyde, vasat bir azınlığın görüşü bu...
Ama ada genelinde ‘çoğunluğun’ endişesi!
Umarım, en azından “tek dudak arası”na sıkışacak yaşamsal karar olmaz, Kıbrıs'ın geleceği, yeni darbeler yaşamaz...
“Çözüm”ün garantörü olur da...
Hiçbir garantör Kıbrıs’ın sahibi gibi olmaz!
Yaşatır çözümü, korur, büyütür, yıkmaz.
Kıbrıs kadar Türkiye ve Yunanistan için de yaşamsal çünkü Akdeniz’de ‘barış projesi’...