Bu kadar mı koktu bu ülke, bu siyaset!
Haysiyet en önemli değerlerden biridir siyasette, toplumsal yaşamda, iş alanında…
İnsan, bıraktım başkaları ne diyor, nasıl görüyor, kendine öz saygısı ile yaşar.
Bilirsiniz, örgütlerde seçimler yapılırken başkan ve yöneticilerin yanı sıra bir de “Onur Kurulu” seçilir… “Haysiyet Divanı” derler….
***
Ulusal Birlik Partisi’nde böylesi bir kurul ya da divan var mı, bilmiyorum. Peki, Savcılık ya da Yüksek Mahkeme ne yapıyor?
Böylesi pratiklerde “suya sabuna dokunmuyor” çoğu zaman bu kurumlar… Öyle susuz sabunsuz temizlik de yaşadığımız hayat kadar oluyor.
Bir eski Başbakan’ın, Ulusal Birlik Partisi eski Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün sözleri hem hukuk hem haysiyet kurullarını ilgilendirecek kadar önemlidir.
Ya bu “çirkef yatağı”nı temizleyeceğiz, ya da sessizlikle kirlenmeye devam edeceğiz. Yer altıyla üstünün karıştığı yarı yurdumda hesap sorma iradesi gösteremiyorsak, çok insan ağzına kadar pisliğe gömüldü diyedir.
***
Özgürgün’ün banka hesaplarında “izah edilemez” rakamlar ortaya çıkmıştı. Hoş, buna rağmen sandıkta “birinci” olmuştu o dönem Özgürgün ve partisi!
Oy veren kalabalık kitleler kendini yönetenlerin bu halinden pek bir memnundu anlaşılan… (!)
***
Başsavcılık 3 yıl önce hazırladığı raporunda, 43 ayrı davayla itham etti, eski Başbakan, UBP Başkanı Hüseyin Özgürgün’ü…
Başsavcılığa göre Özgürgün’ün kişisel banka hesabına, 2015-2017 yılları arasında 2 milyon 773 bin 800 TL, 252 bin 525 Dolar, 325 bin 800 Sterlin, 242 bin Euro yatırdığı, bu para hareketinin şüpheli olduğu iddia edildi.
Şimdi diyor ki, “Bu paralar Ulusal Birlik Partisi’ne aitti.”
Partininmiş bu paralar!
İstanbul’da sürdürdüğü özel korunaklı hayatında, Halk TV’den Seyhan Avşar’a yapıyor bu konuşmayı…
Üstelik bu şaibeli paranın karşılığı olarak bir “sanal bahis” izni sorgulanıyor. Özgürgün de “Benden sonraki başkan” diyerek, aslında şimdiki Cumhurbaşkanı’nı işaret ediyor, hedef gösteriyor ve hiç inandırıcı durmuyor bence!
***
Neyin parası bu?
Ulusal Birlik Partisi sahipsiz mi gerçekten, kimse ağzını açmıyor henüz!
Suskunluk kabullenmektir.
Peki bu eğreti yönetimde yargı ya da üst denetim hiç mi yok?
Bu kadar mı koktu bu ülke, bu siyaset!
***
İrade ve kimlik yitiminin bir sebebi de haysiyet kaybıdır aslında… Bir toplum, değerlerini böylesine kolay yitiriyor ve suratle kirleniyorsa, ayakta kalması çok kolay değildir.
Çürüme budur!