Nietzsche: İdeolojik Ahlak Karşıtı*
Nietzsche’nin ahlakı reddetmekteki amacı, okuyucunun zamanın genel anlamda kabul gören standartlarını sorgulamasına yol açmaktır.
Samin Gökçekuş
[email protected]
Çeviren: Seda Argün
Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900), pek çok konudaki eserleriyle Batı felsefesinde önemli etki bırakan, filolojiden sonra felsefeye geçmiş Alman bir filozoftur. Bazı görüşleri eleştirel ve uçta olduğu için, birçok kişi tarafından kabul görmemiş ya da görüşlerine itiraz edilmiştir. Bazı kişiler halen daha Nietzsche’yi savunurken, bazıları ise dünya ile ilgili radikal görüşlerinin üstesinden gelemedikleri için, insafsız olduğunu söylemektedirler. Hatta ahlak karşıtı olarak da ifade edilmiştir. Peki, bu savunulabilir bir şey midir ve ne anlama gelir?
Nietzsche’nin ahlakı reddetmekteki amacı, okuyucunun zamanın genel anlamda kabul gören standartlarını sorgulamasına yol açmaktır. Buna rağmen, tamamen ahlaktan vazgeçilmesi için bir çağrıda bulunmamaktadır. Paul Carus, Nietzsche’nin ahlaksızlığı felsefi bir ilke olarak kullandığını savunmaktadır [1]. Önceden beri var olan bilgileri kabul etmeyerek Nietzsche’nin kendisinin ve dünyanın ahlak anlayışlarının daha önceden var olan (ve belki de yanlış) varsayımlarla bulanık hale gelmesini engelleyerek tarafsız kalmaya çalıştığı savunulabilir.
İşte bu noktada Philippa Foot’un “ideolojik ahlak karşıtı” tasviri devreye girmektedir. Foot, ideolojik ahlak karşıtının “iyilik ve kötülüğün olmaları gereken şeyler olup olmadığını” sorduğunu savunmaktadır [2]. Ahlak kavramını kabul etmelerine karşın, ne teşkil etmesi gerektiğine dair farklı görüşlere sahiptirler. Buna ek olarak, “insani iyiliğin” ne olduğu hakkında da farklı bir görüşleri vardır [3]. Bu açıdan, Nietzsche ahlak dışılığı, gerçeğe yaklaşmak için bir araç olarak kullanmaktadır.
Ahlakın Soykütüğü Üzerine isimli eserinde, Nietzsche ahlakın gerçek değerini keşfetmenin tek yolunun, ahlakın kökenlerini ve oluşumunu etkileyen siyasi ve psikolojik koşulları anlamak olduğunu savunarak, “ahlakın gerçek bir tarihinin” çerçevesini çizmeye çalışmaktadır [4]. Buna karşın, Nietzsche, kendi tarihi açıklamasının doğruluğuna gerekçe veya kanıt vermek adına çok az şey ortaya koymuş ve bunun yerine kendi içgörülerine odaklanmıştır. Tarihî geçmişi ana hatlarıyla belirtmek yerine, Nietzsche insan mükemmeliyetinin üzerindeki gerçeği ortaya çıkarmaya çalışmaktadır.
Nietzsche, ‘iyi’ kelimesinin esas olarak belirli eylemlerden faydalanmış olan kişiler için kullanıldığını savunmaktadır; eylemler dürtüleri ile değil sonuçları ile yargılanmıştır. Temel anlamda ‘iyi’ kelimesi “asil, güçlü, üstün ve yüce gönüllü” olan kişileri açıklamak için kullanılmaktadır [5]. Öte yandan, Museviliğin yaratılışı ile birlikte, iyi ve kötü gibi kelimelerin saptırılmasına yol açan bir “köle başkaldırısı" ortaya çıkmıştır [6].
“Nietzsche ahlak dışılığı, gerçeğe yaklaşmak için bir araç olarak kullanmaktadır.”
Nietzsche için, içinde bulunduğu zamanın ahlakı ‘hınç’ duygusunun -soylu olmayanların (köle veya ‘sürü’) daha güçlü olanlara karşı hissettiği öfke- yol açtığı kusurlu temellere dayanmaktaydı [7]. Bu öfke ise, sürüyü adaletsiz muameleye maruz kaldığına ikna eden dinî otoritelerce ateşlendirilmektedir. Köleler, soyluların değerlerini tamamen tersine çevirerek “yaratıcı eylemi” meydana getirmiştir [8]. Bu yeni ahlakta, mutluluğun yerine kutsanmışlık geçmiştir; kutsananlar zayıf ve ezilmiş olanlardır [9]. Aynı zamanda, herhangi bir kişisel çıkar da bir günah haline gelmiştir [10]. ‘Hınç’ yeni ‘idealler’ ve ‘tersine dönmüş’ değerler yaratmış; iyi, kötü ve erdem anlayışımızı yozlaştırmıştır [11].
Nietzsche’ye göre, bu durum kendisinin de katı bir şekilde reddettiği “sürü hayvanı ahlakını” yaratmıştır [12]. Nietzsche, ‘iyi’nin ne olduğuna dair anlayışımızın saptırılmış olduğunu söylemesine rağmen, yine de ‘iyi’yi ve değerli olanın ne olduğunu belirlemeye çalışmaktadır. Zamanın “sürü ahlakını” gözü kapalı bir şekilde kabul etmek yerine, kendi dünya anlayışını oluşturmuş ve özgün ahlak kavramını geliştirmek için kullanmıştır. Ahlak fenomenlerinin olduğunu reddetmekte fakat yine de “fenomenlerin ahlaki yorumu” olduğunu kabul etmektedir [13].
İyinin ve Kötünün Ötesinde isimli eserinde, filozofların önyargı ve ahlaki (veya ahlak dışı) niyetlerinin felsefelerini taraflı kılarak yanlış hale getirdiğini savunan Nietzsche, zamanının felsefesini ve ahlak anlayışını eleştirmektedir [14]. Gerçeği ortaya çıkarmaya çalışan bir filozofun felsefesi “maskelenmiş önyargı” olamaz, tarafsız ve önyargısız olunmalıdır [15]. Buna dayanarak, Nietzsche bir ahlakçının, ahlakı ‘sorgulanabilir’ bir şey olarak görmesi gerektiğini savunmaktadır [16]. “Ahlakçı – ahlak dışı mı olmalı?” diye sorarken belki de bu soruyu kendisine yöneltmektedir [17]. Bir konuyla ilgili güçlü inançları (veya en küçük bir inancı) olan bir kişi, kaçınılmaz şekilde daha önceki görüşlerden etkilenecek ve gerçeğe ulaşması engellenecektir.
Nietzsche, tarafsız ahlak standartlarının dünyada var olduğunu reddederek ahlakın insan kurgusu olduğu fikrini ortaya koymaktadır. Buna karşın, eşit ölçüde de “istekler, insan tipleri ve hayat şekillerine” ait doğal bir sıralama olduğuna da ikna olmaktadır [18]. Her ne kadar Nietzsche ‘tarafsız’ kalmaya çalışmışsa da yazılarında birçok çelişki vardır ve ahlakının temeli tutarsızdır. Bu da çalışmalarını paradoksal ve anlaşılması zor hale getirmektedir.
“Nietzsche tarafsız ahlak standartlarının dünyada var olduğunu reddederek ahlakın insan kurgusu olduğu fikrini ortaya koymaktadır.”
Nietzsche aşırı fikirler sunarak okuyucularını inançlarını tekrar gözden geçirmeye zorlamaktadır. Nietzsche’nin çalışmaları sadece okumak için değil, eleştirel ve dikkatlice de okunmak için olduğundan ötürü, çalışmalarını özetlemek zordur. Okuyucunun Nietzsche’nin sunduğundan memnun olmadığı durumlarda dahi kendi görüşlerini tekrardan değerlendirmeye yönelmeleri gerekmektedir. Günümüzde halen geçerli olan görünüş ve gerçek arasında önemli bir ayrım yapmaktadır. Hakiki gerçekliğe değil, görünüşe bel bağlamaktayız. Çok az sayıda insan çevresini, duyduklarını ve inandıklarını sorgulamaktadır.
Eleştirel ve kimi zaman kuşkucu düşünmüyorlarsa, insanlar bir sürünün takipçisi haline gelirler. Doğru veya yanlış, kabul edilebilir veya edilemez olarak belirlenenleri gözü kapalı şekilde kabul etmek, dünya ve kendimiz konusundaki algı ve anlayışımızı tamamen topluma bağlı hale getirmemize yol açar. Toplumun ortaya koyduklarından şüphe duyup geleneksel olana meydan okuyarak daha mantıklı, zeki ve sezgisel insanlar olabiliriz. Nietzsche, “öğrenciliğin dışına çıkmazsak, öğretmenimizin hakkını veremeyiz” veremeyiz” demiştir [19].
Gerçeği ortaya çıkarma girişimi içerisinde Nietzsche “sürü ahlakı” temellerinden çıkmakta zorlanmaktadır. Buna karşın, ahlakı tamamen reddetmez – insan iyiliği ve iyi ile kötü hakkında farklı standartları savunmaktadır. Muğlak ve çelişkili yazıları okuyucuyu düşünmeye ve bir şekilde bildiğimiz dünya konusunda şüpheci olmaya zorlamaktadır. Nietzsche, aşırı fikirler sunarak yeni bakış açılarını dikkate almamız gerektiğini vurgulamaktadır. İdeolojik ahlak karşıtı olarak duruşunu sadece kendi ahlakını kurgulamak için değil, aynı zamanda kişinin kendi değerlerini oluşturması ve gerçeği anlamasında eleştirel düşünceyi ve özgüveni ateşlemek için kullanmaktadır.
*Yazının orijinal İngilizce versiyonu 27 Ekim 2017 tarihinde https://www.thebubble.org.uk/culture/philosophy-religion/nietzsche-ideological-immoralist/ adresinde yayımlanmıştır.
Referanslar
Berkowitz, Peter. Nietzsche: The Ethics of an Immoralist. Cambridge: Harvard University Press, 1996.
Carus, Paul. “Immorality as a Philosophical Principle.” The Monist 9, no. 4 (2007): 572-616.
Foot, Philippa. Natural Goodness. Oxford: Clarendon Press, 2001.
Nietzsche, Friedrich Wilhelm. Beyond Good and Evil: Prelude to a Philosophy of the Future. Edited by Rolf-Peter Horstmann and Judith Norman. Cambridge: Cambridge University Press, 2002.
Nietzsche, Friedrich Wilhelm. Thus Spoke Zarathustra: A Book for Everyone and No One. Edited by Adrian Del Caro and Robert P. Pippin. New York: Cambridge University Press, 1969.
Nietzsche, Friedrich Wilhelm. On the Genealogy of Morality. Edited by Keith Ansell-Pearson and Carol Diethe. New York: Cambridge University Press, 2006.
Notlar
[1] Carus, Immorality as a Philosophical Principle, 584.
[2] Foot, Natural Goodness, 20.
[3] Ibid.
[4] Nietzsche, On Genealogy of Morals, 8.
[5] Ibid., 11.
[6] Ibid., 7.
[7] Ibid., 10-11.
[8] Ibid.
[9] Berkowitz, Nietzsche: Ethics of Immoralist, 76.
[10] Ibid.
[11] Nietzsche, On Genealogy of Morals, 8.
[12] Nietzsche, Beyond Good and Evil, 202.
[13] Ibid., 108.
[14] Berkowitz, Nietzsche: Ethics of Immoralist, 232-236.
[15] Ibid., 236.
[16] Nietzsche, Beyond Good and Evil, 46.
[17] Ibid.
[18] Berkowitz, Nietzsche: Ethics of Immoralist, 4.
[19] Nietzsche, Thus Spoke Zarathustra, 59.