“Nikos, iki devlet çözümünde Türkiye ile hemfikir”
Araştırmacı yazar Makarios Drusiotis, “Crans Montana’da Suç” isimli kitabında, “Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis iki devlet çözümünde Türkiye ile hemfikir” iddiasını yeniden gündeme taşıdı.
Araştırmacı yazar Makarios Drusiotis, “Crans Montana’da Suç” isimli kitabında, “Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis iki devlet çözümünde Türkiye ile hemfikir” iddiasını yeniden gündeme taşıdı. Makarios Drusiotis, Kıbrıslı Türk eski lider Mustafa Akıncı’nın da bu iddiayı doğruladığını kitabına taşıdı.
“Anastasiadis iki devlet formülünün kabul edilemeyeceğini görünce, yeniden Çavuşoğlu ile görüşme isteyerek, gevşek federasyon önerdi” diyen yazar, Kıbrıs Ulusal Konseyi’ne de Çavuşoğlu’nun iki devlet istediğini, kendisinin ise gevşek federasyon dediğini anlattı.
Bir dönem Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in danışmanlığını yapan araştırmacı yazar Makarios Drusiotis, Anastasiadis ile çalıştığı döneme ilişkin “Simmoria" (Çete) isimli kitabından sonra yakın zamanda yayımladığı “Crans Montana’da Suç” isimli 438 sayfalık kitabı hakkında Politis’e konuştu.
Erdoğan hükümetinin Kıbrıs sorununu çözmek istediğini vurgulayan Drusiotis, bunun sebebinin geçmişte “ekonomik ve AB’ye girme isteği”, günümüzde ise “enerji veya her ikisi” olduğunu söyledi.
“Anastasiadis cesur bir lider değil”
Makarios Drusiotis bir başka soruya karşılık “Çoğu kişi Anastasiadis’i kararlı, elini masaya vurur zannediyor ancak bu bir mit. Anastasiadis cesur bir lider değil. Çete kitabımda aktardığım üzere, ekonomik çıkarları ve Kıbrıs sorununun çözülmesini istemeyen yabancı ülkelere bağımlılıkları da var” dedi.
Drusiotis, “Çoğu kişi Kıbrıs ile ilgili olguların batı, İngilizler ve Amerikan unsuru tarafından kışkırtıldığına inanıyor. Kıbrıs’taki oyunu Rusya kontrol ediyor” iddiasında bulundu.
“Gündemi takip edenler görür”
Makarios Drusiotis, şöyle devam etti:
“Gündemi takip edenler, Ocak 2017’den Crans Montana’ya kadar Anastasiadis’in yaklaşımının sürekli bir reddetme ve oyalama olduğunu görür. Olumlu hiçbir şey yok. Eide’nin, müzakerecilerin, yabancıların, müdahalelerin reddi ve altının oyulması var. Anastasiadis’in kışkırtmadığı ancak kullandığı ELAM’ın Enosis plebisiti meselesi var. Çeşitli dolaplar çevirdi çünkü Şubat’ta toplantı yaptı ve ‘Seçime gidiyoruz, Kıbrıs sorununu unutun’ dedi. Anastasiadis’in düşüncesi seçime gidelim de Kıbrıs sorununa 2018’den sonra bakarız idi.
2017’deki Cenevre konferansına gitti, konferansa birkaç günlüğüne ara verildi ancak Anastasiadis 6 ay sonra yeniden başladı. Anastasiadis’in Kocias ile çatışması, onu Çipras’a şikayet etmesi o zamandı. Bunun ardından Nikos Hristodulidis’i özel görevle Atina’ya göndererek Kocias’a ‘beraberiz’ dedi. İlişkileri mükemmel oldu. Önceden mükemmel değildi. Anastasiadis bana, Atina’ya gittiğini ve Çipras’ı gizlice görüştüğünü söyledi.”
“Her birine başka bir şey söyleme kabiliyeti var”
Drusiotis, Anastasiadis’in Kıbrıs Cumhuriyeti Ulusal Konsey üyelerinin her birine başka bir şey söyleme kabiliyetine sahip olduğunu ve bunun konsey tutanaklarında olduğunu belirtti. Drusiotis, “Anastasiadis gerçek niyeti konusunda Ulusal Konsey’e hiçbir şey söylemedi. Örneğin El Sisi ile Mısır’a doğal gaz boru hattı konusunda anlaştıklarını söylemedi, Eide’nin, Downer’in, İngilizlerin, Amerikalıların oyunlarından söz etti. Basına sızdıracaklarını bilerek Ulusal Konsey üyelerini kullandı” dedi.
“Erdoğan ile görüşmesi planlanırken El Sisi ile anlaştı”
Makarios Drusiotis, şöyle devam etti:
“Anastasiadis, Ulusal Konsey’den El Sisi meselesini gizledi. Çünkü bir dizi perde gerisi istişare vardı. Eylül 2016’da New York’ta bir Anastasiadis-Erdoğan görüşmesi planlamıştık. Erdoğan ile görüşmesi kesinleşmeden El Sisi ile görüştü ve 2-3 aylık bir süre içerisinde üçlü işbirliği başlatıldı. Stratejimiz terminal kurmak iken, Mısır ile boru hattı için anlaşmalara başladı. Bir ara terminalden vazgeçtik, Mısır’la işbirliğine gideceğiz dedik. Neden? Ekonomik, siyasi ve diplomatik açıdan ne kazanırız? Türkiye ile ilk kriz de o zaman başladı. Hatırlayın, ENI Eylül 2016’da sondaj yapmaya başladığında Türkiye hiçbir şey yapmadı. Ancak Mısır ile ittifak yaptığımız ortaya çıkınca krizler çıkmaya başladı. Benim önerimle Ocak ayında Davos’ta Anastaiaidis-Davutoğlu görüşmesiyle sonuçlanan bir prosedür başlatmıştı. Orada (Davos) Davutoğlu Anastasiadis’e iyi gitmiyoruz çünkü Türkiye’yi bölgeden dışlayarak, Mısır’la oyun oynuyorsunuz. Ya Kıbrıs sorununu çözeceğiz, ya da (çöpe) atacaksınız dedi.”
Makarios Drusiotis, kitabında anlattıklarıyla Türkiye’yi haklı çıkarıyor olmasının kendisini rahatsız edip etmediğine ilişkin soruyu “Ben gerçeğe hizmet ediyorum” yanıtını verdi.
“İki devlet çözümünde Türkiye ile hemfikir”
Drusiotis, şöyle devam etti:
“Gerçeği, kimin söylediğine mi yoksa olayların ne söylediğine bakarak mı değerlendiriyoruz? Büyük müzakerenin arifesinde Çavuşoğlu’na giderek, ona Kıbrıs sorunu federasyonla çözülmez, iki devlet çözümü istiyoruz, zaman verin seçimleri yapayım da iki devlet ile çözeceğiz diyen Anastasiadis Türkiye ile hemfikir. Kıbrıs’a döndüğünde de bunu birçoğuna söyledi, federasyonu iki yıl boyunca sözlüğünden çıkardı.
Çavuşoğlu görüşmeden sonra bunu söyledi ve diplomatik perde gerisinde yayıldı. Bunu bana, bir kişisel tanık da dediğim 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da teyit etti. Başkanlık’ta Hristodulidis ile yaptığım bir görüşmemde “müzakereler nasıl gitti?’ diye sorduğumda bana “Yalan söylemeyen Akıncı açıklama yapacak” yanıtını dedi. Haklıdır da. Ben Akıncı’nın yalan söylediği bir açıklamasını işitmedim. Yanlış anlayabilir, yanlış yorumlayabilir ama Akıncı yalancı değil. Aynı şeyi Anastasiadis için söyleyemem. Vicdanımızda hangisi daha ağır basar? Kıbrıslı Rum’dur ve başkanımdır diye bana yalan söylemesi, benim de kabul etmem mi gerekir? Ben kabul etmem.
Anastasiadis’in toplumun çoğunluğunun iki devlet çözüm eğiliminde olduğuna inandığını düşünüyorum. Bunu birçok kişiye söyledi, bunu sadece Başpiskopos’un çıkıp doğrulaması korkunç. Anastasiadis iki devlet formülünün kabul edilemeyeceğini görünce yeniden Çavuşoğlu ile görüşme isteyerek ‘iki devlet onaylanmaz, gevşek federasyona gidelim’ dedi ve geri dönüp Ulusal Konsey’i topladığında Çavuşoğlu’nun iki devlet istediğini, kendisinin ise gevşek federasyon dediğini anlattı.”